Homer (3) (Al Mina)
Fotoğraf: Envato
Batılılara daha çok inanıyoruz …
Neden?
Dedim ya, biz onlardan daha az çalışıyoruz… Bir de, kültürümüzü, kültür değerlerimizi yeterince bilmiyoruz. Bilmek için de bir şey yapmıyoruz.
Bugün bile 19. yy’ın ulusçu siyasalarının etkisindeyiz ayrıca… Tarihimizi de başka yerlere bağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Oysa” Sabahattin Eyuboğlu ne diyor: Tarihimiz halkımızın tarihidir.
Bundan önceki yazımda Homer’in bir kırılma çağında yaşadığına değindim. Bunu açmalıyım önce…
Yazı, biliyorsunuz Sümerlerce, İsadan önce 4. bin yılda bulunmuştur. İ. Ö. 2. bin yılda da tecim yolu ile Anadolu’ ya geçmiştir. Oradan da ancak İ. Ö. 12. yy’da Batı’ya…
Benim bildiğim, Troya’ da savaşanlardan Anadolu yakasındakilerin abeceleri (alfabe) vardı. Karşılarındakilerin ise yoktu daha … Abece, savaştan 3-5 yy sonra geçebildi karşıya… İşte tam bu evrede anlatmış Homer savaşı…
Az daha geriden alayım…
AL MİNA
Hatay’da, Asi Irmağı’nın denize ulaştığı yerde, bir kent var: Al Mina (İ. Ö. 10. yy- İ.Ö.8.yy). Çağının en önemli tecim iskelelerinden biri… Mezopotamyalı Asuriler egemen Al Mina’ da. (Al Mina Arapça liman demekmiş.) Al Mina’ da oturan Aramiler deniz ticareti yapmıyorlar. Burada bulunan Helen seramiklerini, Batı’dan gelen denizciler getirmişler. Bu bize, tecimi de onların yaptıklarını anlatıyor.
Al Mina bugün denizden yaklaşık 2 km içerde… Birçok Ege, Akdeniz kıyı kentlerimiz gibi… Örneğin Efes’in (6 km), Milet’in olduğu gibi…
Mezopotamya ile Akdeniz arasındaki tecimin iskelesi olan Al Mina, Fenikelilerin denetimindeymiş. Alışverişi kayıt altına almak o günlerin yüzlerce imden oluşan abecesi ile zor, süre alıcı… Oysa tecim hız istiyor… İşte orada ilk kez sesli harfler bulunuyor. Böylece abece yaklaşık 30 ime (harfe) indirgenebiliyor.
Fenikeliler bu abeceyi İyonya’ya taşıyorlar… Sonra da daha batıya… Tam Homer’in yaşadığı çağlarda…
Homer’in bir kırılma çağında yaşadığını söylemem bundan…
Kısacası bütün koşullar Homer’i var etmek için oluşmuş sanki…
Abecenin sesli imlerinin Al Mina’ da bulunduğu konusunu, tanıdığım kimi kişilere sorduğum, danıştığımda,
“ Ha evet öyle bir sav da var.”
dediler.
Bu savın savunucusu Numizmat, Eski Çağ Tarihçisi, Epigraf Prof. Johannes Nolle’ ye başvurduğumda (dostum Mesut Ilgım aracılığıyla) çok kestirme şu yanıtı verdi:
“ Bu konuda herkesi inandırabiliyoruz”da Türkleri inandıramıyoruz.
Anlamak zor… Mustafa Kemal buradan gitmiş bir abeceyi geri getiriyor. Sizlerden
kimileri Latin abecesi diye yabancılıyorlar bu abeceyi…”
Antakya Mimarlar Odası Şubesinden söz aldım… Becerebilirsek bir çalıştay toplayacağız. Bu savı tartışacağız, değerlendireceğiz. Bir sonuca geliriz umarım…
Homeros’un İlyada ile Odise (Odyssee) adlı yapıtlarını yazmasından gene bir dört yy sonra bu betikler Atina’ya götürülüp kendi dillerine çevrilmişler. Halikarnas Balıkçısı, bu iş yapılırken Helenlerin kendilerine göre kimi değişiklikler yaptıklarına da inanıyor. Gerçekten İlyada’ nın kimi yerleri bunu düşündürür okuyucuya diyordu Azra Erhat…
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08