Beterin beterine karşı mücadele
Fotoğraf: Envato
Topluma verecek yeni bir şeyi kalmamış her hükümet ve iktidarın ilk yaptığı şeylerden birisi de; kendilerine yönelik eleştirileri yasaklamak, bu amaçla yasalardaki özgürlükleri, demokratik kazanımları ifade eden maddeleri kaldırmak olmuştur.
Şimdi böyle bir dönemi yaşıyoruz. İktidara geldiği günlerden itibaren, “Eski vesayetçi statükoyu yıkıyoruz, daha özgürlükçü bir düzen kuruyoruz” diyen AKP Hükümeti, kendi oluşturduğu statükoyu tahkim etmek amacıyla, kendi çıkardığı yasa ve oluşturduğu kurumları da önünde engel gördüğü bir aşamaya gelmiştir.
İçki yasaklamaları, 4+4+4’le eğitim sisteminin değiştirilmesi, basın ve yayın organlarının hizaya getirilmesi için yapılan girişimler, Özel Yetkili Mahkemeler ve “mahalle baskısı”,…uygulamalarından sonra şimdi sıra “yargının Adalet Bakanı bağlanmasına” ve İnternet’teki sansürü genişleterek, TİB Başkanının keyfine göre yasak getirdiği bir sınıra çekilmesine, ifade ve basın özgürlüğünü yeniden sınırlamaya gelmiştir.
Hükümet öylesine çaresiz görünüyor ki, daha 2 yıl önce bir referandumla geçirdiği ve “Cumhuriyet tarihinin en büyük adalet reformu” diye propaganda ettiği düzenlemeyi tümden kaldırarak, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu (HSYK) tümüyle Adalet Bakanına bağlayarak, yargı bağımsızlığına dair son kırıntıları da ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Ancak bu sefer işi o kadar kolay olmayacak görünüyor. Çünkü, referandum radikal savunucusu liberal aydınlar ve gazeteciler, şimdi Hükümetin bu girişimlerini, “Demokrasinin tabutuna çakılan son çivi”, “sivil darbe”, “Rejimi askıya almak”, “ara rejim”,… girişimi olarak niteliyorlar.
Dün de HSYK 3. Daire Başkanı Ahmet Hamsici ve YARSAV yaptıkları açıklamayla Hükümetin girişimini yargı bağımsızlığını ortadan kaldırma hamlesi olarak nitelediler. Dahası yandaş kimi “hukukçular” ve yandaş medyanın malum zevatı dışında her kesim bu değişikliği “yargıyı Hükümete bağlama” hamlesi olduğunu görüyorlar.
Yandaş medya öylesine aciz ve çaresiz ki, dün “Referandumda hayır diyenlerin bugün de değişikliğe karşı çıkmasını bir çelişki” olarak göstererek, tartışmayı saptırmaya çalışıyorlar.
Ancak burada bir çelişki yok. Çünkü beterin de beteri var!
Beterin beterine karşı mücadele etmek,”beteri savunmak” anlamına gelmez. Bunu elbette Hükümet ve yandaşları da biliyor. Ama, artık “beterle” de yetinmeyip daha beterine doğru koştukları için böylesi mantıksızlığa bile sarılıyorlar. Referandumla Hükümet, yargıyı kendisine bağlayan bir düzenlemenin yolunu açtı. Ama AKP olarak örgütlenen iktidar bloku kendi içinde parçalanınca Hükümet başarısızlığa uğradı. Ve şimdi bir kez daha Hükümet, yargıyı yeniden düzenleme adına, HSYK’yi ve onun üstünden tüm yargıyı her bakımdan Hükümete bağlayan bir düzenlemeyi gündeme getirdi.
Bugün AKP’nin Meclisteki sayısına bakarsak, Hükümet bu düzenlemeyi hızla çıkarabilir. Ancak bu durum, bir kez daha her şeyin Meclisteki çoğunluktan ibaret olamadığının göstergesidir.
Dahası yasa Meclisten çıksa bile hayatta karşılık bulması çıkan yasayı topluma kabul ettirmeleriyle mümkündür ve bu, bu kadar kolay olmayacaktır.
Ve dahası HSYK’nin Adalet Bakanına bağlanması düzenlemesinin arkasında büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonun Başbakan ve bakanların oğullarına dayanmış olması olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktur.
Ancak bu son bir aydaki gelişmeler bile demokrasi mücadelesinin ve bu mücadeleyi yürütecek güçlerin ortak bir mücadele vermesinin önemini göstermektedir.
Kısacası AKP Hükümetinin insanların özel hayatına, yaşam tarzına müdahaleleri şimdi yargıyı hükümete bağlamaya, halkın İnternet’ten haber alma, ifade ve basın özgürlüğünü de zapturapt altına almaya kadar gelmiştir.
Olup bitenler, yaşadıklarımız, Hükümetin ömrünü zorla uzatmak için aldığı, almak istediği önlemlerin ifadesidir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00