Kader değil...
Fotoğraf: Envato
Kader, 11 yaşında imam nikahıyla evlendirildi. Bir erkek çocuk doğurdu... Bir süre sonra yine gebe kaldı... Ama çocuk bedeni ikinci çocuğu büyütemedi. Erken doğan bebek öldü. Sonra Kader öldü... 14 yaşında... Av tüfeğiyle vurularak; 14 saçma tanesi çıkarıldı karnından. Şimdi, “Öldü mü öldürüldü mü?” sorgulaması yapılıyor... İntihar ettiğini öne sürüyor ailesi... Kim bilir, belki de doğrudur. Ama Kader kendi canına kıymış olsa bile, yine de öldürülmüştür. 11 yaşında bedensel ve psikolojik gelişimini tamamlamadan; okuldan-eğitimden koparılarak evlendirildiği için... Bu evliliğe onay veren aileler; din, töre, gelenek denilerek ailelerin kız çocuklarının yaşamına hükmetmesine onay veren toplum tarafından öldürülmüştür... Kader, kız çocuklarının 4+4+4 yasasıyla eğitim sürecinden koparılıp çocuk yaşta evlendirilmesine olanak tanıyan yasa, bu yasayı çıkaranlar tarafından öldürülmüştür... Babası kızının 16 yaşında olduğunu söylemiş... 16 yaş çocukluk çağına dahil değilmiş gibi... 16 yaşında biri canlı biri ölü iki çocuk annesi olsa da çocuktur Kader...
Kader’in çocuk yaşta evlendirilmesi ve ölümü ilk ve tek örnek değildir, sonuncu da olmayacaktır ne yazık ki... Çünkü, yeni getirilen yasa hâlâ ortadadır; MEB duyarlı davranmamaktadır. Hükümetin bu konudaki düşüncesiyse bilinmektedir. Geçtiğimiz aylarda AKP’li belediyelere aile danışmanlığı yapan Sibel Üresin’in bu konudaki fetvası hâlâ akıllardadır. “12 yaşındaki kız 60 yaşında adamla evlendirilebilir... Dinde yaş sınırı yok. Evlenmede sadece ergen olma şartı ve aklın yerinde olma şartı var.... Kız ve erkek imam nikahı yaptıktan sonra aynı evde kalabilir.”
Doğaya, insana ve bilime aykırı bu düşüncelerin hangi biri kabul edilebilir? 12 yaşında çocuğun evlendirilmesi mi, dedesi yaşında biriyle evlendirilmesi mi, yoksa imam nikahına yeşil ışık yakılması mı?
Sibel Üresin’in düşünceleri, “Yine saçmaladı” gibi bir yaklaşımla ele alınıyor. Ancak, bu tür konuşmalar tek değil ki. Geçtiğimiz günlerde çıkarılan AKP’li adayın seçim afişindeki “Köle olma ailenin reisi ol” sloganı da benzer bir anlayışın ürünü... Başbakan zaten kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyerek, kız çocuklarının eğitimden koparılıp çocuk yaşta evlendirilmesine yol açan eğitim yasasını çıkararak bu konudaki düşüncelerini ortaya koydu. Daha geçtiğimiz günlerde, tecüvüz sonucu hamile kalan kız çocuğunun kürtaj yapmasına izin verilmeyip tecavüz çocuğunu doğurmaya zorlanması da aynı anlayışın ürünü...
Burada görev yine yaşam savunucularına düşüyor. Yaşamın her alanında olduğu gibi bu alanda da etkili, birleşik bir mücadele yürütülmesi gerekiyor. Bin yıllardır; çocukların, kadınların yaşamını olumsuz etkileyen töre, gelenek vb. etkilerin sona ermesi; çocukların eğitimden, oyundan oyuncaklarından koparılıp bir acı evcilik oyununa sürüklenmemesi; sorumluların eliyle ve onayıyla varlığını sürdüren bu toplumsal sorunun ortadan kalkması için...
- ‘Ülkesi ağıdistan’ 10 Aralık 2016 00:52
- Haklar ve görevler... 03 Aralık 2016 00:34
- İstanbul’da bir güz masalı: Uluslararası kitap ve sanat fuarı 19 Kasım 2016 00:11
- Hayatın umutlu sesi 05 Kasım 2016 00:27
- ‘Hişt hişt!’ 22 Ekim 2016 00:20
- 8 Mart yaklaşırken 05 Mart 2016 00:22
- Barış için adım atmak... 13 Şubat 2016 00:58
- Umudu diri tutanlar... 16 Ocak 2016 00:51
- Tek dileğim barış! 02 Ocak 2016 00:52
- 'Hani biz kardeştik?' 19 Aralık 2015 01:00
- Tek renk ya da ‘gökkuşağının tüm renkleri’ 05 Aralık 2015 00:51
- Canlı bomba olmaya övgü: Aleko adlı bir çocuk 21 Kasım 2015 00:51