Hükümetin \'B ve C planı\' ne?
Hükümetin Merkez Bankası (MB) üstünden “faiz lobisine” teslim olmasına karşın, piyasaların tatmin olmadığı anlaşılıyor. Ancak, Hükümet cenahı da “faiz lobisine” teslim olmayı henüz sindirebilmiş değil. Özellikle de Başbakan, MB önlemlerinden hoşnut olmadığını göstermeye çalışıyor ve sanki sermayeyi, “faiz lobisini” tehdit eder gibi konuşuyor ama bunda da inandırıcı olamıyor. Nitekim Başbakanın gevelediği kimi laflarla bağlantılı ortaya atılan “Sermaye hareketlerinin kısıtlamasına gidilecek”, “Kontrollü piyasa ekonomisine geçilecek”; “MB’nin bağımsızlığına son verilecek”, “Dalgalı kura son verilecek” gibi iddialar Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından hemen yalanlandı. Bakan Şimşek, “Yatırım ortamını geliştireceğiz. Sermaye çıkışlarını önleyeceğiz. Dalgalı kura devam edeceğiz.” diyerek, sermaye güçlerinin yüreklerine su serpmiştir!
Merkez Bankasının aldığı kararlar nereye varır, MB daha başka hangi önlemleri alır bunlar tartışılabilir ama burada asıl önemli olan Hükümetin faturayı kime ve hangi araçları kullanarak keseceğidir.
Ama elbette bundan da önemlisi, işçilerin, emekçilerin onların mücadele örgütlerinin (sendikalar, emek örgütleri, platformlar, vb.) faturanın kendilerine çıkmasına karşı nasıl bir mücadele yürüteceğidir.
Hükümet, MB kararlarının sadece geçici kimi sonuçlar doğuracağını bildiğinden Başbakanın ağzından “MB’nin kararları sonuç vermezse B ve C planlarımız da var” açıklaması geldi. Maliye Bakanı önlemleri saymadı ama anahtarı da verdi: “Kesinlikle sermayeyi kontrol etmeyi düşünmüyoruz. Biz uluslararası sisteme entegre olmuş bir ülkeyiz. Bu konuda tereddüt yok” diyerek “B ve C planları”nın içeriğini de açıklamış oldu.
Dün basında çıkan B ve C planlarının içeriğine dair iddiaları şöyle sıralayabiliriz:
- Döviz borçlu şirketlere sabit döviz kuru. Yani yıl sonundaki döviz fiyatını sabitleyip sonradan dövizin fiyatı artmış olsa bile firmalara bu sabit kur üstünden MB’nin döviz satması.
- Dolar mevduatında munzam karşılığında indirim yaparak bankaların elini rahatlatmak.
- Türkiye kökenli firma ve T.C. vatandaşlarının yurt dışındaki dövizlerinin Türkiye’ye getirilmesi için yeni bir “Varlık Barışı” uygulamasının (Kara paranın aklanması) devreye sokulması.
- Yabancı sermayenin desteklenmesi kapsamında, yatırım yapacak firmalara, KDV istisnası, gelir vergisi desteği, sigorta primlere patronların hissesinin devlet tarafından karşılanması, yatırım yeri ve faiz desteği, …gibi destekler bağlanması.
- Firmaları sigorta ve BAĞ-KUR prim borçlarının yeniden yapılandırılması.
- Özel sektöre KOSGEB ve Eximbank aracığı ile düşük faizli, uzun vadeli kredi imkanı sağlanması.
- Miktarı 65 milyarı aşan İşsizlik Fonu’ndan sermaye sahiplerine ucuz kredi olarak kullanılacak kaynak aktarımı yapılması.
Açıkça görüldüğü gibi, B ve C planı denilen planlar içinde alınmak istenen önemlerin tümü, doların, avronun yükselişinden zarar görebilecek büyük sermaye sahiplerini rahatlatmak içindir. Ama dövizdeki bu yükselişten, emekçilerin payına da zamlar (Başlıca tüketim mallarının fiyatlarının yükselmesi), kitlesel işten çıkarmalar ve işsizliğin artması, dolaylı vergilerde artışlar,ücretlerin sınırlanarak gerçek ücretlerin ve maaşların düşürülmesi, …düşecektir. Hatta Hükümet, ortaya çıkan kaotik durumu bahane ederek, firmalara yeni kaynaklar aktaracak, durumu bir fırsata dönüştürecektir. Bunun geçmişte sayısız örneklerini gördük. Ve bunun içindir ki, her kriz döneminde büyük sermaye sahipleri daha büyüyerek krizden çıkarken, işçinin, emeği ile geçinenlerin gelirleri küçülmüştür.
Şimdi de sürecin böyle işletileceğine dair en küçük şüphe yoktur. Sermaye basınında bir B ve C planına dair ortaya atılan önlemler dizisi de bunu açıkça göstermektedir. Çünkü sözü edilen bütün önlemler doğrudan ya da dolaylı olarak faturanın emekçiye kesileceği önlemlerdir.
Dolayısıyla sürecin bundan sonrasında asıl sorun faturanın emekçiye, işçi sınıfına çıkmasını önlemenin işçilerin, emekçilerin nasıl bir mücadele vereceğidir.
İşçilerin ileri kesimleri ve sınıftan yana sendikacılar, sorunu bütün boyutlarıyla gündemlerine alarak, gidişata müdahale için adımlar atmak zorundalar. Aksi halde, bir kez daha sermayenin sorularının ağır faturasını ödemek zorunda kalacaklar.
Evrensel'i Takip Et