25 Şubat 2014 00:48

Oğul Deniz'e mektup

Oğul Deniz\'e mektup

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Artık, hayırlısıyla ayın 3’ünde görüşeceğiz sevgili oğul can. Bakalım o gün mahkeme ne karar verecek. Hani empati kuracak olursak, adamların işi de zor.
Sonuç: “Bu devletin ipi ile”, hadi “inilmez” deyip kapıyı tamamen kapamayalım; “Kuyuya inilmesi hayli zor.”
Kadim devletin derin köklerine merak salanlar için, bir okuma önerisi: “Bizans’ın Gizli Tarihi.” Sanki askeri ile, sarayı ile, din adamları, zenginleri ile, yargısı ile (o zaman mahkeme icat olmuş muydu?) bugünü anlatıyor.
Yazarı: Propius, Sarayın resmi vakanüvisti…
Adam, bakmış olanı biteni olduğu gibi yazamıyor. “Her yer sur, her yer sütun, her yer heykel” demenin ötesinde… “Orayı da fethettik, barbarları tepeledik” diye, anlı şanlı böbürlenmenin ötesinde laf etme olanağı yok.
Tutmuş bir de “paralel”, “gizli tarih” yazmış!
Kitabın tercümesi çok başarılı, çünkü en harika, sarkastik söylem ustası olan Orhan Duru tarafından tercüme edilmiş. Üniversite yıllarında Ayşe ile Veysi’nin baş ucu kitabıydı Orhan Duru’nun hikayeleri.
Okurken gülmekten yıkılırlardı neredeyse.
Bir de ‘Teknede Üç Adam’a bayılırlardı, İngiliz mizahçı Jerom’un.
Elbette, Don Camillo’yu da unutmamalı, Guarecchi’nin.
Hem dincilerle hem komünistlerle dalgasını iyi geçerdi o mizah ustası.
Hele onun çevirmeni de “şeyh-ül muharririn”, Burhan Felek hazretleri olunca.
Hasılı, DP’nin otoriterleşme döneminde mizah patlama yapmış, bu 60’ların ilk yıllarında da devam etmişti, sevgili Deniz.
Bu ara, Belge’nin Marenostrum dizisinin “kardeş yayınevi” İSTOS’u ziyaret ettim.
Genç, idealist, pırıl pırıl insanların ortak emeği ile harika gidiyorlar.
Aynı öteki kardeş yayınevi ARAS gibi.
Elence ve Türkçe yayın yapıyorlar.
‘Fahişe Çika’yı bir zamanlar ben de yayımlamak istemiştim, ama sonra egemen toplumdaki ön yargılara, kısmi de olsa kanıt gösterilir diye vazgeçmiştik.
ISTOS’un cesaretini sevdim.
Hele KAVAFİS’in Toplu Şiirlerinin, üstad Ari Çokanas tarafından yapılan harika tercümesine ne diyelim.
Ve Kazancakis’in ‘Çileci’si; ve diğer kitaplar cezbetti beni: ‘İstanbul Rumları/Dün Bugün’; ‘İmparatorluğun Kalbinde/Selanik İstanbul İzmir 1905-1912’; Vlastos’un ‘Baba Konuşabilir miyim’i; Tahçis’in ‘Artakalan’ı… Bu arada İSTOS, Salname geleneğini de canlandırmış. Ne güzel…
Ben şimdi bu kitaplara keyifle dalmaz mıyım?
Ve çok özel bir şeyler daha. Ayşe de ben de kırtasiye ve defter delisiydik.
ISTOS, çok harika defterler yapmış, hem çizgili hem beyaz. Ve üzerlerinde çeşitli Anadolu ve Mezapotamya dillerinde ‘Defter’ yazıyor, özgün alfabeleri ile birlikte: ‘dedrag’, ‘kerko’, ‘tetradio’, vd…
Ben şimdi bu defterlere notlarımı keyifle düşmez miyim?
Burada kesiyorum oğul can.
Yoksa uçağım kaçacak!
Hasretle kucaklarım seni.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa