31 Aralık 2013 23:10

İstiklal savaşı koalisyonu: Kürt’ü de isterim milli güçleri de

İstiklal savaşı koalisyonu: Kürt’ü de isterim milli güçleri de

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İki köylü, kasaba pazarında çarpışınca, kavgaya tutuşmuş…
Komşuları da etrafta ama sadece seyrediyor…
Sille tokat dayak yiyen, üstüne çullanan adamın hışmından kurtulamayacağını anlayınca, canhıraş basmış yaygarayı:
Bizim köylüler de senin…
Başbakan, zulasındaki ayakkabı kutularına bi’ nevi “suçüstü” yapılınca, bizim kurnaz köylü misali viyaklamaya başladı:
Yolsuzluk yok, komplo var; bu yeni Türkiye’nin istiklal mücadelesi… (25 Aralık 2013)
RT Erdoğan kliğinin verdiği fotoğraf şu:
Panikle duvara dayanmış, boğazını sıkan eli gevşetmeye çalışırken, etrafa telaşla destek çağrısı yapıyor…
Kıssamızdaki köylüden daha sıkışmış olmalı ki, onun kavgasına el atmasını istedikleri epey karışık…
Çünkü görünen o ki…
AKP, Fırat’ın batısında… Yeni Türkiye’ye İsrail, dış komplo retoriği vesaire üzerinde Milli Görüş’e ve hatta tüm milli kuvvetleri mobilize etmeye çalışırken…
Çözüm süreci üzerinden Kürt hareketine selam çakıyor…
Yetmiyor…
RT Erdoğan kliğinin biraz mütereddid halde göz kırptığı sürprizi de var:
Hapse tıkıp tasfiye ettiği 1. Cumhuriyet bakiyeleri: Ergenekon-Balyoz sanıkları ve temsil ettiği kesimler…
İstikrarsız dengeyi yeni istikrarsız/çelişik ittifaklarla dengelemek akıl kârı mı sorusunun manası yok.
Öngörülen kadar değildi belki ama önceki farklı mıydı?

‘ÇÖZÜM SÜRECİ’ ŞANTAJI KÜRT SİYASETİNİ ARKALAR MI?
Yeni değil…
Neredeyse 11 senedir iktidar, Kürt siyasetini havuç-sopa şantajı ile bloke etmeye çalışıyor…
Rehine, KCK tutsakları olduğu gibi… Çözüm süreci de olabiliyor…
Nitekim şimdi böyle:
AKP’nin Kürt muhalefetini peşine takma…
Angaje ederek kader birliğine sürükleme hamlesi, aleniyette “çözüm süreci” üzerinden yürütülüyor…
Stratejik argüman şu: 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun asıl hedefi (ya da bazen hedeflerden biri diye geçiriliyor) çözüm süreci…
Dış güçler Hükümetin çözüm sürecinden rahatsız:
Faiz lobisi vesaire, Türkiye’nin istikrara kavuşarak, bölgesel etkinliğini artırmasını hazmedemiyor…
İş birlikçileri cenazelerin gelmemesinden rahatsız…
Bu mutedil havadan duyulan hazımsızlık nedeniyle Cemaat üstünden karanlık eller, iktidarın elini zayıflatmak… Hatta devre dışı bırakmak istiyor…
Düşman ortak: Cemaat…
Nitekim, ‘Balbay’a özgürlük’ getiren AYM kararının BDP vekiller lehine yorumlanarak Kürt tutsaklara teşmil edilmemesinin müsebbibi de onlar:
Hükümete rağmen Cemaatin hukuk otonomisi…   
Çerçeveyi böyle çizince Kürt siyasi hareketine ve barış güçlerine düşen görev netleşiyor:
Cemaate karşı AKP’nin arkasında durmak…
Hiç olmadı iktidarın üstüne gitmemeli… Zora sokacak atraksiyonlardan kaçınmalı, olanlara katkı sunmamalı…
AKP maiyeti gazeteci ve kana(a)tçıları dozu artan ölçüde bunu işliyor…

ORAL ÇALIŞLAR, BDP’DEN HAYAT ÖPÜCÜĞÜ İSTİYOR
Misal… Oral Çalışlar…
Radikal’in 24 Aralık 2013 nüshasındaki köşesinden takip edelim, yazarı…
Epey kaygılı: “Hükümet karşısında örgütlü güç, şimdi daha genişlemiş durumda” (Radikal, 24 Aralık 2013)
Tedirgin: Muhalefet partileri, Gezi eylemleriyle birlikte (maalesef-ea) militanlaşmış sol ve tabii Cemaat, şimdi aynı cephenin içinde yer alıyor.”
“Militanlaşmış sol ve Cemaatin aynı cephede yer alıyor” kısmını itibarsızlaştırma teşebbüsü, deyip geçelim şimdilik…
Neyse ki Kürtler… Ya da tesellinin temennisi:
Çalışlar’ın, AKP’yi sıkıştıran gelişmeler karşısında “Kritik aktörlerden biri” olarak gördüğü Kürt hareketi yüreğini soğutmuşa benziyor:
“Onların şu ana kadar ‘Hükümeti devirme operasyonunun içinde yer almaya niyetlerinin olmadığı söylenebilir…”(Söylüyor: Böyle devam edile…)
“Krize sokulmuş Hükümetin ‘çözüm sürecini’ götürmekte zorlanacağını biliyorlar.” (Bilin, diyor… Meşrebince ‘tehdit’i göstererek…
“Hele de onun yerine kurulabilecek ‘milliyetçi koalisyonun’ ne anlama geleceğini görmemeleri imkânsız” (İmkânsız görmemeniz eyy Kürtler… AKP’nin ipine sarılmalısınız… Mecburen… Yoksa ‘öcü’ gelir… )

