Battaniyedeki ceset, Ergenekon ve MİT!

Geçen hafta tanık olduğumuz olaylar gösterdi ki… Dünkü iktidar anlayışıyla bugünkü arasında sıkı sıkıya bağlar var.
İktidar suçüstü yakalanmışsa…
O suç dün de mutlaka halkın ve milletin yararınaydı... Bugün de!
Amaç iktidarınsa…
O amaç dün de ulviydi, bugün de...
Mardin’in Dargeçit ilçesindeki mezarlıktan battani-yeye sarılı bir ceset çıkarıldı geçen hafta. Daha doğrusu cesetten geriye kalan kemikler.
Tanıkların ifadelerine göre… O kemiklerin, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 2001 yılında çağrıldığı jandarma merkezine giden ve bir daha kendisinden haber alınamayan HADEP yöneticisi Serdar Tanış’a ait olduğu kesin gibi…
Kaybedilmeden önce en son gittiği yerin karakol olduğu herkesçe biliniyordu.
Oklar, Eski Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı Levent Ersöz’ü (şimdi Ergenekon sanığı) işaret ediyordu.
evrensel olarak o dönem bu oklara dikkat çekmiştik.
Dönemin yargısı, okları takip etmek yerine bizi yargılamıştı.
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak ben de o davadan ceza almıştım.  
Devlet Güvenlik Mahkemesine göre…
‘Terörle mücadelede görev almış kamu görevlisi’ olarak tanımladığı Ersöz’ü… Güya, ‘Terör örgütlerine hedef’ göstermiştik.

DEVLETİN HAS ADAMI OLMAK
Yaşananları mezarlık görevlisi Hacı Akar’dan dinleyelim: “Traktör römorkunun içinde battaniyeye sarılı bir cenaze vardı. Polisler, Özel Harekatçılar ve İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı askerler mezarlığı ablukaya aldı. Gömme işlemi dini vecibeler yerine getirilmeden gerçekleştirildi.”
Devletin bir birimi değil, tüm kolluk güçleri tanık ve ortaktı bu suça!
Devletin mahkemesi olayı değil…
Suçun kahramanı gözüken Ersöz’ü değil…
Olayın üzerine gideni yani evrensel’i yargılıyordu, haliyle...  
Ya bugün…
Tanış’ın yakınları, “Ergenekon” davasına müdahil olmak istediler.
Kabul görmedi.
Ersöz’ün, baba Şuayip Tanış’a; “Yetkim, rütbem bellidir. Serdar, Şırnak topraklarına ayak basarsa öldürürüm” dediğini haykırdı Tanış ailesi…

Sözüm ona devletin bağırsaklarını temizlemek üzere yargılama yaptığını söyleyen bugünün mahkemeleri, aileyi duymazdan geldi.  

YENİDEN YARGILAMA AMA NASIL?
Oysa Ergenekon’dan yargılananların önemli bir kısmı, 90’lı yıllarda Kürt halkına karşı yürütülen özel savaşın başında yer aldığı bilinmez değil.
Öyleyse neden bir tane bile Ergenekoncu, işlediği ‘özel savaş’ suçları nedeniyle yargılanmadı?
Yargı oralı olmadı.
Hükümet sadece önünün temizlenmesiyle ilgilendi! Halka karşı işlenmiş suçları hiç ama hiç umursamadı.
Şimdi de Ergenekoncuları serbest bırakmak için adım atmaya hazırlanıyor.  
AKP kulislerine hakimiyeti ile bilinen Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi teyit etti.
Hükümet bir hazırlık içerisinde!
Genel af ya da “kademeli denetimli serbestlik” gelebilir.
Tamam! Ergenekon, Balyoz gibi davalarda, diğer birçok davada olduğu gibi, hukukun günahı çok...
Peki ya asit kuyularını, toplu mezarları cesetlerle dolduranların günahları!
Yeniden yargılama yapılırken o günahlar yargılanacak mı? Halka karşı işlenmiş o suçların yargılanmasını isteyen var mı?
Ergenekon harekatının yürütülüş biçimi hakkında şiddetli hassasiyet gösterip o günahları hiçe sayanların…
Her şeyin Cumhuriyeti yıkma komplosunun bir parçası olduğunu iddia eden statükocuların saflarına şimdi de hükümet eklendi.
Halka karşı işlenmiş o günahların arkeolojik kazısını ancak demokrasi güçleri yapabilir.
Yer altının kamuoyuna açılması da demokrasinin gelişmesi de… Cemaatin de Hükümetin de harcı değil!

