12 Şubat 2014 09:35

AKP'nin operasyon şantajına kapatma tehdidi

AKP\'nin operasyon şantajına kapatma tehdidi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kaset salvoları Mehmet Barlas’ı bunaltmış olmalı ki geçenlerde şöyle yazdı:
Bundan sonra ne yapacaklarsa hemen yapsalar bari. (Sabah, 4 Şubat 2014)
Barlas “Benim tape’lerim de var mı!” tedirginliğiyle mi seslendi bilemem…
Lakin…
Cemaat’in AKP kuşatmasının RT Erdoğan kliği için Çin işkencesine dönüştüğü hissedilebiliyor…
Bu ruh halinin ne kadar etkisi var kestiremiyorum ama…
İktidar bloku içindeki siyasal iç savaş, kritik evreye geçeceğinin sinyallerini veriyor.
Biliyorsunuz…
AKP-Cemaat kapışması 17 Aralık operasyonuyla yargı üstünden aleniyet kazanmıştı…
Şimdi görünen o ki, Erdoğan-Gülen boğazlaşması da yine yargı meydanında gerçekleşecek… Gibi.
Anlatayım…
Cemaatin operasyon dalgaları ve kaset salvolarına karşı iktidar da boş durmadı…
‘Hukuku tasfiye, yargıya darbe’ ile yetinmeyip…
Tetikçi kalem ve yorumcuları vasıtasıyla, 17 Aralık operasyonunun rövanşının alınacağı tehdidini sallayıp durdu…
Arınç’ın son Bakanlar Kurulunun ardından “Paralel devlet, paralel yapı soruşturması yok” (10 Şubat 2014) demesine bakmayın…
Sanki “Paralel”iparalelize edecek adımı atmaya hazırlanıyor iktidar…
Elbette epeydir o sözü edilen “Cemaate operasyon”un tezahür ediş tarzını kestirmek zor…  
Darbe… Ajan… Komplo… İnine gireceğiz inine… Retoriklerine denk düşen gözaltı dalgası mı bekliyor Cemaati…  
Yoksa başlangıç için “Terör örgütü” soruşturması mı açılacak Gülen hareketine, bilemiyorum…

SABAH, CEMAATE ‘TERÖR ÖRGÜTÜ’ OPERASYONUNUN İŞARETİNİ VERDİ
Ama artık son “havuz” ifşaatıyla rahatlıkla Başbakanın gazetesi diyeceğimiz Sabah, ikinci şıkkın işaretini manşetten verdi:
İmamlar Firarda (3 Şubat 2014)
Alt başlık:
Paralel yapının beyin takımında panik! ‘Yargı imamı’ Gülen’le görüşmek için Pensilvanya’ya uçtu; ‘Emniyet imamı’ da ev değiştirip kayıplara karıştı.
Sabah, “Özel İstihbarat” elemanlarının imzasıyla çakarken Cemaate iftiharla sundu:
“ ‘Yargı imamı’ Ahmet Can’ın fotoğrafını Türk basınında il kez SABAH yayımlıyor.”
İlk sayfanın ana fotoğraflarında ilkinde ise yüzü buzlanmış gizemli şahsiyet var:
“Kozanlı Ömer lakaplı Emniyet İmamı Ö.H.Ö”
Almanlar da yaka silkti, başlığının altında ise beddua eden Gülen…
Bu ayrıntıları şundan veriyorum:
Haberin sunumu da içeriği de medyada bilhassa eskiden görmeye alıştığımız “… sol terör örgütü yakalandı”…  “deşifre oldu” kıvamında.

HABER, POLİS FEZLEKESİNDEN HAZIRLANMIŞ DA İDDİNAMEYE GİRECEK GİBİ SANKİ…
Abartmıyorum.
Haberin sunumu da dili de tıpkı içeriği gibi tipik “Terör örgütü haberi”nin reenkarnasyonu…
O kadar klişe ki, “Örgüt şeması” bile “Ele geçirilen örgüt üyelerinin evlerinde yapılan aramada bulunan dökümanlara göre…” cümlelerindekini aratmıyor…
İşte o haberden birkaç misal:
-Türkiye beş bölgeye ayıran yapıda…
-Her bilge, il, ilçeden ve semtten sorumlu imam…
-Her devlet kurumundan sorumlu imam…
-Büyük iller, küçük iller olarak ayrılması… Her ilin altında eyalet yapılanmaları…
- Özel-üst birim olarak “Mahrem hizmetler” (hücresi)… Filan…
Yanlış anlaşılmak istemem…
Bilgiler yanlış, uydurma filan demiyorum…
Zira, Aydınlıkçılar’ın yıllardır yazdıklarını sadece anarak geçsek de…
Burada anlatılanların çoğunu en azında Hanefi Avcı’nın kitabından okumuştuk.
Hatta çok daha teferruatlı bilgiler verilmişti…
Mesele şu:
Sabah gazetesinin polis fezlekesi üslubu ve içeriğiyle iddianame oluşturacak tarzda haber hazırlayıp yayımlaması…
Ve bunun bence sonucu:
Kamuoyunu muhtemel operasyona hazırlamak…
Cemaate karşı açılacak “Terör örgütü” davasının psikolojik zeminini oluşturmak…
Belki de bunu mesajını vererek…
“Dava şantaj ve tehdidi” suretiyle Cemaati terbiye ve pazarlığa zorlama planı…