HÜSEYİN ALİ: YANCILIK YOK, RADİKAL DEMOKRASİ İÇİN TEŞHİR

Özgür Gündem Yazarı Hüsayin Ali, solu haklı olarak uyarıyor:
AKP’yi sıkıştırıyor, diye Cemaatin yanında yer almayın… Ve bağlıyor:
“Mevcut durum hem AKP’nin hem Fethullahçıların teşhirini çok kapsamlı yapma ve radikal demokratik alternatifi ortaya çıkarma açısından tarihi bir fırsattır. Bu çatışmadan böyle tarihi fırsattın ve imkânın olduğunu görüp buna göre hareket etme dışında tüm yaklaşımlar yanlıştır” (20 Aralık 2013)
Bence de…

YA DİYARBAKIRLILAR DA VEKİLİNİ DİNLEYİP DOBROVSKİ’YE* BELEDİYEYİ VERİRSE…

Oral Çalışlar, Kürtleri AKP yancılığına teşvikte dur durak bilmiyor…
Hele o cenahtan çıkan pası görünce sel olup akıyor…  Bilhassa BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın “son operasyonlar üzerine gözden kaçan çarpıcı konuşması” pek heyecanlandırmış  Çalışlar’ı…
Oturmuş, bu nutuk üzerinden “Kürt cephesinden ‘operasyoncuların’ sicili”ni  yazmış (Radikal, 21 Aralık 2013).
Çalışlar, BDP’li Aydoğan’ın sözlerinin gözden kaçmasına razı olmaması boşuna değil:
“…bu operasyonların arkasında da çözüm sürecini sabote etmek vardır. Evet, net söylüyorum: Hükümetin gücünü azaltmak istiyorlar… dik durmasını, daha çözüm çözüm sürecinin arkasında durmasını engellemek istiyorlar…” (Aydoğan’ın Meclis konuşmasından aktaran Çalışlar, agy, 21 Aralık 2013)
Başbakan ve AKP’ye dik dur, arkanızdayız mesajı veren…
Cemaate karşı (elbette çözüm süreci hatrına) Hükümeti arkalayan BDP’li Aydoğan, bir şey daha demiş:
“Biz bunları anlamayacak kadar apolitik değiliz, biz bunları çözmeyecek kadar politikanın, siyasetin uzağında değiliz.”
Çalışlar da tıpkı onun gibi siyasete uzak düşmemek için iştahla sarılmış bu döktürmelere…
Merak ettiğim şu:
Kürdistan halkı da BDP’li Nursel Aydoğan gibi apolitik olmadığını kanıtlamak isterse…
Dahası vekilini konuşmasından vazife çıkarıp,  Başbakanın arkasında dik durmaya karar verirse…
Vee bu zor günlerde yanında olmak için barışın…
Diyarbakır Belediyesine Dobrovski’yi oturtur…
Bölgede AKP’ye oy patlaması yaptırırsa…
Yanlış anlaşılmasın… Elbette tamamen ‘barış süreci’nin hatırına…
Oral Çalışlar’ın gözleri yaşarır, eminim…de
BDP Milletvekili Nursel Aydoğan ne yapar…?
*AKP’nin Diyarbakır Belediye Başkan Adayı Galip Ensarioğlu: Dobrovski’nin hesabını soracağız! Bi’de Roboskî diyebilse…

VEYSİ SARISÖZEN’İN GEZİ DİRENİŞİ KORKUSU, AKP HASSASİYETİ

Özgür Gündem yazarları üstünden BDP çizgisinin, AKP manevrasına vereceği tepkiyi anlamaya çalışıyorum… Veysi Sarisözen’i okuyorum:
“CHP ve onun türevleri(nin)… ‘Gülen, Erdoğan’ı iyice pataklasın hesabı içinde…”
“Türkiye bu maçın sonunda çok ciddi kaosa sürüklenebilir.”
“Birkaç hafta içinde sokaklar karışabilir…  tıpkı Gezi direnişinde olduğu gibi ‘yolsuzluğa, vurguna, yoksulluğa’ karşı ayağa kalkan sokağın başına faşizan unsurların geçmesi ile şaşırtıcı olmaz.”
“Üç yerde linç olayı, AKP karşıtı hareketi birkaç günde karşı devrimci hareket haline getirebilir. Ve Türkiye yeniden iç savaşın eşiğine sürüklenebilir…” (25 Aralık 2013)
Belki daha önce de yazmıştır... Düzenli okuyucusu olmadığımdan ilk kez rastladım:  
‘Gezi direnişinin başına geçen faşizan unsurlar’….
Gözümü oğuşturdum; yok, doğru okuyorum…
İmza, Erdoğan maiyetinden değil, Veysi Sarısözen...
Tıpkı Gezi’deki gibi… Faşist unsurların AKP karşıtı hareketinin başına geçme ihtimali Sarısözen’i fena halde endişelendirmiş….
Hem kaos… İç Savaş… Ergenekon’un dönmesi…
V. Sarısözen’in mesajı net: AKP’ye mecburuz!
Haksızlık etmek istemem ama…
Tabloyu görünce Erdoğan’ın Kürt meselesini AKP’nin arka bahçesi gibi görmesini daha iyi anladım…
AKP hegemonyasının gücünü ve 12 yıldır ayakta kalmasının sırrını da…
Ama hâlâ çözemedim:
Gezi direnişinin başına geçen faşizan unsurlar kim?
BDP’li Sırrı Süreyya Önder’ler de vardı Gezi’nin önünde zira…
Son merak: Fırat’ın batı yakasında halk Hükümete direnirken,  AKP’yi taşlarken onun yanında olmak…
Böyle mi Türkiyelileşecek Kürt hareketi… Bu mu Öcalan’ın teslim ettiği Mahir’in emaneti?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa