24 Şubat 2014

Kürt sorununu MİT mi çözecek?

17 Aralık operasyonunu ‘çözüm sürecine karşı darbe’ olarak gösteren AKP Hükümeti, hazırlanan MİT yasasıyla çözüm sürecinin güvenceye alınacağını söylüyor. Oysa 17 Aralık’tan sonra emniyet ve yargıya yönelik müdahalelerle rüşvet ve soygundan tutuklananların salıverilmesi çözüm sürecine ne kadar hizmet ediyorsa, bu yasa tasarısı da o kadar hizmet etmektedir. Çünkü ‘çözüm sürecine karşı darbe’ söylemi, AKP’nin kendini güvenceye almaya yönelik hamlelerine Kürtleri yedeklemeye yönelik bir söylemdir. Ve MİT yasası da AKP’nin kendini güvenceye alma hamlelerinin devamından başka bir şey değildir.
AKP’nin medyadaki hınk deyicileri, AKP’ye yönelik her türlü eleştiriyi ulusalcı-darbeci çevrelerin eleştirileriyle eşitleyerek “Bakın, bunlar çözüm sürecinin devam etmesini istemiyorlar” diyorlar. Oysa AKP’nin kendini kurtarmaya yönelik hamlelerine verdikleri destekle ‘çözüm süreci’ni en çok onlar tehlikeye atıyorlar. Hazırlanan MİT yasa tasarısında ‘istihbarat örgütü terör örgütleriyle görüşme yapabilir’ denilerek süreç güvenceye alınıyormuş. Böylece Oslo görüşmelerinden sonra MİT’i yargılamaya yönelik girişim gibi manzaralar bir daha yaşanmayacakmış.  
Gerekçeleri ikna edici görünüyor, değil mi?
‘Çözüm süreci’nin devamını isteyenler böylesi bir düzenlemeye niye karşı çıksın ki?
Ancak biz, tam da ‘çözüm süreci’nin devamını istediğimiz için bu yasa tasarısına karşıyız.
Nedenlerine gelince…
Bugün Kürt sorununun çözümünün, ülkenin demokratikleşmesinin en öncelikli sorunu haline geldiği konusunda geniş çevreler hemfikirdir. Ancak AKP; İnternet yasası, HSYK düzenlemesi, MİT yasası gibi birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlı olan ve bütün toplumu baskı altına alan düzenlemeleri ‘çözüm süreci’nin devamı için yaptığını söylüyor. Yani AKP, 90 yıllık cumhuriyet rejiminin demokratikleştirilmesinin en önemli meselesini bütün toplumu zapturapt altına alarak çözeceğini söylüyor. Sonra da buna bizim inanmamızı istiyor.
İkincisi, ‘çözüm süreci’ni ‘istihbarat örgütü terör örgütleriyle görüşebilir’ çerçevesine sıkıştırmak, aslında çözümsüzlükte ısrardan başka bir şey değildir. Çünkü bu yaklaşım her şeyden önce Kürt sorununu bir ‘terör sorunu’ olarak görme yaklaşımının devam ettiğinin gösteriyor. Ayrıca MİT elbette Öcalan’la görüşebilir. Ancak bu görüşmelerin ötesine geçip çözüm iradesini ortaya koymanın yolu, siyasi müzakerelere başlamaktır. Ve siyasi müzakerelerin muhatabı, devletin istihbarat örgütü (MİT) değildir. Bugüne kadar benzer bir çok meselenin çözümünde nasıl bir yol izlendiği açıktır. Öncelikle Öcalan ve Kürt hareketi (KCK-BDP-DTK) siyasi muhatap olarak kabul edilmeli ve Öcalan’ın herkesle görüşebileceği koşullar sağlanmalıdır. Ve sorun eğer bir ‘güvenlik’, ‘terör’ sorunu değilse -ki değildir- devlet adına istihbarat örgütü değil, bu görüşmeler için yetkilendirilmiş siyasi heyetler görüşmelere katılmalıdır. Bütün toplumun çözümün bir parçası haline getirileceği şeffaf bir süreç ancak böyle işletilebilir. Ötesi sadece Kürtleri değil; bu ülkede barış ve demokrasi isteyen bütün halk güçlerini aldatmaya çalışmaktan başka bir anlam taşımaz.
Uzun lafın kısası, Kürt sorununun demokratikleşmeden başka bir çözüm yolu yoktur. Ve yaptığı her düzenlemeyle dünyanın en baskıcı rejimleri listesinde daha üst sıralara tırmanan AKP Hükümeti, bu adımları ile bırakın çözümü çatışmasızlık ortamını bile tehlikeye atmaktadır. Bir de MİT deyince, aklımıza nedense ‘çözüm’ değil; TIR’lar gelmektedir. Çünkü artık kimsenin yanından bile geçmeye cesaret edemeyeceği MİT TIR’ları Rojava halkının demokratik geleceğini kurmasına ne kadar hizmet ediyorsa, MİT yasası da ‘çözüm’e o kadar hizmet etmektedir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et