ŞİKE DAVASI YENİDEN!
Paralel devlete savaş adı altında, Ergenekon’da olduğu gibi, kendisine yeni müttefikler arayan Hükümet…
Gelen haberlere göre Fenerbahçe ve Fenerbahçelilerle “barışmanın” yollarını arıyor.
Hatta başlangıç olarak Yargıtaydan Aziz Yıldırım’ı ve tüm Fenerbahçelileri sevindirecek bir kararın önümüzdeki ay içinde çıkabileceğini iddia edenler var!
Ünlü Spor Yorumcusu Rıdvan’la, Dolmabahçe Sarayı’ndaki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan görüşme de iddiaları pekiştirir nitelikte!
Tabii bir de Başbakanı çok rahatsız eden, bir an önce çözmek istediği bir durum söz konusu: Fenerbahçe tribünleri!
Fenerbahçeliler maçlarda hep bir ağızdan bağırıyor: Her yer rüşvet her yer yolsuzluk.
Hükümetin, “İkimiz de Cemaatin mağduruz!” edebiyatına şimdilik prim vermiyor Fenerbahçe taraftarı.
Evet, birileri 3 Temmuz sürecinde delilleri, tapeleri servis ederken evrensel hukuk ilkeleri ayaklar altındaydı… Aziz Yıldırım’ı mahkum ettirmek isteyenlerin derdi temiz futbol değildi.
Ama biliyorduk ki futbol da temiz değildi. Şike-teşvik en alt kademelere kadar futbolun içindeydi.
Şüphemiz yoktu şikeden! Tıpkı bugün, çok büyük miktarda kara para aklandığı, rüşvet verildiği ve tüm bunların sistematik hale geldiğinden şüphe duymamamız gibi…
Ya da 17 bin faili meçhulün failinin devletin olduğundan şüphe duymadığımız gibi.
Başta Fenerbahçe taraftarı olmak üzere, Gezi direnişi ile farklı bir bilinç düzeyine yükselmiş tüm taraftar grupları ileri…
Temiz futbol, demokratik bir ülke için tribünler de siyasallaşmalı!
Şeytan çekil aradan!

DEVLETİN BEKASI ADINA ÖYLE Mİ?
Vatan söz konusu olduğunda… “Gerisi teferruattır” anlayışına iman etmemizi isteyen devlet aklına…
Devletin bekası adına, kimi hakikatlerin birer sır olarak sonsuza dek gizli kalması gerektiğini savunan iktidar nutkuna…
Çok tanık olduk çok!
Yine de oluyoruz.
İşte örnek. Hatay’da devletin kolluk güçlerince bir tır duruldu. Silah taşıdığından şüphe duyulan o tır devletin savcısı tarafından aranamadı. 
Başbakan dedi ki… Devletin böyle işleri olur. MİT’in içinde olduğu bir organizasyonu savcının denetlemesi yasal olarak mümkün değil!
Suriye’de savaş suçları işleyenlere… Kafa kesenlere destek mi var? Soramıyoruz. Devletin işine de günahlarına da karışılmaz!
Yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan altın kaçakçısı zanlısı Reza Zarraf’a ‘Hayır sever’ diyen de...
Evindeki ayakkabı kutularından milyon dolarlar çıkan banka müdürü için ‘dürüstlüğünden şüphe duyulmayacak şahıs’ açıklaması yapan da Başbakan!
Yine devletin çıkarları yine o kutsal çıkarlar için yola düşmüş iyi çocuklar.
Hep aynı ceberutluk!