‘Siyasi(!) muhalif(!) sanatçı’ Bedri Baykam’a yanıt
Fotoğraf: Envato
Bedri Baykam, geçen yıl New York’ta “Boş Çerçeve” sergisi açmıştı, bizler de Bulvar Tiyatrosunun dekoru zannedip yalan yanlış(!) sözler söylemiş, yazılar yazmıştık. Bu durumu fark eden Baykam “Bulvar Tiyatrosu Kahramanlarına Toplu Yanıt” başlığı altında aydınlatıcı(!) bir yazı kaleme almış. On iki sayfalık yazısında her birimize ortalama birer sayfa ayırmış. Kimler yok ki bu yazıda: Cüneyt Özdemir, Ali Atıf Bir, Ayşegül Sönmez, Fatih Altaylı, Ahu Antmen, Elif Dastarlı, Fırat Arapoğlu, Kemal Bozkurt, Ali Şimşek, Kemal İz, Işıl Eğrikavuk, Rahmi Öğdül ve ben...
Baykam beklemiş herkes ne yazacaksa yazsın topluca cevap vereyim demiş. Benim de bu yazıdan geç haberim oldu ve bu açıklama belki gecikmiş olabilir.
Baykam’ın sergisi ve serginin konsepti ise sanatsal ve siyasal açıdan eleştirilmiş. Kimi intihal demiş, kimi bu kadar para etmez; ben de sanat-siyaset-sermaye açısından ele almışım. Baykam, yazısında, eleştirilerimizi komedi olarak nitelemiş; nitekim aklı başında hiçbir ülkede bir sanatçının sade sunumu bu kadar gündem yaratmazmış ve biriktirdiği cerahati akıtmaya vesile olmazmış? Baykam ise neden bu eleştirileri aldığını dönüp bir kez kendisine sorsaydı keşke.
Peki, birbirleriyle dahi uzlaşamayacak kadar ideolojik bakışları-sanat anlayışları farklı kişiler, kendi açılarından değişik yanlarıyla Baykam’ı kızdıracak denli neler yazmış olabilirler? Sanırım Bedri Bey’in sanatçı kişiliği ve siyasal kimliği buna yol açmış. Muhalif/solcu bir sanatçı olduğunuzu söylüyorsanız; sistem karşıtı sanatçılar tarafından “sol jargonla”; liberal ve burjuva aydınlar, sanatçılar tarafından da onlara sahte geldiğiniz için eleştirilirsiniz elbette. Fakat Bedri Bey, her kesimden ne kadar başarılı, mükemmel bir sergi yaptığının yazılıp çizilmesini beklemiş belli ki. New York’taki fuarda ise gözleri bizi aramış, boş çerçeve savar timi olarak elimizde tencere-tava-düdük-pankartla boş çerçeveli işleri protesto ederken. Olabilir tabii düşünebilir. (Bu arada Baykam’a intihalci vs. demediğim halde bu kategori içinde beni de saymasını dikkatsizliğine bağlıyorum.)
Bedri Bey, yazısının devamında siyasi duyarlılıklarını, işkence ve sansüre karşı dev riskler alarak sergi açtığını, bizler karanlık bir ülkede yaşamayalım diye vaktinde solda birlik için taban operasyonu başlattığını anlatmış; ülkenin siyasal sorunlarına sanatın gücüyle ve kellesini koltuğa alarak karşı durduğunu, inatla ve hâlâ mücadele ettiğini açıklamış.
“Konuyu kapitale bağlama merakı olan “Bir kişi olarak “Sol jargonla meseleyi bayağılaştırdığım”, 27 Nisan 2013 tarihli Evrensel’de yayınlanan”Aslında çerçeve dolu!” başlıklı yazımda esasen polemik konusu olamayacak açıklıkta eleştirmişim kendisini. Emek Sineması protestoları, kentsel dönüşüm, 1 Mayıs kutlamaları derken, birden Baykam’ın ve 125 ya da 100 bin dolara satılan “boş çerçevesi”nin gündeme oturduğunu, “çerçeve” sergisiyle endüstrileşmiş sanat ve sermaye ilişkilerini bir kez daha ispatladığını söylemişim. Görünür kılınmak istenen tarafa kadrajın çevrildiğini hatırlatıp Bedri Bey’in, çerçevesini sanat-sermaye-siyaset ilişkisine çevirdiğini açık etmişim. O çerçeve içinde de kolay kazanılan parayı, artı değerin nasıl çarçur edilebileceğini gösterdiğini, söylemişim.
Yeniden söylüyorum: Bedri Bey, bu sistemin sanat dünyasının aktörlerinin, sermaye ile nasıl uzlaşabileceğini göstermiştir, bu performansıyla.
