14 Ocak 2014 00:13

Bırakın gitsinler

Bırakın gitsinler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta köşe yazıları için önerilen vuruş sayısını da bir hayli zorlayarak iktidarın her iki ortağının diğerini tasfiye edebilmek için ‘yeni’ ittifaklar arayışında olduğunu paylaşmıştım. Koalisyonun her iki ortağı pozisyonunu kaybetmemek diğer ifadeyle, hayatta (iktidarda) kalabilmek için yaşamsal öneme sahip bu ittifaklar için her türlü tavizi vermek durumunda, hatta zorundalar. Kendilerine can simidi arıyorlar.
Yaşananların görünen bir diğer yüzünde ise ‘yeni’ bir iktidar kurmak yerine, bunların mutlakıyetine inanmış olup, kendisini koalisyon ortaklığına taşımak için kolları sıvamış olanlar sahneye çıktılar. Gerekçeleri de oldukça masum. Hatta fedakârhane; “çok sayıda mağdurun mağduriyetini gidermek”.
Bir hafta içinde daha da netleşti. Aslan sosyal demokratlar, hasımlardan biriyle yerel seçimler için tartışma götürmez ittifaklar gerçekleştiriyor. Devletin bir kanadına ‘yeni’ bir yüz, iktidara devam olanağı sunuyorlar. Ergenekon ve Balyoz davaları dışında, mağdur tanımayan ulusalcılar da ne pahasına olursa olsun yeni yasal düzenlemeler için hasımların diğeriyle birlikte.
Cezaevlerinde ölümcül hastalıkları nedeniyle sayılı günleri olan hasta tutsaklar, KCK, ÇHD, Devrimci Karargah, Oda TV vb. birçok davanın mağdurları ile yıllardır mahkeme önüne çıkmadan cezaevlerinde tutulan yüzlerce insanımız, tuzun koktuğunu gösteren yolsuzluklar, kendilerine dokunma olasılığı bulunan kamu çalışanlarının hallaç pamuğu gibi her hafta bir başka göreve tayini, Başbakanın bilgisinde Suriye’ye gönderilen silah ve cephaneler, petrol gerekçesiyle Irak’ın içişlerine doğrudan müdahale, 30 yılı geçen bir süredir devam eden savaşın bitirilebilmesi için yakalanan fırsat, oğullarını kendi dokunulmazlıklarının altına saklayan, kimse dokunamasın diye çanta gibi beraberinde taşıyan, “Önümüze çıkan her türlü engeli aşmak için ne gerekiyorsa çekinmeden yaparız” diyerek kamuoyunu neredeyse gün aşırı “tehdit eden”, Başbakan ve bakanlar, TSK vesayetini yok etmek gerekçesiyle yargıda, emniyette vb. pek çok kamusal alanda örgütlenirken, Başbakan ve ekibine övgüler sıralayıp bugün ortadan kaldırmak isteyenler ve daha neler neler...
Bütün bunlar orta yerde dururken, aslan bir grup sosyal demokratlar da bir grup ulusalcılar da bu iktidarın bir kanadıyla ittifak yapabilmeyi nasıl açıklayacaklar. Bu ittifakların hangisi tutarsa tutsun, sonuç bellidir: Koalisyonun yeni ortağı bir süre sonra “pişmanlığını itiraf edip, yanlış yaptık” diyecek. Ancak bilmeliler ki o tarihte “normalleşmek” için atılması gereken adımları atabilmek bugüne göre zor ama çok zor, hatta olanaksız olabilecektir.
Birileri bu saptamaları yanlış, sert hatta acımasız bulabilir. Ben ittifakın her iki adayı için de farkında olmamaktan kaynaklanan bir hata içinde oldukları ön kabulüyle değerlendirme yapmak niyetindeyim. En azından önemli bir bölümü için.
O nedenle kısa bir önerim olacak; “Anlamaya çalışmak” için ayrıntılardan başlamak çoğu zaman “kaybolmamıza” neden oluyor. Olayların ilk bakışta görünmeyen özünü görebilmek için önce bütüne bakmamız, sonra parçaları ayrı ayrı değerlendirmemiz ve bütünle ilişkisini kurmamız gerekiyor. Siyasette de böyle olmalı. İttifakın adayları dünyaya, en azından 2008 krizinden bugüne kadar neler yaşandığına nelerin yaşanmakta olduğuna ve Türkiye’nin son 20 yılına bakmadan 2013 değerlendirmesi yapmasınlar, 2014 ve 2015 yılları için hedef belirlemesinler.
Eğer bunları yapmazlarsa, vakit geçtikten sonra görecekler ki hedefledikleri ittifakın altında kendileri kalacaklar. Ancak beraberinde yurttaşlar da on yılı aşan geleceğimiz de kalacak ve dördüncü paragrafta ayrıntılarıyla yer verdiğim her bir başlıktaki kişilerin mağduriyetleri ve olayların çözümsüzlüğünün de müsebbibi olacaklar. Ne biz ne de tarih onları affetmeyecek.
İyisi mi yol yakınken bırakın gitsinler...

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa