Futbol ortamımız
Şampiyonluk mücadelesi kıran kırana sürüyor!.. Bu yolda herkes, üzerine düşen görevi(!) hakkıyla yerine getirmeye çalışıyor.
Hedefe kilitlenme adına gözler dönmüş durumda. Bu gözü dönmüşlük sahanın içine; tekme, tokat, dirsek, küfür, tehdit, gaddarca fauller ve hakemi aldatma amaçlı sahtekarlıklar şeklinde yansıyor.
Sahanın dışında ise kulüplerin, hakemleri baskı altına alabilmek amacıyla yaptıkları açıklamalara artık alıştık. Kulüp açıklamalarının yanı sıra yöneticiler de her buldukları fırsatta aynı amaç doğrultusunda döktürmekten(!) geri durmuyorlar.
Başarıya şartlandırılan tribünlere de benzer bir kararlılık(!) hakim... Kaybetmeye tahammül yok. Kısa vadede karşılaşma mutlaka kazanılacak, uzun vadede ise kesinlikle şampiyon olunacak. Bunlar için de ne gerekiyorsa yapılacak. “Ne gerekiyorsa”nın içinin nasıl doldurulduğu önemli değil. Her yol mübah ve kabul edilebilir nasıl olsa. Bu konuda yöneticilerin sonsuz kredisi var. Onlardan işleri, “Bir şekilde halletmeleri” bekleniyor... Sözde herkes, erdemli, onurlu mücadeleden yana ama nedense “bir şekilde halledilen” işlerden hiç kimse rahatsızlık duymuyor...
Daha fazla uyanıklık, kurnazlık yapanın, daha fazla ses çıkaranın avantaj sağlayacağına inanılıyor. Bu yüzden de cazgırlık gırla gidiyor... Herkes birbirini ahlak dışı yollara başvurmakla suçluyor. Aslında bu konuda haksız sayılmazlar. Çünkü her kulüp gerçekten de gücü yettiğince, karşılaşmaların doğal akışına müdahale etmeye çalışıyor. Eh tabii müdahale yöntemleri varlığını korudukça, karşılıklı tehdit ve suçlamaların, hedef göstermelerin, hezeyan ürünü komplo teorilerinin sonu gelmiyor.
Büyük takımların şımarıklıkta sınır tanımayan oyuncuları, hakemlerden her zaman ayrıcalıklı muamele bekliyorlar. Bekledikleri genellikle gerçekleşiyor da. Ayrıcalıklı muamelenin dozu arttıkça, futbolcular şımarıklıkta daha bir cüretkarlaşıp pervasızlaşıyorlar...
Fenerbahçe ve milli takımın kalecisi Volkan, maçın devre arasında, verdiği bir karardan dolayı hakemi sorgulayabiliyor. Kendi anlattığına göre, bu sırada gülen Kasımpaşa menajerini de omzundan tutup sarsarak, “Kadın gibi gülme, adam ol” şeklinde fırçalıyor. Bugüne kadar ki icraatlarına baktığımızda, kızdığı birisini kadınlık göndermesiyle aşağılamaya çalışmasını elbette Volkan’a yakıştırıyoruz...
Kültürel anlamda öylesine sığ bir futbol ortamımız var ki, utanç duyulacak davranışlar, sözler bile, “amaca hizmet ediyor” gerekçesiyle gurur kaynağı şeklinde algılanabiliyor.
Doğruluk, dürüstlük gibi erdemlerle birlikte ahlaki ve vicdani değerlerin çöküntüye uğradığı dönemdeyiz. Saygı ve saygınlık kavramları, çoktandır “mutlak kazanma” anlayışına yenik düştü. Başarıya; onurlu, erdemli bir çabayla ulaşmak hiç kimsenin umurunda değil. Futbol ortamımız, rezillik açısından dibe doğru yol almanın bir sonu olmadığını kanıtlıyor...
Evrensel'i Takip Et