20 Şubat 2014 01:04

Fenerbahçe: Bir spor kulübünden daha fazlası

Fenerbahçe: Bir spor kulübünden daha fazlası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barcelona kulübünün kullandığı Més que un club  (bir kulüpten daha fazlası) sloganını futbolseverlerin büyük çoğunluğu bilir. Pazar günü Kadıköy, Bağdat caddesi ve çevresini görenler, Fenerbahçe’nin de artık bir kulüpten daha fazlasını ifade ettiğine şahitlik ettiler.
Rivayet muhtelif, 100 bin kişiden kapıyı açan var,  450 bin rakamını telaffuz eden de. Boş verin sayıya takılmadan son yıllarda görülen en kitlesel eylem olduğunu söyleyelim yeter.
Ne istiyorlardı?
“Af mı”, “ceza ertelemesi mi”, “suç varsa ortadan kaldırılmasını mı”?
Hayır…
Sadece “Adalet”…
Türkiye ve Fenerbahçe için “Adalet”…
Evrensel hukuk kurallarına göre adil yargılanma.
12 yıldır adında “Adalet” kelimesi bulunan bir parti tarafından yönetilen memleket meğer “Adalet”e ne kadar susamış?
Sarı-Lacivert formaların yanında Bağdat Caddesi’nin tarihinde görülmedik sayıda sarı-kırmızı ve siyah-beyaz forma vardı. Sayıca daha az olmasına rağmen Adana Demirspor atkısı taşıyanlar, Göztepe ve Karşıyaka formalılara ve onlarca başka takımın formasını atkısını taşıyanlara da rastlanıyordu.
3 Temmuz’dan beri Fenerbahçe taraftarının ısrarla dile getirdiği “adaletsizliğe” ilişkin gerçekler, 17 Aralık’tan beri artık ortalığa saçıldığı için bugüne kadar futbol ile ilgilenmeyen binlerce kişi de “adalet” arayışında Fenerbahçelilerin yanındaydı.
Yürüyüş coşkuyla sürerken birkaç arkadaşımla stadın hemen yan tarafında bulunan Yoğurtçu parkına geçtik.
“Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe yıkılmaz”  bestesinin yaratıcısı Vamos Bien taraftar grubunun her zamanki toplanma yerine yöneldik. Bolu Fenerbahçeliler Derneği’nin organizasyonuyla yürüyüşe ve Kasımpaşa maçına gelen Ali İsmail’in ailesi birazdan Vamos’u ziyaret edecekti.
Onları beklerken parka ilk gelen B.E’nin babası Sami E.’yi gördük. Vamos’un, Fenerbahçe’nin gençleri karşıladılar “Sami babalarını”. Memleketin kirli futbol gündemini bıraktı herkes, B.E’den haber soruyoruz, dertleşiyoruz. Birazdan yanımıza,  Oda TV davasından 1 yıl tutuklu yargılanan gazeteci Ahmet Şık geldi. Belgesel çekiyormuş. Mağdurların hepsi birbirini tanıyor, kimse yabancılık çekmiyor. “Ali İsmail” marşını kimin yaptığını merak ediyor Ahmet, ama kimse bir adım öne çıkmıyor gençlerden,  hep beraber yaptık diyorlar.
Çağdaş Avukatlar Derneği davasından gözaltına alınan avukat Efkan Bolaç ve “redhack” davasında aylarca tutuklu yargılanan medyanın yazdığı biçimiyle “er Utku Kalı” geliyor biraz sonra. Yoğurtçu parkı gururlu ama bir o kadar hüzünlü. Bir anda parkın her yerinden marş yükselmeye başlıyor, “daha 19 yaşında düşlerinde özgür dünya…” , Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz, babası ve abisi parktan içeri giriyorlar. Çok farklı siyasi görüşlere sahip olan Fenerbahçeliler  “Emel annelerinin” elini öpmek için neredeyse sıraya giriyorlar.
Uzatmaya gerek yok, o marşın bestelendiği banka oturup o marşı besteleyenlere sarılıyor Emel Korkmaz…
Bir kez daha net biçimde Türkiye’ye bir resim sunuluyor Yoğurtçu parkından. Bu memleketin insanları “ADALET” arıyor.
Hala daha “Aziz Yıldırım’ı kurtarmaya çalışıyorlar”,”şikeden aklanmak istiyorlar”, “Ali İsmail Korkmaz’ı kullanıyorlar” diye yazanlar, konuşanlar var. Ne yazık ki, onlar ne Fenerbahçe’yi, ne memleketi anlamadılar. Dayandıkları özel yetkili mahkemeler, onların verdiği şaibeli kararlar yok hükmünde. 2010-11 sezon kupasının kimde olduğu önemli değil; “ADALET” arayan bu kadar farklı kesimden, bu kadar farklı siyasal görüşten, bu kadar farklı yaş grubundan insanın neden Kadıköy’de buluştuğunu anlamak ise çok önemli.
Hala gizlemek istiyorlar. Maçın 34. dakikasında başlayan “Ali İsmail Korkmaz” marşı anında TMSF tarafından yönetilen yayıncı kuruluş tarafından kesiliyor ama aynı anda Hayat TV telefonla bağlanıp canlı yayına sesi veriyor. Bu devirde sansür kolay değil…  
Maçın sonunda Ali İsmail’in ailesine sevgi seli nedeniyle dakikalarca tribünler boşalmıyor, yayıncı kuruluş vermiyor ama ilgili herkes internetten seyretmiştir, seyredebilir.
Kısacası, Pazar günü Kadıköy coşkuyu, kardeşliği, hüznü, acıyı, öfkeyi, isyanı aynı anda yaşadı 100 binlerle; ADALET arayan herkes Kadıköy’deydi. “Bağzıları” hariç, bütün medya az ya da çok gördü 100 binleri… Göremeyen medyayı tanıyor ve biliyoruz…
3 Temmuz operasyonunu gerçekleştiren “bağzıları”  ise karalar bağladı. Çünkü 16 Şubat tarihe, 100 binler sokağa kupa kovalamak için değil ADALET için döküldü diye geçti. Ve ADALET arayanlar belli ki tarihin akışını değiştirecek.
“Bağzılarına” rağmen…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa