Yeni yıl geldi, ama siyaset eski siyaset; çıkar çatışmaları nedeniyle ortalık toz duman... Hükümet bütün işini gücünü bırakmış, yolsuzlukların üstünü örtmeye çalışıyor. Bu karmaşa, sevgisizlik ve şiddet ortamında umut ve sevgi sözcüklerine, onların içerdikleri davranışlara ne çok gereksinimimiz var. Umut yalnız milli piyango bileti ya da beklenmedik anda size sunulan bir para değil. Halkımızın demokrasi mücadelesi, emekçilerin hak almak için bir araya gelişleri, küçük küçük de olsa birleşip büyüyen mücadelelerin hepsi umut... Umut, yaşamı ileriye doğru değiştirip bütün insanlar için güzelleştirmek için iğneyle kuyu kazmaktır, emek vermektir. Görmediğimiz, bilmediğimiz ne umutlar vardır yaşamda, doğada...
Yeni yılın bu yazısında bunlardan birini; bir sevgi, umut, direnç ve mücadele öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum... Recai Şeyhoğlu bir eğitimci, yazar... Annesi Rasime Şeyhoğlu 2002’de dil kökü kanserine yakalanınca, onun adını yaşatmak için bir çözüm arıyor. Annesiyle birlikte, yoksul çocuklara burs vermekten çeşme yaptırmaya kadar farklı düşünceler geçiyor uslarından... Sonra köylerde-kasabalarda-beldelerde kitaba ulaşamayan, bilgisayardan yararlanamayan, dershanelere gidemeyen, kaynak kitaplara gereksinim duyan yüzlerce, binlerce çocuk ve genci, güçlükler içinde bilgiye ulaşmaya çalışan öğrenciyi anımsıyorlar. Onların bu gereksinimlerini karşılamak için kollarını sıvıyorlar. Önce bir kütüphaneyle başlıyor her şey. İlk kütüphane 19 Ekim 2002’de Bergama’nın Hacıhamzalar köyünde açılıyor. 3600 kitaplı-bilgisayarlı kütüphaneye annesinin adını vermek istiyor Recai Şeyhoğlu; ne var ki anne, oğlunun adını da şart koşuyor ve ortaya Rasime-Recai Şeyhoğlu Kütüphanesi  çıkıyor. Ana oğulun, köylerdeki çocuklara kitaplar aracılığıyla ışık götürme çabası bununla sınırlı kalmıyor. Ellerindeki bütün olanakları kullanarak, zaman zaman da destek alarak Ege köylerine kütüphane açmayı sürdürüyorlar. Ana oğulun devletten herhangi bir destek almadan sürdürdüğü bu alçakgönüllü ama çok anlamlı çabanın sonucunda, İzmir, Manisa, Balıkesir, Bolu ve Tokat’ın köylerinde-beldelerinde 33 köy kütüphanesi açılıyor. Açılışlara köy halkının yanı sıra İzmir’den ve öteki kentlerden konuklar katılıyor; yazarlar şairler sözü, şiiri paylaşıyorlar. Gerçekleştirdiği işin coşkusu, mutluluğuyla mıdır bilinmez, kanseri yenen anne Rasime Şeyhoğlu açılışlarda türküler söylüyor, deyişler okuyor...
Ana oğulun bu çabası, kitaptan ve aydınlanmadan yana kişi ve kurumlar tarafından fark ediliyor; televizyon ve gazete haberlerinde halka duyuruluyor. 34. kitaplık, 500 kitapla, basında çıkan yazılardan etkilenen bir imamın isteğiyle, onun görev yaptığı camiye açılıyor. (Biz caminin ve imamın adını vermeyelim, ne olur ne olmaz...) Şimdi ana oğul yeni bir kütüphane için kolları sıvamışlar. Bu kez, yurt dışında yaşayan Türkiyelilerin kitap gereksinimlerini gidermeyi amaçlıyorlar. 35. kütüphane, Belçika’nın Charleroi kentinde açılacak...
2012 yılında, Hayat televizyonundaki Yaşamda Adım Adım adlı programıma konuk olması nedeniyle Recai Şeyhoğlu ile köylere gidip kütüphaneleri ve orada kitap okuyan, ders çalışan çocukların, gençlerin sevincini görmek beni de çoğaltmıştı... Koşullardan yakınmak yerine koşulları değiştirmek için çaba harcayan, iş yapan bu ana oğulun çocuklar ve gençler için verdiği emek;  Peter Maiwald’ın Evrensel Basım Yayın tarafından yayımlanan İşçi B’nin Hikayeleri kitabındaki şu dizeleri çağrıştırıyor bana:  “Güzel günler gelmez bize/ biz güzel günlere yürümedikçe.”

Evrensel'i Takip Et