30 Ocak 2014 00:11

Küçük Amerika

Küçük Amerika

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya dengeleri yeniden oluştu. Türkiye’yi yönetenler Amerika Birleşik Devletleri önderliğinde Batı’nın yanında yer almaya karar vermişti. 20. yüzyılın tam ortasında yedi düvele karşı mücadele etmiş kadrolar tasviye edilip yerine “Beyaz Saray’ın mübarek merdivenlerinden” tırmanan kadrolar getirildi. Süreç uzun olacağı için bu kadroların iktidarda kalmalarını ve bir kazaya uğramamalarını sağlamak için uygun (?) seçim yasaları geliştirilmişti. Zaman zaman rayından çıkan demokrasinin balans ayarı rayından çıkan tanklarla sağlanmış, “eşitlik”, “özgürlük”, “talana son” gibi sloganlarla bozgunculuk yapanlar tankların paletlerinden güç alan düzmece mahkemelerce idam edilmiş, yıllarını hapishanelerde geçirmek zorunda bırakılmışlardı. Her şey emperyalizmin değirmenine su taşımak, bundan nemalanan işbirlikçi azınlığın mutluluğunu ve düzenini korumak için tasarlanıyordu. Demokrasi adına sallanan şapkalar, Morison lakaplı siyasetçiler, Pera’da tangolar koskoca Anadolu’nun yoksulluğu ve cehaleti üzerine “Komünizm” öcüsü ile inşa edilmişti.
Slogan “Küçük Amerika” idi.
Dünya’da seçilmiş küçük Amerikalar büyük Amerika için canlarını dişine takıp çalışıyor, Kore’lerde ülkelerini korumaya çalışan köylüleri, işçileri “komünizmi öldürüyorum” sanarak öldürürken, bir madalya uğruna ölüyorlardı.
70’lerin başlarında süt tozu içe içe küçük Amerika olmuş, ve ABD parası ile “1 cent’e muhtaç” duruma gelmiştik.
80’lerden sonra durum daha da vahimleşmişti. Yoksul ama onuruyla kendi kurduğu fabrikalarda çalışan emekçilerin tüm karşı duruşlarına rağmen fabrikalar, limanlar, haberleşme sistemleri yabancı sermayeye satıldı. Bu arada kurulan mahkemeler, özel görevlerle, sömürü düzenine karşı çıkanlara özel kararlar çıkartıyorlardı.
Ve iş “Benim valim, “Benim bakanım”, “Benim müdürüm” den “Benim savcım”, Benim istihbaratçım”, “Benim hakimim”, “Benim mahkemem” e geldi.
Küçük Amerika olalım derken, kızılderililerle, kovboyların, Yüzbaşı Tommiks’in, Konyakçı’nın, soyguncu Dalton’ların yaşadığı eski Amerika olduk. Hani şu yasaların beldeki silahlarla belirlendiği, cezaların en yakın ağaç dalında verildiği, “En iyi kızılderili ölü kızılderilidir.” sloganıyla soykırım yapıldığı ve katliamcıların koca toprakların tapularını silah zoruyla, tütünle, ateş suyuyla kandırarak cebe indirdiği küçük Amerika.            

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa