Hindi, domuz, koyun: halimiz
Fotoğraf: Envato
Tamam, domuz eti yemiyorlar, üstelik sünnet olmuş erkekleri. Mülk
misali kuşanmışlar dini, diyaneti. Sonra?
Üstelik Obama’ya da söylemiş birileri: “Bizde zekat kültürü var”. Eee?...
Bedduada din, iman, para, pul bir hayli kardeşçe yol almakta. Dile kolay ayakkabı kutusunda tam 4.5 milyon dolar; yerli para ile
yaklaşık 10 milyon lira çıkmış. Bozsak bu paraları, 5 kuruşa çevirsek ülkede bozuk para kalmaz; tam 200 milyon adet metal para eder. Yoksul ve Müslüman bir şizofrenin payına çöp ev, zengin Müslüman yöneticinin
payına para ev! Ne ülke ama?...
Bu kadar metali dershanelerin üstüne atsalar uçaktan, bedduaya gerek kalmaz, fizik kuralları deprem yerine çevirir. Tamam, anlatacaklar yine her şeyi vatan, millet, din için yapıyorlarmış.
Gürcistan, Ermenistan, İran, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan ve Bulgaristan yani cümle komşular içinde etin en pahalı olduğu ülke burası. Sorumlusu kim? “Dindar” yönetim, öğle değil mi? Üstelik yetinmediler etin de “helal” olanını sertifika eylediler.
Bir taraftan da bu ülkede sonuçları “lince” varabilen en büyük günah “Domuz eti yemek, sünnet olmamak” üzerine şekillendirildi nice
zamandır. Oysa hiçbir “kutsal kitap” günahın en büyüğünü domuz eti yemek olarak tanımlamıyor. Rüşvet, iltimas, adam kayırmacılık,
“paralel devlet” için zemin yaratmak “günah” olarak miting meydanlarına taşınmıyor ama bir camide yaralıların sağlık yardımı almasının dünya üzerinde kıyamet provası yaşama geçirilmeye çalışılıyor.
Yoksul, güvencesiz hatta evsiz olanları açken görmeyenler ola ki onlar domuz avında avladıkları etle yaşama tutunacak olsalar yer yerinden oynar, değil mi? Hemen bir dış mihrak, misyonerlik yalanı devreye girer...
Başkalarını “günah” temelli yargılıyorsa bir kul olarak hükümet eyleyenler, kendilerini “günahsız” gördüklerindendir. Çocukları
gözaltında olan eski bakanlar diyelim açlıktan nefesi kesilmiş bir yurttaş evinin bahçesinde avlık domuz kesse sanırım polisini, jandarmasını, savcısını harekete geçirip “haddini bildirirdi” daha düne kadar.
Bugün yılın ilk günü. Adet bir gün önce hindi etinden yanaydı. Ya bugün?
Bugün siyasetin dine bulandığı günlerdeyiz. Ama bu iş tek yönlü olmuyor. Ola ki bu ülkenin Müslüman yoksulları “hükümet istifa /paralel devlete son” diyerek ellerinde domuz etinden yiyecekleri ile mitinge dururlarsa ne olacak? Günahsa kendilerine; kime ne? “Rüşvet, devlet içinde paralel devlet, iltimas, adam kayırmacılık” gibi bir
başkasına zararı var mı? Yok. Öyleyse bir gün bu da olabilir, değil mi?
Ama yine de davranış kodlarını onların belirlediği zeminden ilerletmemek gerekiyor. Dini insanların iç dünyalarına gönderip
dünyayı yeniden kurmak adına emek mücadelesinde tüm ezilenler, emekçiler, yoksullar ile birlikte yol almak gerekiyor.
Eğer bir araya gelemezsek sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim alanındaki kazanımlarımız bir bir elimizden alınacak. Üstelik bu salt
bizim ülkeyle sınırlı olmayıp sağlığın metalaştırılması küresel bir tehdit olarak karşımızda durmakta.
Sağlıcakla kalın! Yapılacak daha çok iş bizleri bekliyor; öyle değil mi?
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29