4 Ocak 2014

İleri demokrasilerde sırlar dünyası

Son günlerde yükselen kavganın tarafı olan televizyon kanallarından birisinin uzun süre yüksek izleme elde eden dizisinin adı “Sırlar Dünyası” idi. Hayatta hiçbir şeyin tesadüf eseri olmadığını, başınıza gelen her musibette bir hikmet olduğunu, yapılan her iyiliğin karşılığını bulacağını, biraz esrarengiz atmosfer üfleyen senaryo ile sunuyordu.
Konunun mistik ve uhrevi tarafını bir kenara bırakalım.
Devlete ait sırların her gün manşetlere taşındığı bir dönemden geçiyoruz. Herkesin bildiği ama pek kimsenin ilan eden taraf olmak istemediği noktalar bir bir teşhir ediliyor. Benim gibi, devletin yaptığını vatandaşından saklamasını doğru bulmayanlar için, sorun zaten başka bir anlam içeriyor.
Bir TIR için ihbar yapılıyor. Jandarma durduruyor. MİT sahip çıkıp korumaya alıyor. Savcı arama yapamıyor. Mülki idare ne yapacağını şaşırıyor. Henüz yemin edip göreve başlayan İçişleri Bakanı Türkmenlere gönderilen yardım diyerek çok ikna edici bir gerekçeyi kamuoyu ile paylaşıyor.
Devlet ciddiyeti deseniz yok. Açık toplum ve hesap verme ilkesi deseniz hak getire.
İş iktidar mücadelesi olunca ne ilke kalıyor, ne tutarlılık. Bütün sırlar dökülüyor. Tabii  son dönemin meşhur ifadesi ile sırların  dökülmesinde “zamanlama manidar”.
Birbirinin tüm zaaflarını bilip bunu örtmeyi tercih etmek kardeşlik hukuku ile izah edilebilir bir durum olmasa gerek. Toplumsal çıkarların ve değerlerin her şeyin üzerinde olması gerekirken, parti ve grup çıkarları, hatta kişisel çıkarlar en belirleyici konumda.
Türkiye muhafazakarları 28 Şubat döneminde eski devletten gördüğü haksızlıklar vesilesi ile iktidar gerçeği ile tanışmayı tamamlayamadı. Şimdi her açıdan yeni bir tanışma süreci yaşanıyor. Hem kirli ilişki ağları ile tanışma, hem zulüm ve iftirada sınır tanımayan karakteri ile yüzleşme.
Bu yüzleşmenin ardından daha ahlaki bir politik tutum gelişir mi? Emin değilim. Sadece çok şeyin değişmek zorunda kalacağını ifade etmekle yetinebilirim.
Bu sürecin sonunda yaşanacak kamplaşma, muhtemelen iletişim kurma ve anlama arayışlarını tümüyle etkisizleştirecek.
Yeni sırlarla yüzleşen toplum, belki daha sağlıklı düşünme ve kritik etme imkanını yakalayacak.
İleri demokrasi söyleminin bu kadar sırrı kaldırıp kaldıramayacağının taktirini en azından sandıkta yapacak. Sandığın sırrına vakıf olduğundan emin olarak hareket eden  siyaset eşrafının illüzyon gösterisinden kendini kurtarabilirse.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et