Dik duramadı faiz lobisine teslim oldu
Fotoğraf: Envato
Merkez Bankası (MB), önceki gece, gecelik faiz oralarını yüzde 7.75’ten yüzde 12’ye yükseltti!
Oysa iki aydan beri “piyasalar” denilen güçler, faizin yükseltilmesini isterken, MB ve arkasındaki Hükümet, faizleri yükseltmeye yanaşmıyor, faizin yükseltilmesini isteyenleri de “faiz lobisi”nin destekçileri olarak suçluyordu.
Pazartesi günü dolar 2.40 TL, avro ise 3.26 lirayı görünce, artık dövizdeki yükselişle baş edemeyeceğini anlayan MB Başkanı, aylardır sürdürdüğü “Bizden büyük kimse yok. Merkez Bankasının kasaları döviz dolu! 136 milyar dolarımız var. Biz ne dersek öyle olur!...” tavrını bırakarak, MB Para Politikaları Kurulu (PPK)’nu toplantıyı çağırarak “Piyasanın ihtiyacı neyse o doğrultuda kararlar alınacağını” açıkladı.
Piyasa ise faizlerin yükseltilmesini istiyordu. Ama önceki gün gece yarısı MB’nin açıkladığı yüzde 12’yi faiz lobisi bile hayal edemiyordu. Piyasanın önde gelen sözcüleri, yüzde 7.5’in yüzde 9.5-10.0 düzeyine çekilmesinin yeteceğini söylüyorlardı. Ancak MB “şok” bir kararla faizlerin sınırını yüzde 12’ye yükseltti.
Aslında MB Başkanı Başçı’nın PPK’yi toplantıyı çağırarak, piyasaların ihtiyacı olan kararı alacağını açıkladığında dolar ve avro 10 kuruş birden düştü. Ertesi gün de dövizdeki gerileme sürdü. Bundan da anlaşılmaktadır ki, “piyasalar” MB’nin iki aydır sürdürdüğü faizi yükseltmeme direncinin kırıldığını anlamıştı.
Peki bu karar “bağımsız” denen MB’nin “bağımsız olarak aldığı bir karar” sayılabilir mi?
Gezi direnişinden beri Başbakan Erdoğan “faiz lobisini” dilinden düşürmedi. Gezi direnişinin arkasındaki “karanlık güçleri” sayarken “faiz lobisini” başa yazdı. Rüşvet ve yolsuzluk rezaletinin arkasında da faiz lobisini saymadan edemedi. Çünkü ona göre faiz lobisi ve onun gibi kimi karanlık güçler AKP Hükümetini yıkmak için bir darbe girişimi içindeydiler! Dolayısıyla da ne Gezi direnişçilerinin talepleri ne de yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda ayakkabı kutuları içinden çıkan dolarlar, avrolar gerçekti; gerçek olan Hükümete yönelik “darbe hazırlığı” idi. Dahası doların, avronun spekülatif olarak yükseltilmesinde de amacın Hükümeti teslim almak olduğunu söyleyen Hükümet sözcüleri, “faiz lobisine” boyun eğmemek için faizleri yükseltmediklerine kadar verdiler. Nitekim Merkez Bankası PPK’yi toplantıya çağırmasından sonra bile Hükümetin yarı resmi temsilcisi Yeni Şafak gazetesi, “Dik dur artırma!” manşetini atarak, MB’ye “faizleri artırmama” çağrısı yaparken, açıkça faizlerin artırılması isteğinin faiz lobisinin isteği olduğunu yeniden yeniden yazdı.
“Faizlerin artırılacağını bile bile Yeni Şafak neden bu manşeti attı?” sorusu akla gelebilir.
Bu sorunun da, eğer manşet laf olsun diye atılmamışsa, bir tek yanıtı vardır: O da Başbakan Erdoğan’ın bundan önce özel yetkili mahkemelerin marifetleri karşısında, “Bizim yapacağımız bir şey yok. Bunlar bağımsız mahkemeler ,müdahale edersek yargı bağımsızlığına müdahale etmiş oluruz” demesi gibi, muhtemeldir ki Hükümet; faiz artırımını da MB’ye yükleyerek, “Faiz lobisine MB teslim olmuştur, Hükümetimiz asla böyle bir teslimiyeti kabul etmez!” demek içindir.
Hatta bir adım sonra, faizi yükseltmek istemezken, “faiz lobisine karşı direniyoruz” propagandası yapan Hükümet, yarın “Bakın faizleri böyle faizcilerin bile beklemediği kadar yükselterek, onların oyununu bozduk” propagandasına başvuracaktır. Çünkü “doğru” diye bir şey yoktur onlar için; kendileri ne yaparsa doğru odur!
Kısacası MB’nin kararı aslında Hükümetin kararıdır ve “faiz lobisi önünde diz çöken” de Başbakan başta olmak üzere Hükümet ve AKP olmuştur.
Fatura ise her zaman olduğu gibi halka çıkacak, dün dolarla oynayarak vurgun yapan büyük sermaye çevreleri şimdi de yüksek faizin keyfini çıkaracaktır.
MB ve Hükümetin bu kararının yol açacağı zamlar, üretim daralması, şaha kalkacak enflasyonun,… faturası ise halka çıkarılacaktır. Ve elbette işçiler emekçiler, onların örgütleri olup biteni kendileriyle ilgili olmayan bir oyunu seyreder gibi seyretmeye devam ettikçe!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00