CEMAATTEN KARŞI HAMLE GECİKMEDİ: YASİN EL KADI PARASI AKP’Yİ KAPATIR  
Ben, AKP medyasını takip ederek el yordamıyla sonuçlar çıkarırken…
Zaman Yazarı MümtazerTürköne, muhtemelen “içerden” bilgiler eşliğinde RT Erdoğan kliğinin bu planını sezmiş olmalı ki “kapatma” kartını sürdü arenaya…
Mümtazer Türköne esas perdeyi, AKP Kapatılmalı mı? (Zaman, 9 Şubat 2014) başlıklı yazısıyla açtı…
Türköne, “Bu soruya tereddütsüz cevabım: ‘Kesinlikle kapatılmamalı’” dese de…
Aynı gün meydan konuşması yapan Başbakanın zılgıtından kaçamadı:
“Paralel devletin uşaklarından bir tanesi çıkmış, ‘AK Parti kapatılmalı’ diyor.” (9 Şubat 2014)
Türköne, Erdoğan’ı öfkelendirmekten memnun olmalı ki aynı minvalde devam etti:
Başbakan yolsuzluk yaptı mı? (11 Şubat 2014)
Gelen tepkilerden anladığım şu:
İktidar kanadı beklemediği yerden soru gelen talebenin şaşkınlık ve hırçınlığına kapıldı… Haklı olarak…
Çünkü Türköne, Hükümet açısında sahiden sıkıntı yaratacak… AKP’yi kapatmaya götürebilecek argümanlar ileri sürüyor…
Zaman yazarı, “AKP Kapatılabilir öngörüsünü” Siyasi Partiler Kanunu’nun 101. maddesinin (c) bendine… “Siyasetin finansmanı”na dayandırıyor…
Başbakanın 17 Aralık’ın hedefindeki sonradan T. C. vatandaşı olan Zarrab ile yabancı uyruklu Yasin el Kadı’ya sahip çıkmasını hatırlatıyor ve devam ediyor:
“Bu kişilerle Başbakanın ve AK Parti temsilcilerinin usulsüz para ilişkisi, sağlam bir kapatma gerekçesi. Kanun (101/c) ‘Bir siyasi partinin,... Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alması’ durumunda açık bir dille ‘kapatılacağını’ belirtiyor ve bu ibare 2008’deki kapatma davasından sonra SPK’nın AK Parti’nin elden geçirip parti kapatmayı zorlaştırdığı halinde yer alıyor. Peki yolsuzluk iddiaları bu duruma uyuyor mu?​”

TÜRKÖNE, YARGITAY BAŞSAVCISI VE AYM’Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR
Zaman yazarı, sorusuna şöyle cevap veriyor:
“17 Aralık’tan bugüne gündeme yerleşen sorun siyasetin finansmanına dair kapsamlı ve sistematik bir yolsuzluk iddiası..”
Öyleyse?
“Yargı bütünüyle kilitlenmiş durumda, mahkeme kararları uygulanmıyor. AK Parti kapatılmamalı; ama hiç olmazsa durumu tespit etmek için Anayasa Mahkemesi bu dosyanın kapağını açmalı.”
Sonuç?
“Şayet AK Parti’nin finans kaynakları arasında bir dış kaynak mevcutsa, Siyasi Partiler Kanunu’nun 101/c hükmüne göre kapatma gerekçesi oluşmuş demektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, uygun delillerle Anayasa Mahkemesinin önüne bir iddianame koyarsa, AK Parti kapatılabilir. Üstelik bu kapatma kararı demokrasiye değil, yolsuzluğa karşı verilmiş olur. 2008’de kapatma davası açıldığında AK Parti savunmasının, laiklik tanımı ve arka planı hakkındaki bölümü benim kalemimden çıkmıştı. Bu sefer yolsuzluktan dolayı bir dava açılırsa, Başbakan nezdindeki ilmî kifayetimin verilecek kararı değiştirmeye yetmeyeceği aşikâr.”
Aşikâr, değil mi?

