Görsen hiç Ermeni demezsin
Fotoğraf: Envato
Dil bir araçtır. Fikrimizi somutlar. O dille ne yaptığımız, kime düşman kime kardeş olduğumuz, kime haksızlık edip kimi yok yere göklere çıkardığımız, neye savaş neye barış dediğimiz, kime nefret kime sevgi beslediğimiz o dili kimden nasıl öğrendiğimize göre değişir.
Eğitimci anne-babanın çocuğu olmanın avantajlarından pek güzel yararlanmış bir çocuktum ben. Örneğin, küçükken zenci bebeğim de oldu. Hiç de sormadım niye ben de onun gibi değilim diye. Bugün ambalajlanıp yurtseverlik kılığında karşımıza çıkarılan ırkçılık kanıma karışmadıysa biraz da o oyuncak bebek sayesindedir. Ne ki, çevremizi saran siyasal çember bizden farklı olana itiraz öğüdü içeriyor: Sen ondan değilsin, o öbürüne benzemiyor, beriki hiçbirine… Zamanla zihnin dokularına sinsi bir ayrımcılık literatürü işliyor, orada genişliyor, giderek bir kara deliğe dönüşüyor.
AYRIMCILIK AYIPTIR
‘Anladıysam Arap olayım’ dediğinizde, söz konusu durumun saçma, anlaşılmaz olduğunu mu söylemek istiyorsunuz? Evet ama bunun ayrımcılık olduğunu fark etmiyorsunuz. Dağınık bir oda gördüğünüzde ‘Çıfıt çarşısı gibi’ diye yakınırken, çıfıtın büyük harfle başladığında Yahudi anlamına geldiğini bilmiyorsunuz. Birini bir şeye ikna etmeye girişip de başaramadığınızda ‘Gavur inadı var onda’ diyor fakat bu dilin nasıl da yabancı düşmanlığı içerdiğini göremiyorsunuz.
Haklısınız. Çünkü çekirdek ailenizde de, el kadar bebeyken gittiğiniz okullarda da ayrımcılığın kötü bir şey olduğunu kimse söylemedi size. Bilakis, Yunanları nasıl denize döktüğümüz, Viyana kapılarında düşmanı nasıl dize getirdiğimiz, azınlık toplumlarının çeşitli ihanetleri filan anlatıldı hep. Kahramanlık anlatıları şiddetten, ders kitapları yabancı düşmanlığından geçilmezdi. Müfredata imza atan kafa Türkün Türkten başka dostu yoktur sayıklamasına 72 buçuk milleti inandırmak istiyordu zira. Aa ne dedim ben?
BUÇUK
Bütün dünya, elalem, herkes/her yer anlamında kullanılan “72 buçuk millet” deyişinin Romanların tam bir ulus olmadığı anlatmaya çalıştığını biliyor muydunuz? Yarım, eksik, tamamlanmamış… Bütün olmaya övgü, Romanlara hiç uğramamış. Oysa onlar 11. yüzyıldan beri Anadolu topraklarında da varlar ve yalnızca yaşadığımız ülkede değil, dünyanın çeşitli yerlerinde de kendilerine özgü kültürleriyle ayaktalar. Toplumunun nasıl ötekileştirildiğini çok iyi bilen Roman yönetmen Elmas Arus’un dokuz yıl boyunca 38 ilde çektiği “Buçuk” adlı belgeseli Romanların uğradığı haksızlıkları ve onlara karşı ‘beyazların’ önyargısını çok güzel deşifre eder. Romanlar halen hırsız, cahil, tembel, suça meyilli olarak tarif ediliyor; iş bulmaları zor, çocuklarını istedikleri okula göndermeleri zor, kendilerine ayrılmış mahallelerin dışında yerleşmeleri zor… Romanlar halen çoğunluğun gözünde ‘buçuk’ millet! Kapı gıcırtısına bile oynayan, çocuk yaşta evlenen, evi pis neşesi galiz bir toplum!
Ayrımcılıktan çok çeken yalnızca Romanlar değil. Nesillerce ‘azınlık’ olduğuna inandırılmış, çoğunluk her kim ise onun yanında daha az hakka ve hukuka razı edilmiş, sesini çıkarmayıp uslu bir çocuk olması öğretilmiş, gönlü alınarak veya gönülsüzce sürgün edilmiş pek çok etnik topluluk yaşamın her anında ayrımcılıkla karşı karşıya. Bu haksızlığı eleştiren bir dostumun bir toplantıda duyduğundan aktardığı şu örnek aslında toplumun bilinçaltını özetliyor: “Öyle iyi bir kadın ki, görsen hiç Ermeni demezsin!”
