Suriye savaşı Iraklaşıyor mu?

Irak’ta el Kaide’ye bağlı Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) el Anbar bölgesinde Felluce ve Ramadi kentlerini ele geçirdiği haberleri, ‘Suriye savaşı Iraklaşıyor mu’ sorusunu akıllara getiriyor. Nüfusunun büyük çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu el Anbar’daki olaylar, Irak güvenlik güçlerinin liderliğini Allawi’nin yaptığı Sünni el-Irakiye bloguna bağlı Ahmed el-Ulvani’nin Ramadi’deki evine baskın düzenlemesinden sonra başlamıştı. Hükümetin Ulvani’nin Sünnileri kışkırttığı gerekçesiyle yaptığı baskın, Bölge’deki Sünni aşiretlerin hükümete karşı ayağa kalkmasına yol açmıştı. Irak’taki kriz, güvenlik güçlerinin Ramadi’deki gösterilere müdahalesi sonrasında Meclis Başkanı Usame en-Nuceyfi’ye bağlı 44 milletvekilinin vekillikten istifa etmesiyle yeni bir boyut kazandı. Bu gelişmelerin ardından el Kaideye bağlı IŞİD’in Felluce ve Ramadi kentlerinde denetimi ele geçirdiği haberleri geldi.
Aslında Irak’taki kriz yeni değil. Saddam sonrası Irak’ta nüfusun çoğunluğunu oluşturan (Irak nüfusunun yüzde 65’ini Şiiler, 20’sini Kürtler ve 15’ini de Sünniler oluşturuyor) Şiilerin ve Kürtlerin daha etkin hale gelmesi, eski güçlerini kaybeden Sünni egemenler arasında rahatsızlık yaratmıştı. Özellikle 2010’da yapılan seçimlerden sonra ABD ve Türkiye’nin Allawi’yi cumhurbaşkanı yapma girişimlerinin İran’ın müdahalesiyle (Şii-Kürt ittifakıyla Talabani’nin cumhurbaşkanı olması) engellenmesinden bu yana olaylar ve terör eylemleri devam ediyor. İşin ilginci, Saddam sonrası Irak’ta, Saddam’ın düşmanları S. Arabistan ve Katar’ın Sünniler üzerinde önemli bir etkiye sahip hale gelmesiydi. Bu arada son dönemlerde Barzani ile ilişki ve iş birliğini geliştiren Türkiye’nin de Irak’a Sünnilerle ilişkisi üzerinden müdahale etmeye dayalı bir politika izlediğini eklemek gerekiyor. Bunu görmek için Haşimi olayına bakmak yeterli. Irak’ta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi, rejime karşı gerçekleştirilen yüzlerce bombalı-silahlı eylemi teşvik ettiği iddiasıyla yargılanıp –ki bu iddiaların temelsiz olmadığı biliniyor- idama mahkum edilmişti. Bu karardan sonra en önemli destekçileri Katar ve S. Arabistan’ın bile himaye edemediği Haşimi, Türkiye’ye sığınmıştı. İnterpol tarafından hakkında kırmızı bülten çıkarılan Haşimi için dönemin Başbakan Yardımcısı, şimdinin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Türkiye olarak başından beri desteğimizi verdiğimiz birini iade etmeyiz” açıklaması yapması, Türkiye’nin tutumunu özetliyordu.
Irak’ta son yaşananlara gelince…
Suriye’de Türkiye, Katar ve S. Arabistan’ın Esad rejimini devirmeye yönelik girişimlerinin en önemli sonucu, dünyanın dört bir tarafından militan toplayan el Kaide’nin (Nusra Cephesi ve IŞİD) rejime ve Rojava’da yönetimi ele geçiren Kürtlere (PYD/YPG) karşı savaşan en önemli güç haline gelmesi oldu. Türkiye ve ABD’nin resmi olarak desteklediği Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO) önemli oranda saf dışı bırakmasının ardından el Kaide, Esad rejimini devirmek ve Kürtlerin gücünü sınırlamak isteyen Türkiye başta olmak üzere Suriye üzerinde hesabı olan güçler tarafından fiili olarak desteklenir haline geldi. Bu arada geçtiğimiz ekim ayında PYD’nin Musul’a sınır olan Til Koçer (Yarubiye) sınır kapısını IŞİD’in elinden almasının ardından el Kaide ve destekçilerinin PYD ile Maliki Hükümeti arasında iş birliği olduğu iddiasını gündeme getirdiğini de hatırlatmak gerekiyor. Öte yandan uzun bir süreden beri MİT’in İHH adlı ‘yardım kuruluşu’ üzerinden el Kaideye yardım yaptığı konuşuluyor. Geçtiğimiz kasım ayında Adana’da yakalanan TIR’daki silahların IŞİD’e gittiğinin ortaya çıkmasından sonra Reyhanlı’daki TIR’ın aranmasının MİT tarafından engellenmesi de bunu gösteriyor.
Gelinen yerde el Kaide’nin Suriye’de rejime karşı savaşan en önemli güç haline gelmesi, Esad rejimini destekleyen Şii Maliki Hükümetine karşı Irak’lı bazı Sünni aşiretlerin de el Kaideyi kurtarıcı olarak görmesine yol açtı. El Kaide’nin Suriye’deki savaşa siyasi çözüm bulmak için yapılacak Cenevre-2 görüşmelerinin dışında kalmış olması ve bölgedeki egemenlik savaşının mezhepsel bir görünüm kazanmış olması, Suriye savaşının Iraklaşmasını da beraberinde getiriyor. Maliki Hükümetinin Felluce ve Ramadi’yi el Kaide’den geri alması da bu durumu değiştirmeyecektir. Çünkü gerek Suriye ve gerekse Irak’ta emperyalistlerin ve Bölge gericiliklerinin müdahalesi devam ettikçe sorunların çözümü kolay görünmüyor. Ve tabii, Türkiye’nin (AKP Hükümetinin) Suriye gibi bugün Irak’ta oluşan tabloda da önemli bir rolü olduğunu da unutmamak gerekiyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et