Kuşatılmış konferanstan bir şey çıkar mı?

Rusya’nın girişimleri ve Batılıların da ellerinde başka seçenek kalmadığı için “evet” demek durumunda kaldığı Cenevre-2 Konferansı nihayet dün toplandı. Ama bir yandan, Suriye muhalefetinin cılız ve kararsız katılımı ile Kürt temsilcilerinin davet edilmemesi, öte yandan İran’ın dışlanmasıyla malul olan konferansın, “rejimin cezaevlerindeki işkence belgeleri” olduğu iddia edilen fotoğrafların servis edilmesiyle, siyasi bir çözüm için adım olma şansı iyice azaldı.

AMACI VE GERÇEKLİĞİ ŞÜPHELİ AMA

Suriye rejiminin işkencehanelerinde çekildiği söylenen dehşet verici fotoğrafların(*) toplanıp arşivlenmesinin Katar tarafından finanse edilmesi ve bu fotoğrafların yayımlanmasının zamanlaması, elbette ki fotoğrafların gerçekliğini ve yayımlama amacını şüpheli hale getiriyor. Ancak her halükarda konferansı bu fotoğrafların kilitleyeceğini ve fotoğrafları ortaya atanların amacına uygun olarak konferansın sorun çözümünde adım atmasını hayli zorlaştıracağını söyleyebiliriz.

Çünkü konferansa zaten ayak sürüyerek katılan pek çok ülke var ve onlar fotoğrafları fırsat bilerek, konferansın bir adım atması için neredeyse tek dayanak olan Suriye rejimini topa tutarak, konferansın rejimi “savaş suçlusu” ilan etmesi için çalışacaktır. Bugünlerde her tür bilgi ve belgenin “zamanlamasını manidar” bulan Başbakan Erdoğan, daha fotoğraflar ajanslara düşer düşmez, Suriye rejimine karşı “halkına zulmeden”, “insanlık düşmanı”, “150 bin kişinin katlinden sorumlu” suçlamalarını yineleyerek, konferansta Türkiye ve Türkiye gibi, “Rejimle konuşulacak bir şey yoktur. Tek yol onu devirmektir” diyenlerin tutumunu da ortaya koymuştur. Kaldı ki fotoğraflar, Batı kamuoyunda infial yaratmıştır ve hükümetlerin Suriye rejimi ile ortak bir geçiş planına evet demelerini şimdi daha zor, hatta imkansız hale getirmiştir.

ROJAVALILARIN ÖZERKLİK HAMLESİ

Öte yandan konferansın başlamasından sadece bir gün önce Rojava yönetiminin Rojava’nın Efrin ve Kobani’yle birlikte üç “kantonundan” biri olan Cizire’de, “demokratik özerklik” ilan etmesi de konferansı iyice zorlayacak bir son dakika hamlesi olmuştur. Çünkü Kürtler Cenevre-2’nin gündeme gelmesinden beri, Rojava’nın konferansta temsil edilmesi için yoğun bir diplomatik faaliyet sürdürdüler. Dahası Kürtler; Rojava, Türkiye ve birçok Avrupa ülkesinde Kürtlerin Cenevre-2’ye davet edilmesi ve Suriye Kürtlerinin statüsünü tanıyan bir karar alınmasını isteyen gösterilerle taleplerini dile getirdiler. Ancak bu taleplerin kabul edilmemesi üzerine Rojava halkı (Kürtler, Araplar, Süryaniler) şimdi, Cizire’de özerklik ilan ederek, “Biz olmadan ne demokratik Suriye ne de barışçıl bir geçiş planı olmaz” demişlerdir.

Erdoğan ve Davutoğlu, Suriye rejimine bir darbe amacıyla ortaya atılan işkence fotoğraflarından ne kadar memnun olmuşsa, herhalde Rojava-Cizire’deki özerklik ilanından o kadar hoşnutsuz olmuştur. Çünkü Batı Kürdistan Kürtlerinin özerklik girişimleri Türkiye’nin “kırımızı çizgisi” olmaya devam ediyor.

İÇ SAVAŞIN DAHA DA SERTLEŞME İHTİMALİ YÜKSEK

Elbette Rojavalıların hamlesinden hoşnutsuz olacak olan sadece Türkiye değil. İran, Irak, Katar, Suudi Arabistan ve Irak Kürdistanı Federe Devleti, elbette el Kaide, el Nusra, İslami Cephe, ÖSO, Esad rejimi de Rojavalıların bir bölgede de olsa özerklik ilan etmesine tepki gösterecektir.

Suriye’de üç yıla yaklaşan iç savaşa son vermek için bir siyasi geçiş planı oluşturmak üzere toplanan Cenevre-2 Konferansı, az çok dişe dokunur bir çözüm üretemeden dağılırsa, Suriye’deki kaosun daha da büyümesine dayanak olacaktır.

İşkence fotoğrafları ve Batı kamuoyu ve hükümetlerinin baskısıyla rejimin daha da zayıflaması gündeme geleceği gibi, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi konferansa gönülsüz katılan ülkelerin “Biz demiştik ama dinlemediniz. Bu rejim yıkılmadan Suriye’de krize bir çözüm bulunamaz” biçimindeki bir zamandan beri zayıfladığı için geri çektikleri tezleri yeniden güçlenecektir.

Elbette konferansın akamete uğramasından en çok da el Kaide ve konferansı boykot eden “İslami Cephe” gibi şeriatçı örgütler sevinç duyacak, faaliyetlerini artırmak için bahane bulacaklardır. Ve elbette bu örgütlere Türkiye, Katar, Suudi Arabistan üstünden akan askeri, ekonomik, diplomatik ve öteki tür yardımların süreceğine, hatta artırılacağına şüphe yoktur.

Bu kadar handikap, emperyalist ve bölge gericiliklerinin türlü planlarıyla kuşatılmış olan konferanstan Suriye krizine barışçıl çözüm için bir adım çıkar mı, bunu da bugün yarın göreceğiz.
 
(*) Suriye’de ezelden beri rejimin muhaliflerine karşı sistematik işkence dahil her yolla baskı uygulandığı bilinmektedir. Ancak fotoğraflar, baskı, işkence gibi kavramlarla da karşılanamayacak inanılmaz bir vahşeti sergilemektedir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçiye, düşman hukuku

İşçiye, düşman hukuku

Patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı yayılan grevleri engellemek için adeta düşman hukuku uygulanıyor: Besleme basın devreye sokuldu, valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et