Sivil itaatsizlik…
Haftayı RT Erdoğan kliği açtı…
Star: Paralel örgüt 7 bin kişiyi dinledi…
Yeni Şafak: Derin kulak Pensilvanya (24 Şubat 2014)
Manşetler Cemaatin siperlerini bombalarken, Hükümet adına söz alan Beşir Atalay nev’i Bakanlar da sağ olsunlar lafı dolandırmadı…
‘Siz kafanızı yormayın, biz ne düşüneceğinizi söyleyelim’ dercesine, şaşırtıcı açıklıkla manşetlerin mesajını açıkladılar:
Her kesimden insanı hepimizi dinlemişler… HSYK ve MİT yasalarının neden bir an önce çıkması gerektiği her halde anlaşılmıştır…
Anladık:
Hükümet haklıymış… Bu yasaları mümkünse daha da ağırlaştırarak en kısa sürede çıkarmalı…
Lakin… İktidar mahfillerindeki “İyi iş çıkardık” keyif ve rehaveti fazla sürmedi…
Karşı hamle gecikmedi…
Hükümet kanadının sert çıkışı, sanki muarızında erken kaset doğumuna yol açtı…
Başbakan’ın “Alo Bilal” hattı İnternet’e düştü…
Erdoğan ailesinin merkez bankası şubesini andıran evlerinde 17 Aralık sabahında yaşanan paniği öğrendik…
Sesler iddia edildiği gibi “ahlaksızca montaj” mı göreceğiz ama…
Şu kesin:
17 Aralık’la aleniyet kazanan iktidar blokundaki siyasi iç savaş keskin viraj aldı, yeni evreye girdi…
Muhtemelen bizden daha fazlasını bilen CHP’nin MKYK’sini olağanüstü toplaması…
İlk kez Hükümeti gayrimeşru ilan ederek istifaya çağırması da bunu alametleri sayılmalı…
Uzatmayacağım…
Haddimi aşarak yazıyorum…
Özeleştiri vermek ve mütevazılık, ders çıkarıldığı ölçüde erdemdir…
Ama örgüt ve önderliklerin ömrü, mütemadiyen eksik tespit etmek ve mütevazılık misalleri sergilemekle geçmeyecek sanırım…
Yeni bir “Gezi’de halk bizi aştı” tespitinde daha bulunmaması için, sol sosyalist kuvvetler galiba daha atak davranmalı…
Zira… Hayatımızı istila eden, bugünümüze ve geleceğimize ipotek koyan muktedirlerin siyasal iç savaşına, demokratik güçler daha fazla seyirci kalmamalı…
Bu ahval ve şerait içinde tribünlerin sahaya inmesinin vakti geldi de geçiyor bile…
Başbakan ‘Fetret devri’ ilan ettiği dönemde..
Egemenler kendi hukuk ve yasalarını çiğneyip yok saydığı şu süreçte, onların düzenine riayet etmek bize mi kaldı!..
Cemaatin süfli saldırılarına ve meşruiyetini yitirmiş hükümete karşı örgütlü demokratik tepkinin kurucu iradesini yaratmak, devreye sokmak galiba acil görev haline geldi…
Susurluk ve Gezi tecrübeleri, adım adım kitleselleşecek ‘sivil itaatsizlik’ kampanyalarının mümkün olduğunu söylemiyor mu?
Dikkatli okura: Pazartesi harfiyat’ta randevulaşmıştık: Çarşambaya AKP’nin ‘11 Eylül’ derslerini yazacağım, demiştim… “Kısmetse” şartını ihmal etmeyerek… ‘Siyasi iç savaş halleri’ gündemi bombalayınca plan değişti… Pardon… Kısmet değilmiş.
Satır altından notlar...
BABALAR VE OĞULLAR
17 Aralık 2013…
Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sürerken “Alo oğlum” hattı da panikle devreye girer… Ve…:
Muammer Güler: Kaç para var evinde
Oğul Barış Güler: 3-5 kuruş bir şey, 1 trilyon (11 Şubat 2014’te K. Kılıçdaroğlu’nun CHP Grup toplantısında dinlettiği ses kaydından) Başbakan: Evinde ne var ne yok çıkar, sıfırla Oğul Bilal Erdoğan: 30 milyon daha var, eritemedik (24 Şubat 2014’te İnternet’e düşen ses kaydından)
NTV’DEN ‘ALO BİLAL’ NASIL KAÇIRILIR TEMSİLİ
“Alo Fatih” ten sonra…
Başbakanın “Alo Bilal” hattı ile de müşerref olduk ya…
Ses kayıtlarının İnternet’e düştüğünü öğrenince…
“Sıfırla… Sıfırla…” paniğindeki reis ile…
“Eritemedik daha babacığım!” diye çırpınan evlatcağızın telaşlı sesi kulaklarımda, kanalları zap’lıyorum…
İzleyebildiğim haber kanallarının bi-haber vaziyetini NTV misaliyle özetleyeyim:
Hadisenin patladığı (24 Şubat 2014) gece yarısı….
01.00 Haber bülteni…
İlk Haber: Başbakanlıktan yapılan ve özetle “….ses kayıtları, ahlaksızca bir montaj ürünü olup tümüyle gerçek dışıdır” diyen iki cümlelik açıklama…
(Dikkat: … Ses kayıtları… montaj… gerçek dışı… ??? Ne ki!? Bilmiyoruz, öğrenemiyoruz…)
İkinci Haber: ‘CHP MKYK’nin olağanüstü toplantısı sürerken Haluk Koç’un yaptığı açıklama…’
(Koç’un görüntü ve sesi var ama itinayla montajlanmış… En zararsız cümlelerden ve istifaya çağıran kısım verilmiş kısaca… Peki haberde geçen, Koç’un açıklamasına zemin ve vesile olan CHP MKYK neden olağanüstü toplanmış? Bilmiyoruz… Haberde bu yok çünkü…
Ama… İkinci haberin kuyruğu var: (CHP’nin ardından) MHP de bu gece MKYK’sini olağanüstü toplantıya çağırdı…
(Niye?.. Bilmiyoruz… Anlarsınız ya tadında akıp giderken bülten…)
Üçüncü haber: Yeni Şafak ve Star’da yayınlanan 7 bin kişinin dinlenmesi…
(Gazetelerde çıkan haberin tatmin edici özeti veriliyor…Neyin, ne olduğunu bittamam anlıyoruz… Eyvallah!..
Dördüncü haber: Tepki ve değerlendirmelerle dinleme haberinin devamı…
Düşünün:
Olan bitenden habersiz… NTV’nin özet geçtiğim gece 01.00 bültenine denk geldiniz…
Ne anlarsınız?
Başbakanlık hangi “ses kaydı”nı “ahlaksızca montaj ürünü” ilan ediyor?..
Sahi CHP, ardından MHP MKYK’leri gecenin bi’vakti niye olağanüstü toplanıyor?...
Yahu ne oldu da CHP ilk kez Hükümeti “gayrimeşru” ilan edip istifaya çağırdı?
Cevap almak için dinlediğin haberlerden sorularla kafası karışmış olarak, söylene söylene yatağın yolunu tutarsın…
Uyu uyabilirsen…
Epeydir, “Alo Ferit kardeşim” hattı sayesinde ha..haa… ber kekemesine dönüşen “haber kanalı” NTV böyle de diğerleri farklı mı?
Aynı akşam… Habertürk, güya Haluk Koç’un açıklamasını “Canlı” veriyor…
Ama ses yok… Muhabir konuşuyor…
“Cin”erler ya!
Koç’un kontrol edemeyeceği zehir zemberek sözlerini “kısıyor”…
Makulleştirilmiş, verilebilir halini muhabire bildirtiyorlar…
BU NE ŞİDDET BU CELAL ERTUĞRUL ÖZKÖK!?..
Enteresan şeyler oluyor…
Bi’ vakitlerin ‘Azgın azınlığa karşı makul çoğunluğun sesi’ Ertuğrul Özkök çağrı yaptı:
Artık bu rejimin adını koyalım (Hürriyet, 16 Şubat 2014)
Dikkat buyurun…
“Rejim tartışması” açmanın ihanet sayıldığı günlerde, icat ettiği “Azgın azınlığa karşı makul çoğunluk”un sesi misyonu yüklenen Özkök’e ne oldu böyle?
Epey süre “götürüleceği” anı bekleyip başında bavulla uyuduğunu yazan eski Hürriyet müdürü neden bu kadar celallendi?
Tamam… “Hadi… Öpüşelim barışalım” frekansından, “İcabında kavgaya da varım” dalga boyuna geçtiğinin sinyalleri geliyordu son günlerde…
17 Aralık’tan sonra bilhassa “Azgın”laştıkça azgınlaşıyordu… Da…
Bu manifesto kıvamındaki çıkış da ne oluyor?
Bakar mısınız yazdıklarına:
* Bu rejimin adı artık demokrasi değildir.
* Bu devlet bir hukuk devleti değildir.
* Bu Anayasa fiilen yürürlükten kalkmıştır.
Özkök’ün, bu tespit ve iddialarının siyasal sonuç ve gereklerini hesap edebilecek akıl ve izana sahip olduğu muhakkaksa…Bu çıkışın anlamı olmalı…
Demokrasi aşkı, diğerkamlık… Adanmışlık ve politik cesaret gibi hasletler Özkök profiline sığmayacağına göre…
Bu radikal meydan okumayı nasıl açıklamalı?
Başta da şu sorunun cevabı önemli:
Ertuğrul Özkök bu çıkışı kimler adına yapıyor?
Hayır, asker filan değil sorumun kastı…
Hangi sosyal, sınıfsal kuvvetlerin meydan okumasına tercüman oldu/oluyor Özkök’ün çağrısı…
Fehmi Koru da merak ve galiba biraz da tedirgin olmuş olmalı ki cevaben döşendi:
Rejimin adını tartışıyoruz (Star, 18 Şubat 2014)
Koru, Nuray Mert’in Sivil Diktası ile Putin modeline...
Ya da tartışmaya dahil olan Aslı Aydıntaşbaş’ın ‘Otoriterleşme’ filan gibi çeşitlemelerine değinse de….
Star yazarının asıl hedefinde Cemaatin Zaman’da ifade ettiği ‘Parti devleti’ ile Özkök’ün çağrısı var…
Koru’nun tehdit ve uyarı kokan son cümlesi de galiba Özkök’e gidiyor:
“Rejimin adı ne?” sorusunu gündeme sokanlar esas şu soru üzerinde düşünsünler:
Müdahaleye kalkışanların amaçları yerine gelse, o rejimin adı ne olur?
Başbakanın ‘fetret devri’ olarak tanımladığı kardeşler arası taht kavgasında taht ne yana, şah ne yana düşecek göreceğiz… de..
AKP ve Cemaat karşısında Özkökgiller yeni muktedirlerin alternatifi ve umudu olarak peyda olursa ayıp olmaz mı?
Evrensel'i Takip Et