31 Aralık 2013 23:12

Hindi, domuz, koyun: halimiz

Hindi, domuz, koyun: halimiz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tamam, domuz eti yemiyorlar, üstelik sünnet olmuş erkekleri. Mülk
misali kuşanmışlar dini, diyaneti. Sonra?
 Üstelik Obama’ya da söylemiş birileri: “Bizde zekat kültürü var”. Eee?...
Bedduada din, iman, para, pul bir hayli kardeşçe yol almakta. Dile kolay ayakkabı kutusunda tam 4.5 milyon dolar; yerli para ile
yaklaşık 10 milyon lira çıkmış. Bozsak bu paraları, 5 kuruşa çevirsek ülkede bozuk para kalmaz; tam 200 milyon adet metal para eder. Yoksul ve Müslüman bir şizofrenin payına çöp ev, zengin Müslüman yöneticinin
payına para ev! Ne ülke ama?...
Bu kadar metali dershanelerin üstüne atsalar uçaktan, bedduaya gerek kalmaz, fizik kuralları deprem yerine çevirir. Tamam, anlatacaklar yine her şeyi vatan, millet, din için yapıyorlarmış.  
Gürcistan, Ermenistan, İran, Suriye, Kıbrıs, Yunanistan ve Bulgaristan yani cümle komşular içinde etin en pahalı olduğu ülke burası. Sorumlusu kim? “Dindar” yönetim, öğle değil mi? Üstelik yetinmediler etin de “helal” olanını sertifika eylediler.
Bir taraftan da bu ülkede sonuçları “lince” varabilen en büyük günah “Domuz eti yemek, sünnet olmamak” üzerine şekillendirildi nice
zamandır. Oysa hiçbir “kutsal kitap” günahın en büyüğünü domuz eti yemek olarak tanımlamıyor. Rüşvet, iltimas, adam kayırmacılık,
“paralel devlet” için zemin yaratmak “günah” olarak miting meydanlarına taşınmıyor ama bir camide yaralıların sağlık yardımı almasının dünya üzerinde kıyamet provası yaşama geçirilmeye çalışılıyor.
 Yoksul, güvencesiz hatta evsiz olanları açken görmeyenler ola ki onlar domuz avında avladıkları etle yaşama tutunacak olsalar yer yerinden oynar, değil mi? Hemen bir dış mihrak, misyonerlik yalanı devreye girer...
Başkalarını “günah” temelli yargılıyorsa bir kul olarak hükümet eyleyenler, kendilerini “günahsız” gördüklerindendir. Çocukları
gözaltında olan eski bakanlar diyelim açlıktan nefesi kesilmiş bir yurttaş evinin bahçesinde avlık domuz kesse sanırım polisini, jandarmasını, savcısını harekete geçirip “haddini bildirirdi” daha düne kadar.
 Bugün yılın ilk günü. Adet bir gün önce hindi etinden yanaydı. Ya bugün?
Bugün siyasetin dine bulandığı günlerdeyiz. Ama bu iş tek yönlü olmuyor. Ola ki bu ülkenin Müslüman yoksulları “hükümet istifa /paralel devlete son” diyerek ellerinde domuz etinden yiyecekleri ile mitinge dururlarsa ne olacak? Günahsa kendilerine; kime ne? “Rüşvet, devlet içinde paralel devlet, iltimas, adam kayırmacılık” gibi bir
başkasına zararı var mı? Yok. Öyleyse bir gün bu da olabilir, değil mi?
Ama yine de davranış kodlarını onların belirlediği zeminden ilerletmemek gerekiyor. Dini insanların iç dünyalarına gönderip
dünyayı yeniden kurmak adına emek mücadelesinde tüm ezilenler, emekçiler, yoksullar ile birlikte yol almak gerekiyor.
 Eğer bir araya gelemezsek sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim alanındaki kazanımlarımız bir bir elimizden alınacak. Üstelik bu salt
bizim ülkeyle sınırlı olmayıp sağlığın metalaştırılması küresel bir tehdit olarak karşımızda durmakta.
Sağlıcakla kalın! Yapılacak daha çok iş bizleri bekliyor; öyle değil mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa