Bugün B. E.’nin doğduğu gün. B, 5 Ocak 1999’da doğdu. Bugün 15 yaşına komada giriyor!
16 Haziran Pazar sabahı, İstanbul Okmeydanı’daki evinden ekmek almak için çıktı. Ancak geri dönemedi. Atılan bir gaz kapsülü kafatasını parçaladı. Okmeydanı SSK Hastanesine götürüldü. B. o günden beri yaşam mücadelesi veriyor.
B’yi hedef alan polis veya polisler kimdi, bilmiyoruz. Belki terfi ettiler. Belki yaptıklarını anlatıp, övünüyorlar. Belki de tam tersi. Utanıyorlar ya da korkuyorlar; kimseye anlatamıyorlar. Bilmiyoruz, bilemiyoruz. Tek bildiğimiz yaptıklarının insana yakışmadığı...
B’yi hedef alanlar bugün ne yapıyorlar bilmiyoruz. Belki de çocuklarının elinden tutup bir parka gidecekler. Belki gün gelecek, çocukları soracak: Sen B’ye neden ateş ettin? Seni kim halkına düşman etti?
***
B’yi hedef alanlar bugün ne yapıyorlar bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz: Çocuklara gençlere silah sıkmayanlar, adaletsizliği yakından tanıyanlar B’yi düşünüyorlar.
Bana da mesaj göndermişler. Diyorlar ki: “B. E, günlerdir uyuyor. Polis tarafından Okmeydanı’da vurulan B. henüz 14 yaşındaydı. B. 15. yaşına 5 Ocak’ta girecek; elimizde balonlarla B’nin yattığı Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi önünde, saat 16.00’da buluşuyoruz. İyi ki doğdun B, bizimle güzel günlere büyümen dileği ile! (Helyumlu balonla gelebilirsiniz)” denildi.
***
Belli ki, bu ülkede sabah evinden ekmek almaya çıkan gencecik bir insanın kafatasının parçalanması çok doğal. Tıpkı Uğur Kaymaz’ın evinin önünde, bedeni delik deşik edilerek öldürülmesi gibi. Baksanıza savcılar, yargıçlar, bakanlar, bakanların başı, devletin başı susuyor; ağızlarından “B. E.” duyulmuyor.
Bu suskun yetkililer hep böyle suskun değiller, biliyoruz. Kimi zaman hemen ağlayıveriyorlar. Kasım ayında Diyarbakır’da sahnelenen buluşmada olduğu gibi. Gazetelerde okuduk, “Şivan Perver ile İbrahim Tatlıses düet yapınca Emine Erdoğan gözyaşlarını tutamadı.” Dahası, Başbakan konuşunca protokoldekiler ağladı. Ağlayanlar arasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da vardı.
B. hastanede yaşam mücadelesi verdiği için ağlamayanlar hiç utanmadan tüm dünyanın gözü önünde ağladılar. Daha önce yaptıkları gibi.
B’yi hedef alanlar bugün ne yapıyorlar bilmiyoruz. Ama yetkililer ne yapıyor biliyoruz. Utanıyoruz, öfkeleniyoruz.
***
Nedim Şener önceki gün yazdığı, “Affet bizi B.” başlıklı yazıda işin içyüzünü anlatmış. Ona kulak verelim.
Ailesi perişan, adalet peşindeler. 25 Haziran’da Savcılığa dilekçe verdiler. Oğullarını gaz tüfeği ile vuran polisin kim olduğunun ortaya çıkarılmasını istediler. Savcılık 25 gün hiçbir işlem yapmadı. Savcı ancak 10 Temmuz günü emniyetten kamera kayıtlarını istedi. Polis 25 Temmuz’da kamera kaydı olmadığını bildirdi. Dosya 25 Eylül’e kadar uyutuldu. Hiçbir işlem yapılmadı. Ailesi B’nin vurulduğu sokakta görev yapan polislerin isimlerini talep etti. 25 Eylül’de emniyetten B’nin vurulduğu sokakta görevlendirilmiş polis olmadığı yazısı geldi. Bu kez olay günü Okmeydanı’da görevli tüm polislerin isimleri istendi. Bu talebe ise hâlâ cevap verilmiş değil. B. komada, dosya ise savcılıkta adeta uykuda. Savcılık gaz kapsülünü kimin attığını ortaya çıkaracağına tanıklık yapanlara, “B’nin elinde o gün torpil ya da molotofkokteyli var mıydı?​” gibi sorular soruyor.
Nedim Şener olacakları sıralıyor. Vuranlar bulunmayacak. Bulunsa da korunacak. Tıpkı Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren polisin korunduğu gibi. B’yi vuranların üzerine gitmeyen “cesur savcılar” konuyu takip eden gazetelerin üzerine gidecekler. Tıpkı Cumhuriyet Savcılığının B. hakkında haber yapan Posta gazetesine 6 dava açtığı gibi.
***
B’yi hedef alanlar kimdi, bugün ne yapıyorlar bilmiyoruz. Ama baştakiler ne yapıyor biliyoruz. Onlar B. için susuyorlar, Ethem için, Ali İsmail için susuyorlar. Uğur Kaymaz için sustukları gibi. Onların gözyaşları içeride ve dışarıda stratejiye göre akıyor. Onlar Mavi Marmara, Suriye, Gazze, Çanakkale, Mehmet Akif strateji ne gerektirirse, onun için ağlıyorlar...
Gel uyan B. Gel uyan gözüm. Gel bak; sorulacak ne çok hesap, verilecek ne çok mücadelemiz var...


 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et