Cenevre-2 ve ağdaki zorlu düğümler
Fotoğraf: Envato
Cenevre-2 Konferansı yaklaşırken, bölgenin en dinamik unsuru ve geleceği belirleme gücünü elinde tutan Suriye’deki Kürt halkının örgütlü güçleri, Konferansta temsil edilip edilmeyeceklerini henüz bilmiyor. Konferansın gündemi son gelişmeler nedeniyle doğrudan IŞİD ve dolayısıyla el Kaide üzerinde yoğunlaştığından ve tümüyle kısa vadeli hesaplarla sınırlandığından Rojava görmezden gelinebilir. Çünkü Suriye’deki ABD ve Suudi denetimindeki silahlı grupların acil talebi, kendi aralarında alelacele kurdukları ittifakın çıkarları doğrultusunda IŞİD’e karşı uluslararası bir destek sağlamaktan ibarettir. Bunun anlamı, hem Suriye’deki menfaat gruplarının ittifakını sağlama almak hem de Irak üzerindeki denetimi güçlendirmektir.
ABD, Avrupa ve Rusya, petrol ve doğalgaz kaynaklarının ve ulaşım yollarının güvenceye alınmasına öncelik veren bir plan üzerinde anlaşmayı acil ve öncelikli gereklilik olarak görmektedir. Konferans bu uzun vadeli plan üzerindeki küçük bir noktadır. Fakat özellikle Barzani’nin petrol üzerinden oynamaya başlamış olması, Türkiye ile birlikte Irak’ı dışta bırakacak niyetler sergilemiş olması, hem Iraklı Kürtler içinde, hem de merkezi Irak hükümeti nezdinde ciddi rahatsızlıklar yaratmıştır. Irak hükümetinin merkezi otoritesinin sağlanması bu bakımdan önem taşımaktadır. IŞİD’e karşı ittifak görünüşü altında Irak’ın da oyuna dâhil edilmesinin başlıca amacı budur.
Daha önce, eğer katılabilirlerse kaydıyla, Kürtlerin Cenevre Konferansı’na damgasını vuracağını yazmıştık. Rojava’nın bu aşamada yalnızca bu sorun dolayısıyla bile Konferansa çağrılması çok güç görünüyor.
Bu devrimci direniş merkezinin, yakın gelecekte yalnızca Suriye için değil, bölgenin tümü üzerine yapılacak her hesapta ağırlık taşıyacağından kuşku duyulamaz. Güncel ve kısa vadeli hesaplar içinde “şimdilik ihmal edilebilir” olarak görülmesi bu önemi azaltmaz.
Türkiye’nin hem iç politikasında Kürt sorunu ve çözüm süreci merkezli, hem de Ortadoğu’daki rol hesapları bakımından Kürtlerle ilişkisi boyutunda ciddi ve geleceği etkileyecek olan sorular şunlardır:
Barzani eksenli Kürt güçleri yalnız başlarına petrol üzerinde hak iddiasını nereye kadar sürdürebileceklerdir?
Türkiye, bu oyunu yalnız başına nereye kadar götürebileceğini düşünmektedir?
Bu iki sorun açısından, içeride ve dışarıda aradığı ittifaklar nelerdir?
Elbette bunun bir de yolsuzluk ve rüşvet yumağındaki düğümlerle ilişkili yönleri vardır ve öyle görünüyor ki, Abdullah Öcalan’ın da kafasını şimdi bu düğümler uğraştırmaktadır.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43