BİZ SİZ ONLAR
Anadolu coğrafyasında aynı çatı altında bir arada yaşayan onlarca halk var. Kimisi gönüllü olarak bu çatının altına girmiş, kimi de zorla. Akraba, komşu, arkadaş, eş olmuşlar birbirlerine. Çoğu zaman da çatıştırılmışlar. Öteki olanı sevmemek üzerinedir ya bu topraklarda milliyet, zamanla dedelerinden gördüklerini çocuklarına taşıyarak önyargı, nefret ve korku besler olmuşlar. Ne gördülerse, ne duydularsa onu yapmışlar aslında. Egemen ideolojinin sevmeyin dediğini kenara itmişler. Ya da uzaktan sevmişler; ötekinin sesine dokunmadan, göz göze gelmeden.
Onlar kültürleri, dilleri farklı olsa da hep bir arada yaşıyorlar. Çerkes çocuk Boşnak komşunun böreğini afiyetle yiyor; Zaza bakkal Laz müşteriye en iyi kalite peynirden kesiyor; Arap doktor Tatar hastasına ilaç yazıyor, Rum gazeteci her sabah gündemi defterine Türkçeyle yazıyor, Süryani dede torununun Alevi arkadaşına şeker veriyor…
Devletler, sınırlar, aile ve öğretiler araya girdiğinde ise etnik ve kültürel ayrımcılık yeşerip insan insana barışın toprağını susuz bırakıyor. Masallar, atasözleri, fıkralar, deyişler, şarkılar, türküler, şakalar, haberler, senaryolar, meydan konuşmaları… bütün bunların içine sızıyor etnik ayrımcılık ve doğasının hakkını vererek gerçekten de ortadan ikiye ayırıyor halkları. ‘Laz Kürdün deniz görmüş halidir’ komik mi sizce? ‘Çingen çalar Kürt oynar’ yerine ‘Kim kime dum duma’ demek çok mu zor? ‘İki eşek bir Çerkes’ sizin de canınızı yakmıyor mu? Birine ‘kıro’ dediğinizde sadece bir dili değil bir halkı ve onun kültürünü de aşağılama niyeti karşısında rahatsız olmuyor musunuz? Kürtlere, Rumlara, Yahudilere düşman olan, Lazlarla, Romanlarla alay eden, Ermenileri tarihsel bir hıncın da etkisiyle hepten silen yurttaşlarımız! Ayrımcılığın yasaklanmış bir insan hakları ihlali olduğunu biliyor musunuz? Bir başka halkın acısına da neşesine bakabilmenin evrensel bir değeri olduğunu bilsek gündeliğimiz nasıl da değişir. Nasıl da ‘öteki’ni çeke çeke yanımıza getirir, bağrımıza basarız! Nasıl da zenginleşir aklımız! Barış da iki kişi arasında başlar. Barış, ayrımcılıktan arınmış bir dille yaşar aramızda. Dili, inancı, milliyeti, geleneği, teni farklı olana düşmanlık ancak lekeli bir zihnin ürünü olabilir. Lekesizi için bakınız: Halklar kardeştir!
- Zaman mı aşınır, yoksa insan mı? 27 Nisan 2014 08:25
- Ararat’tan bu taraf 20 Nisan 2014 00:11
- Önce kadınlar ve çocuklar 13 Nisan 2014 07:13
- İn o arabadan! 06 Nisan 2014 08:07
- Lüzumsuzsa söndür 30 Mart 2014 08:16
- Çocuğun ölümü 16 Mart 2014 06:29
- Ne ekmek ne gül… 09 Mart 2014 08:36
- Kabakulak ülkesine ahlak aşısı 02 Mart 2014 07:20
- Kurbanın adı: İntikam gelini 23 Şubat 2014 00:09
- Festival çok güzel, gelsene! 16 Şubat 2014 07:03
- Miras mı enkaz mı? 09 Şubat 2014 06:43
- Amme hizmeti: Cinsiyetçilik 02 Şubat 2014 00:11