15 Ocak 2014 00:11

Modern tıbbın girdabı: Satılık hastalıklar

Modern tıbbın girdabı: Satılık hastalıklar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ameliyat öncesi kimi branş hekimlerinden görüş istenir. Buna konsültasyon diyoruz sağlık ortamında. Kimi zaman bu kardiyoloji , anestezi, göğüs uzmanlarından, kimi zaman da salt dahiliyecilerden istenir.
Modern tıp bu konsültasyon mekanizmasında hastanın varsa mevcut hastalıkları ile ameliyatı ve anesteziyi kaldırıp kaldıramayacağına kilitlenmiştir. Bu tam bir kilitlenme hali olup açmak gerekiyor.
Eskiden kırık bir anlam ile “hastalıkları mikroplar üretir” denirdi. Sonra “yediğimiz içtiğimiz kanser yapıyor” algı dönemi başladı. Ancak bu algıda eksik kalan bir şey var. Kapitalizm belki mikropları kısmen öldürdü ilaç / para hırsı ile ama yerine daha tehlikeli etmenler bıraktı. Kanserojenler bunun bir boyutu idi, artık ilaçların fayda etmediği daha dirençli mikroplar diğer boyutu. Biyolojik silah niyetine laboratuvarlarda üretilen / gizliden gizliye satılan ölümcül mikroplar bir yana asıl tehlike “satılık hastalık” üretmesidir sistemin.
“Satılık hastalık”  çağında bir yandan önce ilacı üretip sonra hastalığı yaratırken, kimi zaman da insan yaşamının doğal döngüsündeki kimi evreleri zihinlere hastalık olarak nakşettiler. Misal menapoz hastalık kılınmak istendi. Oysa menapoz dediğimiz yaşam siklusunun olmazsa olmazlarındandır. Menapoz özü itibarı ile doğurganlığın sona ermesidir.
Doğurganlığın doğal seyrinde sona ermesi yaşamsaldır. Altmışında bir hamile kadın düşünebiliyor musunuz? Diyelim ki mümkün oldu. Annenin kalbi, vücudu buna dayanır mı; bebek anne karnında sağlıklı bir dokuz ay geçirebilir mi? Buna yanıt üretmek için sağlıkçı olmaya gerek yok, öyle değil mi?
 Şimdi doğurganlığın sona ermesinin yarattığı hormonal ve ruhsal etkilinemi yani menapozu birileri “hastalık” olarak pazarlamak yani tüm kadınları müşteri kılmak niyetinde. Aynen tüm yaşlı nüfusu “kemik erimesi” gibi çarpıtılmış bir çeviri dilin egemenliğinde ilaç müşterisi kılma gayretinde olduğu gibi. Buna “hiperaktiviteyi” de ekleyenler az değil...
Satılık hastalıklar çağında bir yönü ile de hekimler tıp endüstrisinin teknisyeni kılınmak istenmektedir. Hekimin kişisel farkındalığı tek başına bu gerçekliğin üstesinden gelmesine ne yazık ki yetmiyor. Bu teknisyenleşme insana ve yaşamına bütüncül bakışı engelliyor.
Yazının başına dönecek olursak ameliyat öncesi konsültasyonlarda hekimler hastanın ameliyat olup olamayacağına odaklanır, ameliyatı ise asıl branşa bırakırlar demiştim. İşte modern tıbbın hastalığı tam da burada başlıyor. Belki ameliyatı kaldıracak ama özünde hasta bir kalp sonrasında genç kılınmış bir gözle baş edebilir mi? Gözü organizmanın bütüncüllüğünden sıyırıp hekimi tamirci kılmaktan başka ne anlamı olabilir ki mevcut sistimin? Göz açılınca gönül de açılır derler. Bırakalım her şeyi gören gözün yelken açtığı yeni aşklara o kalp dayanır mı? Elbette sekseninde aşklara karşı değiliz ama tıp tepmesin o aşklara diyedir tüm söylediklerim.
Sağlıcakla kalın.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa