Mancini, futbola transfer ağırlıklı bakan bir teknik adam. Transfer konusu onun için her şeyden önce geliyor. Elbette kadro kalitesinin, başarılardaki önemi ve etkisi inkar edilemez ancak her durumu, her gelişmeyi transferle açıklamak ve başarıya giden yegane yolun transferden geçtiğine inanmak, tartışılmayı ve sorgulanmayı hak eden bir yaklaşım...
Birkaç gün önce BBC’ye konuşan Mancini, eski takımı Manchester City’nin bu sezon Premier Lig’de sergilediği başarılı performansa dikkat çekerken, kendisine pay çıkarmayı da ihmal etmedi!..
Manchester City’nin şu anda Premier Lig’in en iyi takımlarından birisi olarak kabul edilmesinden dolayı büyük mutluluk duyduğunu, çünkü bu takımı inşa edenin kendisi olduğunu söyleyen İtalyan teknik adam, takımın gol yükünü çeken Sergio Aguero, Edin Dzeko, Yaya Toure, David Silva gibi oyuncuları kendisinin transfer ettiğini hatırlattı.
Takım inşa etmek deyince, altyapıdan kazandırılanlar da dahil olmak üzere uzun süreli birlikteliklere dayanan, sağlam temele sahip bir kadro geliyor insanın aklına. Öyle ya, sağlıklı bir inşa faaliyeti için sağlam bir temel şart. Mancini’nin yaptığına ise kadro inşa etmekten çok, kadro oluşturmak demek daha uygun. Temelinin ne kadar sağlam olduğu konusu fazlaca dikkate alınmayan lüks bir konut inşa etmeye benziyor bu... Anlaşılıyor ki yıldız (pahalı) oyuncular, Mancini’nin futbol düşüncesinde, olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.
Mancini ayrıca, Manchester City’yi çalıştırdığı dönemde Manchester United’ın şampiyonluğa ulaşmasını da, bu takımın Hollandalı santrfor Robin Van Persie’yi transfer etmesine bağlıyor. Yani bu bakış açısına göre, Manchester United, Van Persie’yi transfer etmeseydi şampiyon olamayacaktı!.. Şampiyonluğu, sadece bir oyuncunun transferiyle doğrudan ilintilendirmek, kolay kolay hiçbir teknik adamın dile getireceği bir yorum değil. Her şeye transfer üzerinden açıklama getirmenin, her gelişmeyi transfere bağlamanın doruk noktası olsa gerek bu değerlendirme.
Galatasaray’a geldiği günden bu yana da sürekli olarak transfer talebinde bulunuyor Mancini. “Pahalı oyunculardan kurulu bir kadro olsun, ben onu gayet güzel şekilde organize edip yönetirim ve başarılı oluruz” gibisinden bir yaklaşımla hareket ediyor. İşin; yaratmaktan çok, yönetmek kısmıyla ilgileniyor. Mevcutlardan alternatif oluşturmayı değil, transferlerle kadroyu takviye etmeyi ön planda tutuyor. Takımının kaderini neredeyse tamamen transfere bağlamış bir teknik adamın meziyetleri ise haklı olarak merak edilir.
Mancini, Galatasaray’ın en büyük sıkıntısı olarak gördüğü savunma zaaflarını gidermek için çalıştıklarını söylüyor ama bu konuda göze çarpan bir gelişme yok. Savunmadaki pozisyon alma, kademe ve rakibe dengesiz müdahale etme hataları aynen sürüyor. Oyuncuların bireysel performansının gelişimine (güncel deyimle, üzerilerine koymalarına) katkıda bulunduğuna dair bir işaret de henüz gözlemlemedik. Hayırlı sonuçlar doğurmayacağı açıkça belli olan birtakım taktik varyasyonlar denemek dışında Mancini’nin ne gibi özelliklere sahip olduğunu anlayabilmiş değiliz.
Ancak şurası kesin ki, transfer düşkünü teknik adamlarla başarılar elde edilse bile bunlar geçici olmaya mahkumdur. Kulüpler Mancini gibi teknik direktörlerin felsefesine uygun davranıp bütçelerinin çok büyük kısmını transfere ayırmaya devam ettikçe, uzun vadede ne ekonomik, ne idari, ne de sportif anlamda bellerini doğrultabilirler...
Bu arada, transfer demişken... Fenerbahçe, Antalyaspor’a transfer olan Semih Şentürk’ün sözleşmesine, “Fenerbahçe’ye karşı forma giyemez” maddesi koymuş... Bunu zaman zaman diğer büyük kulüpler de yapıyor. Artık işe yaramayacağı düşünüldüğü için transferine izin verilen oyuncudan korkmak, büyüklük iddiası taşıyan takımlara yakışıyor mu?.. O zaman bundan sonra Anadolu takımları da, büyüklere transfer olan oyuncuların sözleşmesine benzer maddeler koysunlar...
Büyüklük; parayla, yıldız oyuncu transferiyle, taraftar sayısıyla, kazanılan şampiyonluklar ve kupalarla olmuyor. Eşit, adil, hakkaniyetli bir spor ortamı için mücadele etmeyi hiçbir koşulda elden bırakmıyorsan, işte o zaman gerçekten büyüksün demektir!..
24 Ocak 2014
DİĞER YAZILARI
Dünya derbisiymiş!
27 Şubat 2025
Derbin mi var, derdin var
20 Şubat 2025
Yöneticilere inanılır mı?
13 Şubat 2025
Her şey eskisi gibi!
6 Şubat 2025
İçi yavan, dışı yalan
30 Ocak 2025
Galatasaray yerinde sayıyor
23 Ocak 2025
Transfere koşullanmak
16 Ocak 2025
Oyunu saha dışına taşımak
9 Ocak 2025
Hakemlere takık kafalar
2 Ocak 2025
Sorun oyunda mı, oyuncu da mı?
26 Aralık 2024
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et