11 Şubat 2014

Önce mezarlıklar sonra camiler

Bundan 3 ay kadar önce gazetelerde bir haber çıktı: “Garipçe mezarlığı gelir kapısı oldu… 3. köprü ile gündeme gelen Garipçe’de mezarlık devletin yeni gelir kapısı oldu. Daha önce yer ayırtan mezar sahiplerinden 2 bin TL isteniyor.” (Sözcü, 16.10.2013) AK Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu olay hoşuna gitmiş olacak ki, ertesi gün de şu haberi okuduk: “Özel mezarlık kurup işletene izin çıkıyor… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, büyükşehirlerdeki mezarlık sıkıntısı ve mezar fiyatlarının 10 bin TL’yi aşması üzerine harekete geçti. Bakanlık, İmar Kanunu’nda yapacağı düzenlemeyle özel mezarlık kurulmasını sağlayacak. Böylece, imar planlarında artık özel mezarlık alanları ayrılabilecek ve vatandaş bu mezarlıkları işletebilecek.” (Milliyet, 17.10.2013) Bir köşe yazarımız da şöyle yazıyordu, 2 gün sonra: “Zenginle fakirin mezarı da ayrılacak… Bugüne kadar parası olanla olmayanın okulu, sokağı, semti ve mahallesi ayrıydı. Bundan sonra mezarlık yeri de ayrı olacak.” (M.Yılmaz,  Milliyet Ege, 19.10.2013) Demek yer üstünde para edecek yerler, sahiller, ırmaklar, meralar, dağlar, tepeler tükendi ki, birkaç yerdeki madenlerden sonra yerin altını da tümüyle satmaya kalkıyorlar… Yine Ak Müslümanlar köşe olacak… Ne diyor, yeni Ak Çevre ve Şehircilik Bakanı: “Çevre, Müslümanların özbeöz anasının ak sütü kadar helal, kendi mallarıdır.” (M.Tez, Milliyet 4.2.2014)
Benim çocukluktan beri mezarlıklar, ölüler ile duyduklarım, gördüklerim, bildiklerim var. Trajikomik görüntüler, bunlar. Bana ilginç geldiği için birkaçını yazmak istiyorum…
Örneğin, Ankara’daki Yenidoğan Mezarlığı’ndaki, birçok ölünün adı, o sırada moda olan Vatan Cephesi’ne katılanların arasında çıkmış…
Bir başka örnek. Galiba Ö. Asaf anlatmıştı. Eskiden Karacaahmet Mezarlığı silme mezarlıkmış, yol falan yokmuş. Bir gün ortasından yol açmayı kararlaştırmışlar, o güzergâhtaki mezarları boşaltarak, yaşayan sahiplerine haber vermişler, “Gelin, ölülerinizin kemiklerini alıp, göstereceğimiz yere gömün.” Ö. Asaf da gitmiş, annesinin kemiklerini almak için. Bir de ne görsün, bir yerde yığın halinde kafatasları, bir başka yerde kol, bir diğer yerde de bacak kemikleri. Ne bir işaret var, ne de başka bir şey. O da gelişigüzel seçmiş, gösterilen yere gömmüş…
Bir diğer örnek. Eyüp Sultan Camisi’nin yanı başındaki küçük caminin avlusundaki mezarlıktan 1915’lerde ölen T. Fikret’in kemiklerini alıp, Aşiyan’a gömecekler. Aradan 50-60 yıl geçmiş. O gün tek ben vardım, gazeteci olarak. Birkaç kafatası içinden birini, çürümeye yüz tutmuş kol ve bacak kemiklerinden dördünü çıkarıp bir torbaya koydular, Aşiyan’a götürdüler. Neyse…
Bir başka örnek. Bir gün, sanırım R. Su’yu toprağa vermek için Zincirlikuyu Mezarlığı’na gittik. Orada yol içinde, tek kişilik, ama üzerinde kubbe olan mermer bir mezar vardı. Kubbenin tam altında, ankesörlü bir telefon. Kablosu, altındaki mezara gidiyordu. Bir neyse daha…
Örneklerden biri daha. Yayıncılık dönemimde, Romanya’dan, kitabını da yayımladığım bir şair arkadaş geldi. Haliç’i görsün diye, Piyer Loti Kahvehanesi’ne götürdüm. Yol üzerinde Türkiye’nin tek Mareşal’ının mezarı vardı. Mezar çöplük gibiydi, boş bira şişeleri bile vardı… Birkaç gün sonra, orada, seks yapan bir çifti yakalamışlar…
1960, 27 Mayısı’nın bir numaralı kişisi Cemal Gürsel’i Anıtkabir’e gömmüşlerdi. Kenan Evren başa gelince, ilk yaptığı işlerden biri, onun kemiklerini Ankara Belediyesi’nin bir çöp torbasına koydurup, başka bir yere götürüp gömdürmesiydi…
Yer üstündeki mezarlıklar kayıyor, pek umursadıklarını sanmıyorum. Bundan birkaç yıl önce Ş. Avni Özel’i, İzmir’de, Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verirken, sağda, yamaca yapılmış bir-iki mezar gözüme çarptı. Mermerleriyle falan her şey tamam, ama mezarın yarıya yakın bölümü boştu, içinde de ölü falan yoktu, çünkü o boşluktan gökyüzü görünüyordu. Aradan yıllar geçti ve bir gazete haberi: “Narlıdere, Güzelbahçe ve Balçova sakinleri İsyanda: Mezarlar kayıyor, ölüler açığa çıkıyor.” (Milliyet Ege, 14.11.2013)
1972’de Nesrin’le Paris’teki o muhteşem mezarlığı görmüştük. Tertemiz, sapasağlam, bir müze gibi… Bir biz Türk Müslümanların mezarları, bir de onların, Fransız Hristiyanlarınki…
Son bir söz: Pekiii, yerin altı da satılırsa sonra ne var satılacak, para getirecek? Bu da sorulur mu, camiler var ya, S. Ahmet, Süleymaniye, Selimiye vb… Ya Arap Bedevilere satarlar ya da AVM falan yaparlar…

Evrensel'i Takip Et