İstihbari oyunlarda cinnet aşaması
Fotoğraf: Envato
İstihbarat oyunlarında heyecanın dozu arttıkça oyuncuların bel altı hamleleri hız kazanıyor.
AKP ve Cemaat arasındaki bilgi, belge ifşası, haber sızıntısı, gizli dinleme-takip patlangaçlaması ve yolsuzluk ifşaatları almış başını gidiyor.
Yılın ilk gününde sırtımıza vurulan yeni vergiler ve zamları düşünüp halimize üzülecek fırsat bulamadan yeni bir istihbarat fışkırtmasıyla yerimizden hopluyoruz: Hatay’da silah yüklü kamyon! Haydaaa!
İstihbarat savaşında AKP de Cemaat de kendi çapı ve etkinliği ölçüsünde genellikle kafa karıştırıcı, ama arada da halk için yararlı belgeleri adeta bir yavaş salınımlı tablet gibi vücutlarımıza zerk ediyor. Eh, rüşvet alan, kamu malını zimmetine geçiren, eşini dostunu sınavsız, sualsiz devlet görevine atayan, ülke yöneteceğim derken kendisinin ve çocuklarının dünyalığında astronomik zıplamalar kaydedenleri bilmek, öğrenmek bizler için iyi.
Emniyette, yargıda, bürokraside sistematik olarak örgütlenerek fişleme yapan, bilgi, belge depolayarak dini cemaatler için kullanışlı şantaj arşivi üretenleri bilmek de iyi. Tolkien’in kulakları çınlasın... Cemaatin bu tür görevlerde konuşlanmış “mütedeyyinleri” adeta Ork ırkı gibi yer altında üretilerek çoğalıyor; imam ve dava uğruna savaş tarlalarında ölümüne girişiyor rakiplerine.
İstihbarat savaşları giderek eğlenceli bir hal alıyor aslında. İki taraf da gerildikçe saçmalamaya başlıyor; dövüşürken birlikte yuvarlandıkları çukurun dibine ne zaman varacaklarını merak etmeye başlıyor insan.
Gelelim kamyona…
Önceki gecenin istihbarat atağı, Hatay İl Jandarma Komutanlığına gelen bir ihbar ile bölgeden geçmekte olan bir insani yardım TIR’ının durdurulması ve yükünün kontrol edilmesi hakkında türlü çeşitli enformasyon, türlü çeşitli kanaldan habere dönüşüyor. Olay, sosyal medyaya (biraz klişe olacak ama olsun) “bomba gibi” düşüyor. Yok, efendim TIR’da silah ve mühimmat vardı… Yok, TIR İHH’nin TIR’ıydı… Yok, efendim silahlar kime gidiyordu… TIR’ın içinde MİT yetkilisi vardı…Yok, İHH yöneticisi vardı… TIR arandı… Aranamadı… Kilis’e doğru yoluna devam etti… Yok, yahu, TIR kenara çekildi, el konuldu… Tam bir enformasyon şizofrenisi.
Bu noktadan sonra ticari basın ve sosyal medyada yaşanan bilgi kirliliğini Gazeteci Zeynep Erdim fevkalade güzel özetleyen şu satırları kaleme alıyordu:
“İHH’ye ait olduğu ve mühimmat dolu olduğu iddia edilen bir TIR Hatay’da jandarma tarafından durduruldu, diye haber yayıldı.
Gelişmeler şöyle oldu:
1) Bir hükumet yanlısı köşe yazarı tepki verenlere TR’nin imajını bozuyorsunuz minvalinde çıkıştı.
2) Haberi web sayfasına ilk koyan Zaman, bir süre sonra kaldırdı.
3) Radikal, “iddia”larla dolu daha geniş yer verdi.
4) Sabah’tan bir muhabir Radikal’den haberi yapanın hırsızlıktan polis kaydı olduğunu twitledi.
5) Zaman’dan bir muhabir, kendi gazetesinin sildiği haberi Radikal’in sayfasından twitledi.
6) Hükümet yanlıları “paraleller”i suçladı.
7) Gülenciler, Zaman haberi kaldırdığı için, “her şeyi de bizden bulmayın” oldular.
8) İHH web sayfasında açıklama yapıp tırın onlara ait olduğunu reddetti.
9) İHH’den birisi “Türk yetkililer reddetti” diye el yükseltti.
10) TIR var mı? Durduruldu mu? Durdurulduysa TIR kimin? Arandı mı? Arandıysa içinden ne çıktı? Aranmadıysa neden?"
Söylenti ve dedikodular, doğruluğu kanıtlanana kadar haber olamaz. Bu temel gazetecilik ilkesi son dönemde hemen her gün ihlal edilir oldu. Bunun üzerine bir de biteviye kamusal alana yayılan yalan haberler eklendi. AKP ve Cemaat savaşında çok önemli doğrularla, yalan ve kirletilmiş bilgi bir arada kamusal alana sürülerek halkın bu enformasyon bombardımanından başının dönmesi sağlandı. AKP de Cemaat de, ama en çok Cemaat neferleri bu istihbarat savaşında cinnetin sınırlarını zorlamaya başladılar. Cemaatin Mandrake sakallı, gazeteci görünümlü polis timi de, ana akım medyanın sağdan soldan her kesimine nüfuz etmiş (veya atanmış) gizli kolluk güçleri de operasyonlar genişledikçe fena renk vermeye başladı. Cemaat sadece devlet dairelerine, yargıya, emniyete nüfuz etmedi, ana akım medyanın da çeşitli kademelerine sızdı. Şimdi de en kritik haberlerde, o gizli güçlerini kullanarak ana akım medyanın haber içeriklerinde de etkili olabiliyor. Bunu çok net görüyoruz. Bir zamanlar bu gizli kuvvetler iktidar lehine haber üretiminde kullanılırken, şimdi de iktidarın gücünü tehdit eden haberlerde kullanılıyor.
En komiği, bir zamanlar can ciğer kuzu sarması olan AKP ve Cemaat gazetecimsilerinin şimdi bu ‘operasyonel’ haberlerde birbirlerini ihbar eder duruma düşmeleri.
Bugünleri de gördük.
Bugünleri de yazmaya başladık.
Olan biteni basın tarihimizde “istihbârî oyunlarda cinnet aşaması” başlığıyla not düşebiliriz kanımca.
- Twitter'da haber patlatmak 29 Haziran 2018 00:23
- Suruç katillerini sandık cezalandırsın 22 Haziran 2018 00:31
- Barış kazansın 14 Haziran 2018 23:12
- Seçimleri TRT değil Youtube kazandıracak 18 Mayıs 2018 00:29
- Polis kafalı gazetecilerden medya saçmalamaları 11 Mayıs 2018 01:33
- Cumhuriyet davası açık bir öç alma davasıdır 26 Nisan 2018 23:13
- Haberciyi öldürdüler ama haber yaşıyor 20 Nisan 2018 00:15
- Dumanla haberleşmeye hazırlanın 30 Mart 2018 00:55
- Doğan Yayın Holding'in satılması: İmam nikâhı resmi nikâha dönüştü 22 Mart 2018 06:56
- Ali Baba'nın çiftliğinde her şey yasal 16 Mart 2018 00:15
- Beton mikseri ve adalet sarayı 09 Mart 2018 00:57
- Siyasette ‘parlak’ fikirler 16 Şubat 2018 00:55