05 Ocak 2014 07:20

TIR, dış politikanın lağımından çıkmıştır

TIR, dış politikanın lağımından çıkmıştır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suriye’ye askeri malzeme ve silah götürürken yolu çevrilen MİT TIR’ı, “yargı” ve “yürütmeyi” bir kez daha karşı karşıya getirdi. Bu sefer kolluk kuvvetleri savcıyı dinledi, MİT’in TIR’ı alıkondu ama araya Hatay Valisi girerek, TIR’ın aranmadan Suriye’ye geçmesini sağladı.
Böylece bir kez daha Hükümetin, Hatay Valisi üstünden yargıya açık müdahalesine tanık olduk. Cemil Çiçek ”Bağımsız yargı ölmüştür!” derken bunu soruşturmanın gizliliğinin savcılar tarafından ihlal edilmesine bağlıyor. Ama eğer bağımsız yargıdan söz ediyorsak, asıl olan yürütmenin yargıya müdahalesinin önlenmesidir. Ki, son MİT TIR’ı vakası da açıkça yürütmenin yargıya müdahalesinin nerelere vardığını göstermiştir.
Böylece bu kez de Suriye politikasının vardığı yere, yardım adı altında Suriye’ye nelerin gönderildiği tartışması gündeme getirilirken, “Türkmenlere insani yardım”  iddiası arkasında el Kaide ve diğer şeriatçı örgütlere askeri destek sağlandığı iddialarına güç veren bir tartışmayı da açtı.
Yeni İçişleri Bakanı, bütün dünyanın gözü önünde Suriye’deki şeriatçı güçlere askeri malzeme taşıyan TIR skandalını, “Türkmenlere insani yardım malzemesidir. Herkes işine baksın!” diyerek, geçiştirmeye çalıştı. Sanki Suriye’deki Türkmenlere, Suriye’nin değil de Türkiye’nin vatandaşıymış, sanki Türkmenlere askeri yardım vermek gayet meşru ve Suriye’nin iç işlerine açık müdahale ve silahlı güçleri örgütlemek değilmiş gibi.
Tabii burada TIR’ın yükü “insani yardım”sa; “TIR neden MİT’in eskortluğunda götürülüyor”, “Neden Türkiye’nin savcısına, güvenlik güçlerine ’Bu ‘TIR’ın yükü devlet sırrıdır,  arayamazsınız!’ diye aratılmıyor”, “Bu TIR’daki malzemenin el Kaide ya da benzer şeriatçı gruplara gitmediğinin bir garantisi var mıdır?​”… gibi birçok soru sorulabilir. Ama bu soruların yanıtları herhalde “Bu TIR’da taşınan insani yardımdır” denerek verilebilir değildir. Ama tersine, bu TIR’ın yükünün askeri malzeme olduğu ve Suriye’deki Türkmen ya da Arap oradaki muhalif güçlere, Suriye rejimine karşı savaşmak üzere verildiği, dolayısıyla bölgedeki istikrarsızlığı artırma politikasının “Suç üstü yakalanılmış hali” olduğu kuvvetli bir ihtimal olduğu gibi daha da inandırıcıdır.
Şu açık ki, yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla patlayan lağım nasıl AKP Hükümeti’nin ve sistemin ekonomik politikalarının lağımıysa, Hatay’da çevrilen ama aranmadan Suriye’ye geçirilen MİT TIR’ı da Hükümetin dış politikasının Suriye ayağında akan lağımın patlamasıyla ortaya çıkan zifostur. Daha önce de, 7 Kasım’da bir başka TIR yakalanmıştır. Ancak şimdi açıkça devletin sahip çıktığı bir “TIR vakası” ile karşı karşıyayız. Ve Türkiye’nin Suriye Türkmenlerinden Suriye içinde, Rojava Kürtlerine karşı denge sağlamak ve muhalefet içinde güç elde etmek için tugaylar (Suriyeli Türkmenlerden kurulan tugaylardan bazılarının adının Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman olduğu bile övünülerek anlatılmaktadır) kurmasını, el Kaide ve el Nusra gibi örgütlere verilen askeri desteği sadece Türkiye’de değil bütün dünyada da böylece yeniden gündeme getirecektir. Nitekim bölgedeki savcıların elinde Türkiye’nin MİT, İHH ve çeşitli ”yardım örgütleri” aracılığı ile sayısız bilgi ve belge olduğu ve hatta bir soruşturma açılmasına kadar gidilebileceği de belirtilmektedir. Burada da böyle bir gelişmeyi sadece Cemaatin yargı çetesinin marifeti olarak göremeyiz. Çünkü Türkiye’nin bu girişimleri saklı gizli de değil. Nitekim bölgede görev yapan yerli ve yabancı gazeteciler ve yerel halk bunları bilmektedir.
Yolsuzluk tartışmalarını olduğu gibi bu dış politika garabeti ve rezaletini de “Hükümete karşı komplo” gibi gösterme oyunlarına gelmemek gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa