68 gün kala HDP
Son haftalarda yaşananların zihnimde yarattıklarını paylaşarak başlamak istiyorum. Bu memleket halklarıyla, halklarının tutumlarıyla, egemenleriyle, yöneticileriyle biz içinde yaşayanlar için bir âlem. Hükümet üyelerinin aileleriyle birlikte karıştıkları yolsuzluk ve rüşvet konuları gündeme bomba gibi düşüyor ses yok. Bunların bir çırpıda üstü örtülüyor yine ses yok. Yolsuzluk, rüşvet için operasyon yapan Emniyet yetkilileri birkaç saat sonra görevden alınıyor ses yok. Talimatı veren savcılar görevden alınıyor yine ses yok. Yargı ile yürütme arasındaki güç ayrılıkları kaldırılıyor, yargı yürütmeye tabi kılınıyor ses yok. Bir sürü “faili meçhuller” orta yerde duruyor, Hrant katledileli önceki gün yedi yıl bitti yine ses yok... Sesleri çıkanlar “bir avuç”.
Oysa böyle bir memlekete içinden değil de dışından, biraz uzaktan bakınca bütün bunları tanımlamak oldukça kolay. Dinin yaşamın hemen her yerinde egemen olduğu, nesnel kurallar yerine inançlarla yönetilen bir Orta Doğu ülkesinde başkası beklenmez. Bu cümle genel olarak Batı basınında bu memleket için yapılan tanımlamaların bir özeti olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte, elbette ki bu durum değişmez değil, elbette ki bu duruma teslim olmayacağız.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), bu memleketin halklarının öncelikle eşit yurttaşlık haklarını sağlamak, beraberinde emeğin özgürlüğü için mücadele etmek için Haziran 2011 seçimleri sonrasında, Kürt siyasi hareketinin Türkiye sosyalist hareketlerine önerisiyle-çağrısıyla hayata geçirildi. Çağrıya olumlu yanıt veren kurum ve yapıların yanı sıra, önemli sayıda bağımsız unsurun da yer aldığı kongre bileşeni HDK’de yer aldı. Herkesin bildiği gibi sol ve sosyalistlerin yanında halkların, kadın hareketinin, inanç gruplarının, LGBT bireylerin vb. örgütlü yapıları ve bireylerinin varlığıyla HDK kısa süre içinde ete kemiğe büründü. Bir yönüyle Kürt siyasi hareketinin Türkiyelileşmesi, bir yönüyle halkaların sosyalist yönelimlerle biraya gelmeleri, bir yönüyle emek mücadelesi, başka bir yönüyle kimlik mücadelesinin unsurları ortak bir mücadele organı yarattılar. Yalnızca içinde yer alanları değil, uzakta duranları bile heyecanlandırdı. Umut oldu. Kürt sorununun çözümü için silahlı mücadeleden siyasi mücadeleye geçiş süreciyle birlikte, HDK faaliyeti ivme kazandı. Hedef kitleyle buluşma kanalları işlevsel hale geldi, yeni kanallar açıldı. 2012 sonbaharında HDK bileşenlerinin büyük bölümünün katılımıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP) kuruldu. Bir yıldan daha kısa sürede ülke genelinde örgütlendi ve Ekim 2013 tarihi itibariyle seçimlere katılabilme hakkını elde eden duruma geldi.
HDP, 68 gün sonra yapılacak olan 2014 yerel seçimlerine 59 ilde katılacağını açıkladı. Diğer yerlerde, Türkiye Kürdistanındaki illerle, Kürtlerin yoğun yaşadığı bazı il ve ilçelerde bileşenlerinden BDP olarak seçimlere katılacak. HDP, kuruluşunu tamamladıktan yaklaşık üç ay sonra, 17 Ocak 2014 günü adaylarını kamuoyuna tanıttı. Basın aracılığıyla farklı farklı yönleri yansıtılmış olsa da bir bütün olarak önemli bir başarı olduğunun altını kalın kalın çizmeliyiz. Türkiye halkları, emekçileri, sosyalistleri hep birlikte yerel yönetimlere adaylar. Düzen parti ve adaylarından farklı olarak milyonluk bütçelerle değil, üye ve dostlarının aidat ve bağışlarıyla, dayanışmayla, imeceyle kampanyalarını yürütüyorlar. Eş başkanlık kavramı, kadınların varlığı olağanlaştı. Buraya kadar paylaştıklarım HDK-HDP’nin heyecan veren, umut vadeden kıvanç duyduğumuz adımları.
Bununla birlikte, zaman kaybetmeden tamamlamamız gereken eksikliklerimiz de var. HDP’nin gençlerini hemen hemen pek çok yerde henüz göremiyoruz. HDK’nin kuruluşunda öne çıkan halkların, emekçilerin, LGBT’lerin temsiliyeti adaylar arasında hala eksik. Bunların yanı sıra, en önemli eksik adaylarımızın etrafında HDP’yi oluşturan yapıların bütünlüklü ve organize olarak bir araya gelememesi. Adayımız herhangi bir yapıdan olup konsensüsle belirlenmiş olsa da bağımsız olup yine konsensüsle belirlenmiş olsa da seçim çalışmaları o il ya da ilçedeki HDP unsurlarının tümüyle birlikte yürütülemiyor. Genellikle her bir yerelde HDP’nin bir unsuru öne çıkıyor diğerleri “seyrediyor”. Oysa yerel seçim sürecinde birlikte yol yürüme deneyimlerimiz hemen sonrasındaki genel seçimlerdeki baraj sorunu yaşamayacak bir HDP için kritik öneme sahip. İki aydan bir hafta daha fazla bir zamanımız kaldı. Kol kola yürüyebilme geleneğini yaratabilmek HDP’nin 2014 yerel seçimlerindeki en önemli kazanımlarından biri olacaktır. Geleceğimizi yaratacak bu kazanım her türlü çabaya değmez mi? Ne dersiniz?
Evrensel'i Takip Et