SATIR ALTINDAN NOTLAR
ALTAYLI’YA VURMAK KOLAY SEN KENDİ ‘ALO FATİH’İNİ AÇIKLA…
Başbakanın maiyet gazeteciliğinin Habertürk temsili deşifre oldu ya…
Fatih Altaylı’ya vurarak kendini temize çekmeye çalışanlar sıraya girdi…
Yemezler!..diyelim…
Okur, izleyici ve dinleyiciler talep edelim…
Eyyy genel yayın yönetmenleri, medya ceo’su şusu busu ve cümle müdürü, falanı filanı...
Açıklayın kendi “Alo Fatih” diyaloglarınızı ki yüzünüz olsun Altaylı’ya laf etmeye…
Anlatın bakalım sizi kim(ler), ne zaman hangi haberler için aradı?
Konuşun… Kasetlerden değil sizden duyalım…
Bekliyoruz…
Turgay Ciner ve ‘Cin’ gibi patronlar…
Siz konuşmasanız da olur…
Hesap soracaklara anlatırsınız derdinizi !

AA GENEL MÜDÜRÜ SAYIŞTAYI DA DİNLEMİYOR, HAZİNEYİ DE…
Nedense pek üstünde duran olmadı…
Ya da ben denk gelmedim…
Oysa ortada AKP’nin yolsuzluk ve suistimaline “Yuh artık” dedirtecek bi vaziyet var…
Habere göz atalım kısaca:
“Sayıştaydan AA’ya soğuk duş! Sayıştay, Anadolu Ajansında sahipleri net olarak saptanamayan yüzde 25.65’lik hissenin 12 bin 825 TL’ye Genel Müdür Kemal Öztürk’e satılmasının hem yasaya, hem de etiğe aykırı olduğunu vurguladı.”(cumhuriyet.com.tr, 4 Şubat 2014)
Olay şu:
Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk, ajansın yüzde 25.26 orandaki hisselerini adına geçirdi… (Cumhuriyet, 24 Haziran 2013)
Evet, şaka değil! Devletin ajansının hisselerini kendi namına “özel”leştirmişti…
Ortaya çıkınca, “Adıma değil, makama aldım” açıklaması yapsa da….Iııh!..
Hazine de “Acil bize devret,” (Taraf, 27 Haz. 2013) çocuklarına miras bırakamazsın, demek zorunda kalmıştı… Falan…
Sayıştayın “Yasaya ve etiğe aykırı” bulmamaya devam ettiğini beyan ettiği haberden öğreniyoruz ki, AA Genel Müdürü Hazinenin “Acil bize devret” çağrısına uymamış!..
Onca vakit geçmese, notere gidecek fırsat bulamadı, diyeceğim de…
Hani ölümlü dünya, başına bi iş gelse Kemal Müdürün…
Muhterem çoluk çocuğuna AA’nın yüzde 25’ini miras bırakmakta kararlı galiba…
Peki AA’dan sorumlu Bülen Arınç da mı “Ee hakkı adamın” diye düşünüyor?
Belki Arınç’a soran meslektaş çıkar da öğreniriz şu kamu malının tapusunu…
AA hisselerini “adına” geçirmenin sebebini…
Tabii Hazinenin “Acilen devret” talebine kulak asmamasının hikmetini de…   

MİLLET CAMİYE, VİLLACI RANTİYE BAŞBAKANA SIĞINIYOR
Urla’daki SİT alanına ‘villa kondurma’ operasyonu ve Başbakana “bi de”li iki hisse layık görme hadisesi şunu hatırlattı:
Orman arazisini işgal edip evleri konduranların ilk işi mahallenin camisin yapıp, minaresini dikmektir…
Ki “Cami yıkıyorlar” vaveylası koparmak için şartlar müsait hale gelir…
Böylece rant Allah’ın evinin gölgesinde korumaya alınır…
Yeni iktidar sahipleri ve duldasında büyüyen nevzuharat muktedirler de milletinin tecrübesinden faydalanmış, onun izinden gidiyor anlaşılan…
Tek fark şu galiba:
Camiden önce işgal sahasına dikilen villalardan Başbakan ve hanedanlarına pay vermek…
Akıllıca…
AKP Denizli Mebusu’nun mülahazasına göre, “Allah’ın bütün vasıflarını taşıyan” Başbakandan daha kuvvetli korunak olur mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa