03 Mart 2014 00:14

Panzehir

Panzehir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hakikat sözü aşalı, kendini sere serpe ortaya koyalı çok oldu. Çok basit ve dolaysız söylemek gerekecek bu sefer ne söyleyeceksek. Sistemin bütün cerahatlarının ortaya saçıldığı bu dönemde 8 Mart, kadınların yağmacıların, yiyicilerin, doymazlarının, izan bilmez, ar yoksunlarının karşısına dikilmesinin adı olacak. Mecbur.
Bu adamlar bunca dadanmışken balımıza, kutu kutu, odalar dolusu götürürlerken bizim terimizle yarattıklarımızı… Mecbur!
Hakikatin bu kadar arsızca inkar edilmesinin, yolsuzluğun pişkinliğinin, çürümüşlüğün kokusunun önce bizim taleplerimizin üstünü örttüğünün en önemli göstergesi de bu zaten işte… Biz eşitliğin de, özgürlüğün de, demokrasinin de, refahın da gerçeğini talep ederken, bunun mücadelesini verir, bunun sözünü kurarken çıtayı çektikleri yere bakın!
Çok değil, tam 1 sene önce kadınların sözünün geçtiği onurlu bir barışı en önemli talep olarak ortaya koymuşken, gerçek eşitliğin ve demokrasinin olmadığı yerde şiddetin, kadın düşmanlığının, sömürünün, savaş suçlarının katmerlendiğini söylerken, bugün hepsinin üstünü örten bir çürümüşlüğün kokusuna mahkum ediliyoruz.
Biz, kadınların taleplerini ve ihtiyaçlarını gözeten yasal düzenlemeler isterken, şiddetin ve tacizin aklayıcısı olan hükümet sözcülerine “haddini bil” derken sokaklarda,
adına “büyük Türkiye” dedikleri büyük sömürü çarkının kadınları güvencesizliğe ve geleceksizliğe mahkum etmesine karşı çıkarken,
Doğamıza fiyat biçip bizi beton yığınlarına gömmeye çalışanlara “yedirmeyiz” derken, demeye devam ederken sözümüzü yalanlarıyla kesenler onlar…
“Kendilerine ileri demokrasileri”yle yaptıklarını aklamak için dizi dizi yasalar çıkarırken, kadınları kazanılmış yasal haklarından bile mahrum bırakanlar, talep ettiğimiz düzenlemeleri rafa kaldıranlar onlar…
Kendilerine “müreffeh bir yaşam” kurmak için hırsızların önüne yatarken, kadınları ve çocukları yoksulluğun ve açlığın karşısında ölüme yatıranlar onlar…
Kendilerini “yüzyılın mağduru” ilan edip kadınların başörtüsünü mağduriyetlerinin bayrağı haline getirirlerken, patron tacizi ile karşı karşıya kalan başörtülü işçi kadınların sendikalaşma mücadelesinin önüne her türlü imkanla set koyan onlar… Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini sürdüren kadınlara “Şimdi hangi yüzle kadın hakları diyeceksiniz” diye bağırıp çağırırlarken kadınların bedenlerini kullananlar, tüm kadın düşmanlıklarını sırtlanıp yine de “hanım kardeşlerini” pisliklerini temizlemek için göreve çağıranlar yine onlar!
Memleketi koca bir bataklığa kendileriyle beraber sürükleme derdindeler. Çıtayı çektikleri yer alçalmanın dibi. Farkındayız elbet.
Yalanların önüne kendi gerçeğimizle çıktığımızda bataklıklarının çamurunu sıçratıp “kışkırtıcılar, darbeciler, demokrasi düşmanları” demelerinin ne anlama geldiğinin de farkındayız elbet.
220 sene öncesinin Paris’inde Versailles Sarayı’na “ekmek ve adalet” için yürüyen kadınların adları “kışkırtıcı”ya çıkmıştı. 8 Mart 1917’de Petrograd’da zenginliğin bir avuç doymazın elinde biriktirmesine karşı tek çıkar yolun onların alaşağı edilmesi olduğunu ortaya koyduklarında kadın işçiler, 8 Mart’ın kadınların birlik ve mücadele günü ilan edilmesinin üstünden henüz 7 yıl geçmişti. Tam 157 yıldır kadınların sürdürdüğü onurlu bir hayat, eşitlik, özgürlük, ekmek ve gül mücadelesinin tüm insanlığın kurtuluş mücadelesi olduğunu gösteren günlerden geçiyoruz.
Çaldıkları her kuruş para ile, söyledikleri her bir yalan ile, geçirdikleri tek tek yasalar ile ekmeğimizden, gerçeğimizden ve geleceğimizden çalanlar…  Kadın mücadelesinin  biriktirdiklerinden de çalmanın hesabında.
Biz, bizi bu cerahatten kurtaracak bir kurtarıcı beklemiyoruz. Panzehir, kadınların söz, yetki, karar, denetim hakkının “gerçekten” var olduğu gerçek bir eşitlik için gerçek bir demokrasi! Panzehir, kadınların meydanı yalana dolana bırakmayacak inadı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa