2013; mücadelenin yükseldiği bir yıl
Fotoğraf: Envato
Takvim hesabıyla geride kalan yılın son iki haftasına İspanya, İtalya, Türkiye ve Yunanistan’da sermaye hükümetlerinin izledikleri baskı ve saldırı politikalarını protesto eylemleriyle girildi. İspanya’da gösteri, toplantı, yürüyüş hakkı ve alanlarını sınırlayan hükümet politikasına karşı, binlerce emekçi kadın ve erkek ve gençlik kitleleri parlamentonun merdivenlerine kadar ilerleyerek polisle çatıştılar. Gazeteler, İspanyol hükümetinin kitle eylemlerine karşı yeni saldırı ve etkisizleştirme araçları alacağını yazdılar. İtalya’da hükümetin ve AB kurumlarının “kemer sıkma”-işsizleştirme, daha fazla yoksullaştırma vb- politikası binlerce emekçi tarafından protesto edildi. Türkiye’de, KESK üyesi kamu ve özel sektör emekçileri 19 Aralık günü kitlesel grevlerle hükümet politikasını reddettiler. İsveç’te ırkçılık karşıtı gösteriler yapıldı.
Kitlesel gösterilerin yapıldığı diğer bir ülke, İspanya’dan hayli uzaktaki Ukrayna oldu. Oradakiler ama, Batılı emperyalist devletlerin dolaysız desteğindeki Boksör Klitschko’nun-Eski Başbakan Timeşenko ile ittifak içinde “Bir yeni Turuncu Devrim girişimi” olarak da propaganda edilen, “bindirilmiş” türden seçim gösterileri özelliği taşıyordu.
Bu iki farklı türden kitle eylemleri amaçlarına bağlı olarak birbirlerinden ayrılan özellikler gösterdiler, gösteriyorlar. Tekeller tarafından finanse edilmiş “Pembe”, “Turuncu” ön ekleriyle parlatılan ve burjuvazi-emperyalizm “bloku”nun bir kısmına karşı diğerlerine yedeklenen kitle gösterileri ile işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halkların özgürlük ve kurtuluşçu eylemleri aynılaştırılamaz. Emperyalistlerin denetimindeki Ukrayna “Turuncu”su da, onların silahlı gurkalarının giriştikleri Suriye’deki yakıp-yıkmalar da ilerici özellik taşımıyor.
Halkların kendi yararına ve hakları için giriştikleri mücadeleler bakımından; 2013, kapitalist sömürüye, emperyalist müdahalelere, devlet ve hükümetlerin baskı ve saldırılarına karşı işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadelesinin yükselişe geçtiği bir yıl oldu. Avrupa, Asya ve Afrika’nın çok sayıdaki ülkesinde hükümetlerin ekonomi politikalarına karşı yaygın kitle eylemleri aralıklı olarak, ancak önceki yıllarla kıyaslandığında belirli bir istikrarı daha fazla kazanmış şekilde devam etti. İşçi ve emekçi hareketinin bu yeniden ileriye atılması ve hakları için direnme eğiliminin güç kazanması, kitlelerin kendi saflarında ve mücadelenin geriye püskürtülmesinden dolayı karamsarlığa kapılmış olan aydınlarda, umudu yeniden canlandırırken, farklı ülkelerde benzer ifadelerle devrimler döneminin ve hatta Marx’ın “Yeniden gündeme yerleştiği” üzerine açıklamalara yol açtı.
Mali sermaye ve tekellerin saldırılarını yoğunlaştırmaları; ücret ve maaşların düşürülmesi, ikramiyelerin sınırlanması ya da iptali, çalışma süresinin nispi ve mutlak olarak uzatılması, işten atmalar ve işsizlik, yaşam araç-gereçlerinin fiyatlarının artması vb. gibi gelişme ve etkenler işçi ve emekçileri mücadeleye yöneltti. Kadınlara ve gençliğe yönelik baskıların yoğunlaşması, kadın ve gençlik kitlelerinin, bazı ülkelerde ayaklanmalara dönüşen kitle gösterilerinde yığınsal olarak yer almalarına yol açtı. İşgal, yayılma, yıkım ve yağmanın halkların saflarında yarattığı öfke büyüdü.
On yıllardır Amerikan ve Batılı emperyalistlerin işbirlikçiliğini yapan ve onların sırt vermesiyle halklarına zulmeden iktidarların Tunus ve Mısır’da görüldüğü üzere, kitle ayaklanmalarıyla darbe yemesi ve ilk dereceden sorumlularının koltuklarını kaybetmeleriyle içine girilen süreç 2013’te de iki cepheden olmak üzere devam etti. Emperyalistler ile iş birlikçileri halkların önünü kesmeye yönelik yeni adımlar atarken, kitleler, yaşadıklarından edindikleri tecrübelerden de yararlanarak demokratik mevzi edinme mücadelesini sürdürdüler. Mısır’da devam eden mücadele, ABD’nin yılda 1.5 milyar dolarla beslemeye devam ettiği, İsrail yönetimiyle özel ilişkileri olan Mısır ordusunun silahlı müdahalesi-darbesi ile yeni bir safhaya girdi. Tunus’ta halkın daha ileri mevziler edindiği süreç devam ediyor. Yemen’de ‘isyan’ bazı taleplerin karşılanmasıyla; Bahreyn’deki halk hareketi, Suudi ordusunun müdahalesiyle bastırıldı. İsrail’de gençlik başta olmak üzere yüz binlerce insan, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve izlenen ırkçı politikaların bırakılması istemiyle çeşitli protestolar yaptılar. Türkiye’de, en kapsamlısı haziran-2013 boyunca devam eden ve 4.5 milyon insanın katıldığının açıklandığı direniş olmak üzere çok sayıda kitlesel protesto ve çeşitli işçi-emekçi grev ve gösterileri gerçekleşti. Yunan ve İtalyan işçileri grev ve gösterileri sürdürdüler. Brezilya’da “Gezi direnişi benzeri” gösteriler yapıldı. Portekiz, İspanya, Fransa, İngiltere ve Almanya’da hükümetlerin iktisadi-sosyal politikalarına ve yaşam koşullarının kötüye gitmesine neden olan uygulamalarına, yaşam alanlarını tahrip etmelerine karşı çeşitli eylemler yapıldı. Şili’de öğrencilerin merkezinde yer aldığı kitlesel eylemler gerçekleştirildi. Dolaysız saldırıya hedef olan ülkelerin halkları başta olmak üzere, kitlelerin ABD emperyalizmine ve onunla birlikte Fransız, İngiliz, Alman-İtalyan koalisyon güçlerine karşı, öfkeleri büyüdü.
Bu gelişmeler, 2014’te işçi ve emekçilerin burjuvazi ve emperyalistlere karşı mücadelesinin daha ileri boyutlar kazanması için dayanaklara sahip olduğunu gösteriyor.
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40