Miş’li geçmişten di’li geçmişe
Fotoğraf: Envato
Birtakım sebeplerin birtakım sonuçlara yol açtığını düşünmek, hayatı anlamamızı kolaylaştıran bir düşünme yolu. Her olayın bir sonuç olduğu ve bir yerlerde gizli bir sebebinin olması gerektiği gibi soyutlamalara, hele filmlerle daha da çok yakınlaşıyor olmalıyız. Bize bir yerlere bağlanmazsa olmayacakmış gibi hissettiren olayları dizdikçe, neyin neyin yüzünden olduğunu her seyirci kolayca teşhis edebilir hale gelir sonunda. Her film buna uymak, geleneksel hikaye anlatma üslubunu benimsemek zorunda değil elbette. Ama Asghar Farhadi’nin yaptığı başka.
İranlı yönetmen, üç yıl önce Berlin’de Altın Ayı’dan yabancı dilde film Oscar’ına kadar yılın birçok ödülünü toplayan Bir Ayrılık’la da bu üslubu tutturmuştu. Bir sonraki sahnede neler olacağını, olayların nereye varacağını merak ettiren örgüsü titizlikle işlenmişti ve sonunda değil iyiler-kötüler, haklılar-haksızlar gibi ayrımlar yapmak bile olanaksız hale geliyordu. Geçmiş, önceden gerçekleşmiş bir ayrılığın üstüne, boşanmaya gelen adam ile eşi, kızları ve sevgilisi arasında geçenlerle ilgilenirken, başta izleyenlere Bir Ayrılık’ı anımsatabilir. Yine karakterlerini yargılayan bir tarzı olmadığının altını çiziyor her şeyden önce. Onun gibi, belki ondan da fazla, ortaya çıkan küçük bilgilerle her sahnesine başka bir dönüm noktası yerleştirilmiş olması dışında farklı bir meseleyle ilgileniyor aslında. Filmi açık etmeden söz etmek hiç kolay değil bu yüzden.
Tahran’a geri dönen Ahmet’in Fransa’ya gelişi, Marie’nin boşanma isteği üzerine, çünkü Marie, yeni sevgilisi Samir’le evlenmek istiyor. Onunla evlenmeye karar vermesi, bir önceki evliliğinden olan kızı Lucie ile aralarının bozuk olması, Samir’in eşinin sağlık durumu, oğlu Fuat’ın öfkesi, bu boşanma gezisi sırasında birer birer ortaya çıkan küçük sırlarla açıklanıyor. Melodram türünde birbirinden bir şey sakladıkları ya da gururdan söyleyemedikleri için yıllarca ayrı düşen aşıklardan sırların açığa çıkmasının önemine aşinayız, oysa burada yaşananların hepsi aslında bir büyük sır. Herkesin bildiklerini ve dolayısıyla diğerlerinin bilmediklerini birleştirmeden, bütünde neler olup bittiğini kavramak mümkün değil. Ahmet’in boşanmadan sonra da Fransa’da kalıp Lucie ve aileyle ilgilenmesinin tek sebebi bu değil elbette, içten içe Marie’den ayrılmak onun için de güç. Seyirci için ise son ana kadar merakı ayakta tutmayı başaran, dolaylı olarak Ahmet ile Marie’nin, bitmiş görünse de aslında bitmemiş olan ilişkisi, en nihayetinde. Film, bittikten sonra da epey bir süre izleyenle kalmayı başarıyor, bütün bunların üstüne. Geçer elbet, ama nasıl geçer, bir de yaşayana sor. Ancak en sonunda -miş’li geçmişten, -di’li geçmişe gelebiliyoruz, ama geçmiş yine geçmiş ve her şey ilk bakışta göründüğünden çok uzak olabilir.
İlle de, hâlâ Farhadi’nin başyapıtı olarak kabul etmek gereken Bir Ayrılık’la karşılaştırmak gerekiyorsa, orada daha belirgin olan sınıfsal motivasyonlar, yani örneğin yoksul olanı belli şekilde davranmak zorunda bırakan etmenler ve diğerleri, Geçmiş’te seyirci karşısına çıkanla aynı değil. Önceki filmlerinden Elly Hakkında, İran’da kadın olmak ve o toplumsal baskı koşullarında kadınlar ve erkekler arasında kurulacak ilişkilerin dinamikleri üstünde durduğundan o zaten başka bir yerde. Geçmiş Fransa’da geçtiği halde, erkek kahramanları Ortadoğulu, kadınları Fransız olan çiftlerden, rastlantı sayılmayacak sayıda seyirci karşısına çıkarıyor ama köken meselesinin ilişkileri nasıl etkilediğine dair özel bir şey söylemeye çalışmıyor. Birbirini tutmayan kültürlerle bir arada yaşamanın işleri zorlaştırmasının, Ahmet’le Marie’yi ayrılma noktasına getirmiş olduğunu bilmiyor değiliz. Olayın bütünü ise, eski sevgilisini unutamayıp ona benzeyen bir erkekle yakınlaşan kadın, karısıyla ilişkisi rutinleşince başka bir kadınla ilişkiye giren adam gibi, daha klişe denebilecek unsurlardan besleniyor. Bu bakımdan, Farhadi’nin Fransa’da Fransızca olarak çektiği ilk film, onu güçlendiren İrani ayrıntılarından yoksun sayılabilir, bir eksiklik olarak. Bu kadar çok ayrıntıyı böyle bir dengeyle üst üste yerleştirmek, bir kez daha yönetmene şapka çıkarttırıyor. Oyunculukları gerilim duygusunu güçlendiren, kusursuz işleyişi ile gözünü kırpmadan kendini izleten bir filmde eksiklik aramak haksızlıksa, bu haksızlığı ancak Bir Ayrılık gibi bir filmle şımartılmış seyirci yapabilir.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59