Yerel yönetim 3
Fotoğraf: Envato
Gezi’nin doğru okunması gerekliliğine değinmiştim son yazımda.
“Biz de varız!” diyorlardı en kısasından…
Gezi’nin bize gösterdiği bir başka olgu, son dönemde halkla kimi kesimler arsındaki boşluktu.
Bu sözüme şaşıranlar olacaktır.
Ancak bütün sevinçlerinin, son kuşakla onur duymalarının yanında şaşkınlıkları bunu apaçık gösteriyordu:
Halkın en az yarısıyla yönetim arasındaki boşluk…
Yönetimin bütünü kavrayamaması…
Yönetimin kendi dünya görüşünü baskı yoluyla onaylatmağa kalkışması…
Yandaş olmayanları, çeşitli nedenler arayıp ötekileştirmeğe çalışması…
Halkla, kimi aydınlar (kendilerini aydın sananlar) arasındaki kalan boşluk…
Kimi siyasal partilerle halk arasındaki boşluk…
Gezi, halkla dil birliğinin önemini gösterdi.
Hiçbir şey eskisi gibi olamazdı.
Her şeyden önce bu boşlukların giderilmeleri önemliydi, öncelikliydi…
Bu günkü yönetici demokrasiyi, halkı yönlendirmenin bir yolu sanıyor.
Halk, gündemi, öncelikleri bir türlü belirleyemiyor.
Demokrasinin doğru anlaşılması, yaygınlaştırılması için, önce parti içi demokrasinin sağlanması gerekiyor.
Herhangi bir partide parti içi demokrasinin var olduğunu söyleyebilir miyiz?
(Bu konuda yapılmış bilimsel bir çalışmada, belgelere dayanılarak, bunu söyleyemeyeceğimiz açıklıkla ortaya konmuştur.)
Kendi içlerinde demokrasiyi sağlayamayanlar ülke ölçeğinde demokrasiyi nasıl sağlayabilirler?
(Elbette bu nedenle yolsuzlukların kovuşturulmaları savsaklanmamalı, ertelenmemelidir. Yalanlar, yalancılar halkın önünde sergilenmelidir.)
Başta sözünü ettiğim boşluk yalnızca adlarını andığım yanlar arasında değil, hiç olmaması gereken yanlar arasında da var.
Kendi disiplinlerimiz arasında da…
Mimarlar ile şehir plancıları arasında da,
mimarlar ile yapı (inşaat) mühendisleri, tesisat, elektrik mühendisleri arasında,
mimarlar ile iç mimarlar, peyzaj mimarları vb. arasında da kopukluk var. Bütün bu alanların uzmanları, daha eğitimlerinde, bir takım içinde çalışacaklarının bilincini edinemiyorlar. Birbirlerinin alanlarına karışıyorlar.
Demokrasiyi her alanda aramamız gerektiği açıktır.
Bu aramada geç kaldığımız için oluşan boşlukları çıkar çevreleri doldurmaktadır. Elbette kendi çıkarları için…
Böylece oluşan ahlak boşluğunun, kıyısından köşesinden hepimiz bir parçası olmuyor muyuz?
Bu pis havayı herkesle birlikte hepimiz soluklamıyor muyuz?
Doğrudan demokrasi aşamasına gelebilmemiz için daha epey çırpınacağımız ortada.
O günler kendi kendilerine gelmeyecekler elbette. O günleri biz getireceğiz…
Bu gün seçimlere, özellikle ülkemizin şu durumunda, bu günkü koşullarda da eksiksiz katılmak gerekiyor. “Gezi” den ders alabilmişsek, var olduğumuzu kanıtlamamız gerekiyor…
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08