Üretim ilişkileri değişmeden ne bilim ne de sanat değişebilir. Bilim adamı veya sanatçı, bu üretim ilişkileri içinde ideolojik bir saf tutarlar. Kendileri bu ilişkiler içinde yaptıklarıyla ve söyledikleriyle değerlendirilirler. Hem muhalif/solcu olacaksınız ders vereceksiniz, bizleri 12 Eylül’ün karanlıklarından kurtarmak için çırpınacaksınız(!), ne kadar yaratıcı olduğunuzu anlatacaksınız, yaptığınız radikal(!) işleri sıralayacaksınız hem de sermaye ile uzlaşacaksınız. Peki, özellikle Balçiçek İlter’le olan TV programında Ülker’le ilgili ve Murat Bey’le olan muhabbetlerinizden bahsettiğim alıntılara neden yer vermediniz? Doğaldır insan değişebilir, dönüşebilir. Mesela artık Ülker’den başka bisküvi yemiyorsunuzdur sanırım. “Aslında çerçeve dolu” yazısını yazmama bu programda söylediklerinizin ilham verdiğini de itiraf etmeliyim.
Tekrar söylüyorum: “Roboskî Katliamı gibi gerçeklerin karşısında siz “çerçeveyi” nereye çevirirseniz gerçeğiniz o olur. Sanatçı, hakim sınıfın yanında olup sanatı bir aklama aracına da dönüştürebilir, karşısında olup onu mahkum eden bir araca da. Bunu belirleyense kadrajı nereye tuttuğunuz, neyi çerçevelediğinizdir. Onun içindir ki; sanatı para kazanılacak bir meslek olarak görmeyen, şan şöhret ve ün peşinde koşmadan üreten gerçek muhalif sanatçılar, “Hakikati görünür kılmak için” mücadele ediyorlar.
Aslında Bedri Bey, şöyle bir özeleştiri yapsa da o da kurtulsa biz de kurtulsak: “Üretim ilişkileri değişinceye kadar sermayenin kurallarına göre sanat eseri üreteceğim. Üretim ilişkileri değiştiğinde de işçi sınıfı için üreteceğim.”
Ya da siyaset dersi vermeden yolunuza devam ediniz Bedri Bey.
Baykam’ın yazısının son bölümü belki de bir günah çıkarma. Tersten okuyalım, cevabımız olsun: “Sanatçı risk aldığı oranda vardır. Piyasaya uygun, estetiği düzgün, boyası dolgun, teorisi olgun sanatla, sanat fuarlarından “başarılı” çıkabilirsiniz. Ama bu sizi ıssız çöllere, karlı dağ zirvelerine taşımaz. Kendine ve ne yaptığına inanan sanatçıyı kimse yolundan döndüremez. Hiçbir iftira, hiçbir dedikodu, hiçbir beyhude komik saldırı... Bunu genç kuşakların asla unutmamasını dilerim. Bu yanıt da onlara örnek teşkil etsin diye yazılmıştır. Bu davul anlayana çalar...”
Meraklı okura dipnotlar:
-Aslında ‘çerçeve’ dolu (Özcan Yaman-Evrensel) : http://www.evrensel.net/kose-yazisi/54521/aslinda-cerceve-dolu.html#.UsY2xftXGSo
-Bulvar Tiyatrosu Kahramanlarına Toplu Yanıt: (Bedri Baykam) http://www.bedribaykam.com/bb/makale_sanat_020713.html
- Balçiçek İlter’le Bedri Baykam’ın söyleşisi http://analiztv.aktifhaber.com/video-detay/Bedri-Baykam-dan-Ulker-Itiraflari-27932.aspx
- AFAD ve 13 kare fotoğraf ve sanat festivali 11 Aralık 2024 12:35
- Ekim Devrimi'nin 107. yılında fotoğraf 16 Ekim 2024 04:10
- Kültür yolları nereye çıkar? 09 Ekim 2024 04:20
- Yurttaş meclisleri 04 Eylül 2024 04:15
- 19 Ağustos 1839 21 Ağustos 2024 04:31
- Özgürlük ve sanat 14 Ağustos 2024 04:20
- Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi 31 Temmuz 2024 04:15
- Dayanışmaya çağrı 10 Temmuz 2024 04:29
- Tez büyür çocuklar mahkeme kapılarında 03 Temmuz 2024 04:15
- Fotoğraf endüstrisi gelişiyor, ya insanlık? 26 Haziran 2024 04:36
- Evrensel’in 29. yaş günü vesilesiyle… 19 Haziran 2024 04:15
- Bellek, hatırlama ve unutturmama… 22 Mayıs 2024 04:20