Bu tablo HDP'ye güç verir
Fotoğraf: Envato
Pazar günü İstanbul’da Halkların Demokratik Partisinin (HDP) Büyükşehir Belediyesi ve ilçelerdeki belediyelerin eş başkan adayları kamuoyuna tanıtıldı.
Bu miting-toplantı, aynı zamanda İstanbul’da seçim startının verilmesiydi de.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Sırrı Süreyya Önder, adayların tanıtımı sırasında yaptığı konuşmada, sermaye partilerinin seçimlerde halkın karşısında olmalarıyla, yolsuzluk ve rüşvete bulanmışlıklarıyla, İstanbul’u bir talan cennetine çevirmede suç ortağı olmakla malul olduklarını ve onları alt edecek imkanlara sahip olduklarını söyledi.
Hafta sonunda sermaye partileri cephesinin çizdiği tablo, Önder’in sözünü ettiği imkanların ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gösteren mahiyetteydi.
Başbakan Erdoğan, “Onlar açıklamazsa ben açıklayacağım” dediği “Sarıgül’ün yolsuzluk belgelerini” açıkladı. Ama 2004’te Sarıgül’ün CHP’den ihracına yol açan “CHP’nin hazırladığı dosyalardı” bunlar. Ve bu nedenle de “malumun ilamı belgeler” yandaş basın dışında pek ilgi uyandırmadı, uyandırmayacağı da anlaşılıyor.
Başbakan ve Hükümet sözcüleri CHP’ye, MHP’ye yetmezse BDP’ye saldırıyor ama cemaate yönelik söylemini her geçen gün daha da sertleştiriyor: “Çete”, darbeci”, “komplocu”, “örgüt”, “tetikçi”, “taşeron”, “vatan haini”, “yalancı peygamber”, … gibi kelimeler, Gülen ve Cemaatini nitelemek için yandaş basının ve Hükümet erkanının kullandığı sıradan ifadeler haline geldi.
AKP’den Cemaate yönelik eleştirileri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir adım daha ileri götürdü: “Bu Hükümet varsa o Cemaat de o cemaatler de vardır. Bu Hükümet yoksa o Cemaat de bütün cemaatler de yok olacaktır. Biz varsak siz de varsınız. Biz yoksak siz de yoksunuz!” Böylece Arınç, Gülen Cemaatine ve tüm diğer cemaatlere de aba altından sopa gösterdi. Ve kimi cemaatlerin bin yıllık geçmişlerini yok sayarak, tüm cemaatleri görmezden gelerek, Cemaatlerin AKP ile başlayıp AKP ile biteceğini iddia ederek tarihi de tersine çevirdi.
Erdoğan ve Hükümet öyle anlaşılıyor ki;
1- Rüşvet ve yolsuzluk iddialarını, Hükümetin dış politikada duvara çarptığını gösteren gelişmeleri kara propaganda ile örtmeye çalışırken, karşısındakileri yolsuzlukla ve hizmet vermemekle de suçlayacaktır.
2- Cemaatin dine, ahlaki değerlere, İslami geleneklere aykırı davrandığını öne sürerek “inançlı insanları Cemaatle ilişkilerini gözden geçirmeye” zorlarken, tüm diğer cemaatlerin geleceğini de AKP’ye bağlayarak tüm cemaatleri AKP’ye bağlanmaya çağıracaktır.
3- Hafta sonunda BBC’ye konuşan Fethullah Gülen'in ise “Bir yolsuzluk olduğu muhakkak. Cemaate karşı bir rahatsızlık vardı. O işi yapanlar sağa sola savruldu” diyerek, Cemaatin kendisini güçlendirdiğini düşündüğü yolsuzluklar üstünden mücadelesini sürdüreceği de anlaşılmaktadır.
Bu tablo elbette yerel seçimlere 59 ilde HDP ve 22 ilde BDP’yle giren demokrasi güçleri için son derece önemli fırsatlar sunmaktadır.
Çünkü bir yandan Hükümetin iç ve dış politikasındaki açmazların herkesçe görülür hale gelmesi, öte yandan da AKP’nin rüşvet ve yolsuzluğu bir ekonomik politika haline getirmiş olduğunun bütün dünyaca görülmesi ile, yerel yatırımları ve hizmetleri, ihale yolsuzluğuna, rüşvete, yerel bütçelerin yağmalanmasına meşruiyet kazandırmanın vesilesi yapıldığını göstermek de kolaylaşmıştır. Üstelik seçimlerin yerel olması, yerel yolsuzlukların teşhiri ve yereldeki AKP'nin ticari firmalarına dönüşmüş sermaye kesimlerinin yerel belediyelerle içli-dışlı yerel bütçeleri yağmalamasının teşhiri hem kolaylaşmış hem de bunları halkın anlaması için oldukça elverişli bir zemin ortaya çıkmıştır.
Bu da emekçilerin, halkın cebindeki hükümetin ve yerel yöneticilerin elinin kırılması ve kendi talepleri etrafında örgütlenerek mücadele ettiği ölçüde yaşamını iyileştirebileceğini görmesi için son derece önemli bir fırsattır. Hele de Hükümetin hep övündüğü ekonomik politikasının, “sıcak para” musluğu tıkanınca, “piyasanın”, “faiz lobisinin” oyuncağına dönüştüğü (Bugün MB piyasaya teslim olduğunu açıklayacak) koşullarda!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00