Rojava’nın ışığı
Fotoğraf: Envato
Kobani’deki özerklik ilanını bir haber sitesi, önce “Sınırlarımızda Büyük Tehlike” başlığıyla verdi sonra bunu değiştirdi ve “Kürtler Kobani’de özerklik ilan etti” ifadesini kullandı. Aslında bakış açısı değişmemişti ve özerklik ilan edenin Kürtler olması bile yeterince tehdit altında olduğumuza dair işaretler taşıyordu! Başka haber sitelerinde Türkiye-Suriye sınırının büyük bölümünü kaplayan bir “Kürt bölgesi” haritası yayınlanarak aynı imaj tekrarlandı.
Ne oluyordu ki böylesine bir telaşla, Kürt tehlikesinden söz ediliyordu?
Kısa süre önce, Suriye’deki tek demokratik ve özgür üstelik güvenli bölge olan Batı Kürdistan’da Rojava Demokratik Özerk Yönetimi Yasama Meclisi, bölgeyi üç kantona bölen “toplumsal sözleşme”yi kabul etti ve yeni bir yönetim modelini de oluşturdu.
Bu “Anayasa” olarak kabul edebileceğimiz “Toplumsal Sözleşme”, etnik ya da milli hiçbir vurgu yapmadan bölgedeki bütün halklar arasında eşit, azınlıkların haklarına öncelik veren, demokratik bir toplum kurulduğunu ilan etmişti. Öyle görünüyor ki, asıl tehlike ya da tehdit olarak görülen şey, orada bir Kürt Özerk bölgesi kurulmasından ziyade, Mezopotamya’dan Kafkaslara kadar uzanan ve Anadolu yarımadasını da kapsayan bütün bölge halklarına model oluşturacak bir devrim adasının oluşmuş olmasıydı.
Yüzde 40 cinsiyet kotasının uygulandığı bu yönetim modelinde, gençler için de kota var. Ayrıca Süryaniler için pozitif ayrımcılık karara bağlanırken, tüm kurumlarda eş başkanlık sistemi benimsendi. Henüz bu yeni toplumun nasıl bir sosyal ve ekonomik politika izleyeceği resmi olarak belgelenmiş değil: Ancak çıkış noktasına baktığımızda, Kürdistan’ın en genç ve en demokratik bu parçasında, halkın barış ve huzur içinde, özgür ve kardeşçe yaşayabilmesi için mümkün olan ve elden gelen bütün çabanın gösterileceğinden kuşku duyulamaz.
Eğer bırakırlarsa!
Çünkü böyle bir özlemin gerçekleşmesi, başta Türkiye’nin egemen gericileri olmak üzere, bölgedeki bütün halk düşmanları için bir kabus olacaktır.
Çünkü Rojava, Suriye krizinin emperyalistlerin ve bölge gericilerinin istediği biçimde çözülmesinin önünde farklı bir seçeneğin bulunduğunu göstermesi bakımından da “tehlikeli” görülmektedir.
Barışçı, demokratik ve halk iradesine dayanan, halkların özlem ve taleplerinin belirleyici olduğu böyle bir çözümün bölgedeki ve dünyadaki bütün benzeri sorunların kökten halledilmesi için model teşkil edebilecek olması, emperyalistler ve bölge gericileri için ne kadar büyük bir kabus ise, halklar için de o kadar büyük bir sevinçtir. Şimdi Rojava’nın yaşaması ve gelişmesi, ona yönelik tehdit ve tehlikelere karşı mücadele edilmesi büyük önem kazanmaktadır.
Kan içinde umutsuzca çırpınan Suriye halkı başta olmak üzere bütün halklar bu küçük ama vadettiği gelecek büyük olan bu ışığa dikkat etmelidir.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43