10 Şubat 2014

Homer (2) (Troya varlığını yele borçlu…)

Atalarını Troya’ ya bağlayan Romalıların, Troya’ daki birçok yapıyı dümdüz edip bir tapınak kondurdukları tepenin üzerindeyiz.
Troya’ nın konumunu anlatmak istiyoruz torunum Troy’a…
Önce iki ırmağı gösteriyoruz:
“Bak sol yanda ( kuzeye yönlenmişken) Kara Menderes (Skamandros), sağ yanda Dümrek… Troya , ada gibi, iki ırmağın, kuzeyde, güneyde iki körfezin arasında… Troya savaşının olduğu çağlarda deniz, kuzeyde de, güneyde de bu denli uzak değildi.”

Bütün Ege kıyılarında kentler, genelde, ya bir adanın ya da yarımadanın arkasına saklanmışlardır. Midilli böyledir, Efes böyledir, Faselis, Knidos, Kaunos böyledir. Açıktan geçen korsan gemilerinden görünmemek içindir bu bir bakıma… Belki de asıl neden, yele, fırtınaya karşı önlemdir. Yel kuzeyden estiğinde güneydeki limanı, güneyden estiğinde kuzeydeki limanı kullanıyorlardı besbelli. Troya’ nın kuzeydeki limanı, Çanakkale Boğazı’nın içinde, Ege denizi ağzındaydı. Korunaklıydı… Güneydeki limanı Ege’ ye açılıyordu…
Bu, Ege ile Karadeniz arasında çok önemli bir konumdu… Böylece Troya, Ege Denizi- Karadeniz yolunu denetim altında tutabiliyordu. Tam bir kapıydı bir tek Anadolu’ yla, bugün Avrupa sayılan daha batı arasında…
Gemiler, esen yelden korunmak için, onun güvenli limanlarına sığınmak zorundaydılar.
Troya’ nın varsıllığı da buradan geliyordu.

Kısacası, Troya varlığını yele borçluydu.

Batıdaki budun (kavim) lara göre gömülerin üzerinde oturuyordu Troya. Bunu düşündükçe ağızlarının suyu akıyordu…

Sözde neden bulmak zor değil ki…
Güzel Helena- Paris söylencesi, üstelik pek “şairane” nedendi.
Öyle ya, kaçmış güzel bir kadını sözüm ona kurtaracaklardı… Namusa pek de düşkünler ya…

Hep birlikte saldırdılar Troya’ ya…
Tıpkı 1915’te Çanakkale’ye saldırıldığı gibi…

Savaş, İsa’nın doğumundan 12 yy önce oldu.
Bu savaşı Homer 4 yy sonra anlattı.

KİM BU HOMER?
 
Bir başka yurttaşımız, tarihin babası Heredot, Homer’ in kendisinden 4 yy önce yaşadığını söylüyor. Heredot İ.Ö. 450 sularında yaşamış. Demek ki, Homer İ.Ö. sekiz buçuk yy önce yaşamış…
Bu da abecenin Helenistan’a geçtiği sıralar oluyor…

Homer tam bir kırılma çizgisinde…
Batıda sözlü tarihten yazılı tarihe ancak geçildiği sıralar…
Homer, böyle bir dönemin, adı, sanı, yapıtı bilinen, yeryüzünün ilk ozanı…

İ.S. 5. yy da yaşamış, eskil çağın son düşünürü İstanbul’lu Proklos’a göre, Homeros sözcüğü ‘tutsak’ demektir. Kioslulara (Sakız) tutsak olarak verildiğinden “Homeros” denmiş ona…
Kimilerine göre de Aiol lehçesinde ‘gözü görmeyen ‘ anlamındaki bir sözcükten gelir ozanın adı…
Bize ilköğretimde böyle bellettiler biliyorsunuz… Bizim için o kördü…

Oysa Proklos diyor ki:

        “ Homeros’ a kör diyenlerin kendileri kördür. Çünkü kafadan sakattırlar.”

Batılılar duymazdan geldiler Proklos’un sözlerini.

“Onlardan bize ne ? Biz kendi araştırmacılarımızın yorumlarına baksak ya…” diyeceksiniz belki… Bu konuda bizim araştırmalarımızın yeterli olmadığını söylemek zorundayız. Halikarnas Balıkçı’sından, Azra Erhat’ dan bu yana bu konuda düşünen yazan var mı?

Evrensel'i Takip Et