Neler oluyor, bu parlamenter hukuk sisteminde?
Fotoğraf: Envato
Hukuk devletinin gerekliliğine ilişkin daha önce yazdığım bazı yazılar ve son iki yazım, son dönemde meydana gelen olaylara dokunuyor. Hukuk devleti herkes için gerekli… Güçlerin ayrılığı ilkesi olmazsa olmaz…
Ama güçlerin ayrılığı ilkesi, sade vatandaş gözüyle şöyle bir bakıldığında bile sırıtıyor. Yasama, yargı, yürütme… Yasayı meclis yapar, yargılamayı hukuk sistemi, yürütmeyi de hükümet yapar. Yürütmeyi yapan, meclisin yani yasamanın parçası... Yasa yapılırken, hükümetin içindeki milletvekilleri de oylamaya katılıyor. Yürütmeyi yapan hükümet üyelerinin üyesi olduğu parti de oylamaya katılıyor. Eh bizim kültürde kendinden olanları yani kendi takımından olanları, kendi mahallenden olanları, kendi ailenden olanları, kendi sınıfından olanları, kendi okulundan olanları, vs. desteklersin. Dolayısıyla kendi partinden olanların bulunduğu hükümet üyelerinin yaptığı yasaya tabii ki “evet” oyu vereceksin. Ahir ömrümde tersini görmedim. Yani kısaca yasama ve yürütme iç içe… Yargının üyelerinin bir kısmını da hükümet ve meclis atadığına göre, bu güçler birbirinden ayrı değil. HSYK’ye ilişkin yapılan düzenleme de bu durumu daha da kötüye götürüyor. Yani bu güçlerin hepsi birbirinin içine geçmiş durumda...
Son olan bitenlere ilişkin yapılan tartışmalar, polis ve yargı içinde olduğu iddia edilen cemaat, cemaate karşı yapılan operasyonlar, hükümete karşı yapılan operasyonlar ve bunların seyirlik bir ziyafet şeklinde algılanması, olayın özünden uzaklaştırıyor halkı. Taraflar keskinleşiyor. Bizim tarafın hukuku, onların hukuku… Roboskî Katliamı’na verilen takipsizlik kararı… Çocuklara, gençlere gaz sıkan, öldüren, yaralayan polislerin bulunamaması, mahkemeye çıkartılamaması… Birilerinin kolayca terörist ilan edilebilmesi… Bunun, toplumun büyük bir kesimi tarafından meşru karşılanması… Hep birilerinin taraftarlığıyla yürüdüyse gerçekten hukuk sistemi, hiç mi düşünmüyor insanlar bugüne kadar vatan haini ya da terörist ya da hırsız ilan edilenlerin gerçekten bunları hak edip etmediklerini… Bunlar çok yıpratıcı, umut kırıcı, yabancılaştırıcı…
Kim, nasıl ve kime güvenecek hakkını aramak istediğinde? Madem herkesin bir tarafı var. Sade vatandaş nasıl güvenecek sisteme? Birilerine taraf olup taraftar bularak mı? Böylesi daha kolay birçoğumuz için… Sonra da tarafı olduğu partinin kazanmasını mı bekleyecek? Böylesi bir hukuk sistemi olan bir devlet yaşayabilir mi? Bir devletin varlığını sürdürmesi kurabileceği hukuk sisteminin gücüne bağlıdır. Kimsenin kendisini güvende hissetmediği bir ülkede yaşamak nasıl mümkün olur?
Yasama, yürütme ve yargı güçlerinin gerçekten birbirinden ayrı olması nasıl mümkün kılınabilir? Ya da bu, gerçekten arzu edilen bir durum mu? Kim tarafından arzu edilen? Tabii ki ülkenin güçlü kişileri, toplulukları tarafından… Üretim güçlerini ellerinde bulunduranlar tarafından… Bu durum o kadar meşru ki, büyük partilere oy vermesini istiyorlar halkın. Büyük parti, büyük sermaye de demek. Zaten aldıkları oy oranında devletten yardım da alıyorlar. Destekçileri de daha zengin. Bu büyük partilerden aday olmak için bile çok büyük paralar ödemek, büyük harcamalar yapmak gerekiyor. Zaten seçim propagandan ne kadar cafcaflı olursa, tıpkı büyük şirketlerin yaptığı reklamlar gibi, o kadar dikkat çekip seçilme şansını artırıyorsun. Seçim anketleri de, diğer (küçük) partileri saklıyor hep… Her şey büyük partiler için... Verdiğimiz oy bir şeyi de değiştirmiyor. Zaten Emma Goldman demiş: Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi, onu da yasaklarlardı.
Garip bir yanılsama sanki… Ürettiğimize yabancılaştığımız gibi, verdiğimiz oya da yabancılaşıyoruz… Sonra da kendimize… “Neler oluyor” sorusundan başka, “Hadi bakalım şimdi ne yapmamız gerekiyor?” diye de sormamız lazım herhalde…
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13