Gül’ün Macaristan ziyareti
Fotoğraf: Envato
Türkiye- Macaristan ilişkileri, çok yönlü gelişiyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçen hafta gerçekleşen ziyaretinden önce, Macar Başbakanı Orban Türkiye’ye gelmişti.
Romanlara karşı şiddetli ırkçı saldırı ve uygulamalarla bütün dünyada tepki çeken Orban, Macar şoven milliyetçiliğinin en militan savunucusu olarak biliniyor. Türkiye ziyareti sırasında, “Erdoğan’ı örnek aldığı” söylenen Başbakan Orban, icraatı ve konuşmalarıyla gerçekten bizim Başbakandan geri kalmıyor.
Erdoğan muhabbeti Orban’la sınırlı kalamıyor. Macaristan aşırı sağcı ve ırkçı muhalefet partisi Genel Başkanı Gabor Vona da, Gezi direnişi sırasında, “Türkiye son kaledir, bu kalenin düşmemesi gerekir, bunun için ne gerekiyorsa yapılmalıdır… Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın güçlü bir lider ve birçok sorunun üstesinden geldiği gibi şimdiki krizin de üstesinden gelecektir” diyerek, çok “manidar” bir çıkış yapmıştı. Daha da güzeli, “Unutmayınız ki bizler Atilla’nın torunlarıyız. Atilla’nın torunları hiç kimseden korkmazlar. İnandığımız değerler uğruna Macaristan’ın geleceği için gece gündüz hiç durmadan çalışmak durumundayız” diyerek, tarihi bir selam çakmıştı. Macaristan, böyle özel renkleriyle Türkiye için AB içinde samimi bir partner olacağı umudu veriyor!
Abdullah Gül’ün ziyareti, Gül Baba Türbesi, Osmanlı mirasının korunması, tarihten gelen iyi ilişkiler, ticaret hacminin büyümesi, MÜSİAD çıkarması gibi başlıklarla yansıdı. Türkiye-AB ilişkileri konusunda Macaristan’ın öteden beri sürdürdüğü destek ve bunun artarak devam etmesi de sözü edilen görüşme maddelerindendi.
Kuşkusuz bu Orta-Avrupa ülkesinin Türkiye’nin dış politika gündemindeki yeri, esas olarak bu noktada önem kazanıyor. AB’nin büyük patronlarıyla özellikle iç politika uygulamaları ve ekonomik konularda sorunlu olan Macaristan’ın birlik içinde Türkiye gibi bir müttefike ihtiyacı var. Bu yüzden, her iki ülkenin cumhurbaşkanlarının özellikle vurguladığı gibi, Türkiye-Macaristan ilişkileri, “stratejik ortaklık” düzeyinde ilerlemektedir.
Macaristan’ın AB Dönem Başkanlığı gibi bir mevkide bulunması bir yana bırakılacak olursa, dikkat çeken özellik, bütün dış ilişkilerde olduğu gibi, burada da Türkiye’nin dünyadaki yerini en geri ve antidemokratik unsurlarla ilişkiler üzerinden tanımlaması olacaktır.
Ekonomik ilişkiler bahsinde ise, özellikle sanayi ve ticaretin MÜSİAD üyelerinin ağırlıkta olduğu sektörler üzerinden kurulması dikkat çekicidir. Elbette önce inşaat, müteahhitlik ve teknik müşavirlik başta olmak üzere, ahşap ve mobilya, enerji, finansal hizmetler, gıda endüstrisi, ilaç, kimya endüstrisi, lojistik, makine ve ekipmanları, tekstil ve giyim firma temsilcilerinin oluşturduğu küçük bir ordu Gül’e eşlik etmiştir.
Geçen sonbahardan bu yana önemli gelişmeler kaydeden Türkiye-Macaristan ilişkilerinin omurgasını, AB ile yaşanan sorunların yanı sıra, enerji nakil hatları (Nabuocco) projesi oluşturuyor.
Yoğun iç politika gündemi içinde nostaljik Budapeşte görüntüleri ile yansıyan ziyaretin temelinde, AB içinde yeni bir odak oluşturma girişimlerinin ön adımları bulunuyor.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43