2013 güzeldi, 2014 daha güzel olacak!
Fotoğraf: Envato
Yılın son günü gazetelerde yer alan bir haber: “Dicle Elektrik Dağıtım AŞ’ye (DEDAŞ) bağlı Dicle Elektrik Perakende Satış Şirketi (DEPSAŞ), Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak’ta elektrik borcunu ödemeyen aralarında kamu kuruluşlarının da bulunduğu 217 bin abonenin elektriğini kesecek. Şirket, elektrik sayaçlarının ücretsiz değiştirileceğini kentlerde billboardlara Türkçe ve Kürtçe afişler asarak duyurdu.”
Ne kadar ironik bir haber değil mi?
Oysa Diyarbakır’ın Sur Belediyesinin Meclis kararıyla kent girişine astığı Türkçe, Kürtçe ve İbranice, ‘Şehrimize hoş geldiniz’ tabelasına İçişleri Bakanlığınca soruşturma açılmıştı.
Şimdi ise, devlet aynı kentte ve bazı başka kentlerde billboardlara Türkçe ve Kürtçe afişler asarak duyuru yapıyor. Yani söz konusu olan, devletin vatandaşın cebinden para almasını gerektiren kaçak elektrik kullanımıyla ilgili olunca, Kürtlerin anlamamazlıktan gelmemesi için onlara Kürtçe seslenilebiliyor. Ya da en iyimser yorum ile devlet bir yerden başlayacak ise, önce vatandaşın cebinden başlıyor. Buna ek olarak 2014’e, bakan çocuklarının kutularını doldurduğu görüntüler eşliğinde girdik.
17 yaşında Roboskî Katliamı’nda ölen Cemal Encü’nün annesi Ğazal Encü’nin şu sorusu tam bu noktada hafızalara kazınıyor: “Benim oğlum 20 lira için sınıra gitti, bakanın oğlu milyonları çalmış. Kim kaçakçı?” (Kapanmayan Yara: Roboskî, Cumhur Daş, Rojhat Yeşilçınar, 31 Aralık 2013, Evrensel)
Türkiye’de hangi sektörün yeni yıla nasıl bir tablo ile girdiği, hangi şirketin kârlılık oranının ne olduğuna dair merkez medyada çokça veri bulacaksınız.
Peki o karlar kimlerin canı, teri, kanı pahasına gerçekleşiyor? Bu sorunun yanıtı da bizim işimiz. Bugün Evrensel’in sayfalarında buna ışık tutmak üzere işçilerin görüşleri var.
Deriteks Sendikasında örgütlenmek istedikleri için işten atılan 28 Punto işçisinden biri olan
Ekrem Gül, “Benim için 2013 çok şey ifade ediyor, çok gurur verici bir yıldı. Çünkü mücadele verdik” diyor ve ekliyor: “2014’e kaldığımız yerden mücadele ederek, direniş içinde devam ederek gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. 2014’ün hayırlı geçmesini temenni ediyorum.”
Diğer bir Punto İşçisi Şengül Kurnaz ise şunları söylüyor: “2013 benim için çok karmaşık geçti. Çünkü her şeyden habersiz, haklarımdan ve yasalardan habersiz çalıştım. En ufak bir hak arayışına girince karşımdakinin tepkisinin büyük olduğunu fark edince sendikayla tanıştım. Sendikalaştıktan sonra oradaki haklarımın daha fazla olduğunu öğrendim.”
Yatağan Termik Santralinde çalışan 30 yıllık İşçi Dinçer Yıldız ise, 2013 yılının 9 Ocak günü başlattıkları özelleştirme karşıtı mücadelenin bütün bir yıl devam ettiğini anlatıyor. Yıldız, “Ben 30 yıllık işçiyim. Biz eski işçiler özelleştirmenin ne olduğunu biliyorduk. Ama bizim bu mücadelemiz ile yeni nesilde özelleştirmenin ne olduğunu öğrendi” diyor. Direniş boyunca polisin gazını, copunu, TOMA’sını gördüklerini, çadırlar kurup mitingler yaptıklarını aktaran Yıldız, bütün yaşananların işçilerin direnişini ve bilincini arttırdığını söylüyor.
Evet aslında polisin gazı, copu, TOMA’sı 2013’e iktidarın, egemenlerin yönetme yöntemi olarak damgasını vurdu. Gezi Parkı’nda, Ankara Dikmen’de, Antakya’da ve Türkiye’nin dört bir yanına yayılan direnişlere müdahale biçimlerinde bunu gördük. Hatta Nusaybin’deki duvara sınırın öbür tarafından Qamışlo’dan gelerek direnenlere TOMA’dan su sıkılması yılın çarpıcı karelerinden biri olarak hafızalara kazındı.
Yukarıda birkaç örneğini aktardığımız gibi, farklı sektörlerden işçiler için 2013 direnmeyi ve örgütlenmeyi yaşayarak öğrendikleri bir yıl oldu.
Tüm bunlarla birlikte Gezi süreci aslında belirli bir tarihsel dönem içinde halk kesimlerinin en yığınsal bir biçimde iktidara karşı sokağa çıktığı bir dönem oldu. Ve Rojava sınırına örülen ‘utanç duvarı’na karşı da Kürt yoksulları ayaktaydı.
Bu ülkenin Türk, Kürt çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçileri, halkları, ezilenleri için onur duyabilecekleri deneyimler yaşadıkları bir yıl geride kalırken; onun etkilerini, enerjisini taşıyan bir yıla giriyoruz.
2013 güzeldi, 2014 ise daha da güzel olacak!
- Büyükada’dan günümüze ‘Etki Ajanlığı’ komplosu 29 Ocak 2025 11:35
- Ahmet Güneştekin bizim acılarımızı da görecek mi? 27 Ocak 2025 06:45
- Tek adam düzeniyle onun sınırları içinde baş edilemez 20 Ocak 2025 15:37
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23