Onlar ‘villa’ biz ‘sıva’ diyoruz!
Fotoğraf: Envato
Bizim uydurduğumuz bir şey değil bu! Bizzat devletin resmi kurumunun… Türkiye İstatistik Kurumunun tespiti...
Kendimizin yazıp oynadığı bir piyes değil yani.
Gerçeğin ta kendisi!
İstatistik Kurumunun ‘Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’ diyor ki;
Nüfusun yüzde 40’ı kendilerine ait olmayan konutta oturuyor.
Her 100 kişinin 42’sinin oturduğu konutun çatısı sızdırıyor, duvarı nemli, penceresi çürümüş, evi iyi ısınmıyor.
Yani neredeyse her iki haneden birinin hali bu!
Başka ne diyor?
Ailelerin yüzde 80’i mobilyasını yenileyemeyecek durumda.
Her 100 hanenin 80’i borçlu.
Her 5 gençten biri sokaklarda geziniyor.
İşi olan her 100 kişinin neredeyse yarısı kayıt dışı çalışıyor.
Bunların hiçbiri montaj, dublaj, piyes falan değil.
Her biri bizzat devletin istatistik kurumu tarafından kayıt altına alınmış yoksulluğumuz, yoksunluğumuz.
‘ADA HAYALİ’ VE GELECEK!
Böylesi bir ülkede Başbakan ve oğlu arasında geçen…
Hayal edemeyeceğimiz kadar büyük para muhabbetleri…
Bir sürü sıfırdan bahsedilmesi…
Nasıl izah edilir?
‘Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir’ sözünü düstur edinmediğinizi çoktandır biliyoruz da… Hava karardıktan, el ayak çekildikten sonra, millet yattıktan sonra valiz valiz para taşıyacağınızı söylemenizi nasıl açıklayacaksınız.
Rakamları hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Hadi diyelim tapelerdeki rakamlar montaj. Ama evinizin etrafındaki güvenlik kameralardan, o akşam nasıl bir hareket yaşandığını görmemiz olası.
Ama konuşmalarında, ‘ada satın almak’, ‘milyonluk villa almak’ gibi cümleler geçen birilerinin çıkıp da…
Yüz binlerce sıvasız hanenin, milyonlarca yoksuluna, olayı aydınlatmak adına, o kameraları göstermesini beklemek aşırı saflık olur herhalde.
Hukuk ayaklar altına alındıkça…
Hükümet bütün alanları kontrol etmek adına bir bir yasalar çıkardıkça…
Ada almayı hayal edenler geleceğe daha bir güvenli bakıyor.
Ya biz, sıvasız evlerimize sıva yaptırmayı hayal edenler. Güvenle bakabiliyor muyuz geleceğimize?
VATANDAŞ DURUMU DEVLETE BİLDİRMİŞ!
Sorunun cevabını yine İstatistik Kurumuna danışabiliriz.
Kurumun, Tüketici Güven Endeksi diyor ki…
Vatandaş ekonomiden umutsuz!
Tasarruf yapacak hali yok!
Ne ev ne buzdolabı ne de otomobil almayı düşünüyor.
Tüketiciler evlerine giren nakit paranın azalacağını söylüyor.
‘Hanemin maddi durumu kötüleşecek’ diyenlerin oranı da artmış.
Keza işsiz sayısının artacağını düşünenlerin de…
“Enflasyon yükselecek ama maaş ve ücretlerimde artış olmasını beklemiyorum” diyenlerin sayısı da artmış.
Vatandaş durumunu devletin istatistik kurumuna açık açık anlatmış.
Sorarım size vatandaşın bu anlattıklarıyla… AKP’nin reklamındaki, “Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz” söylemi tutuyor mu?
Hayallerimiz farklılaşmamış mı?
Yukarıdaki fotoğraf…
Hani Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının ortaya çıkmasının ardından… İzmit’te gerçekleştirilen protesto yürüyüşü sırasında çekilen fotoğraf…
Kalabalık sloganlarla yürürken, 44 yaşındaki H.B. adlı kadının, çöp konteynerini karıştırıp atılan meyve ve sebzeleri toplamasını gözümüze sokan o kare.
Her şeyi özetlemiyor mu?
AKP’nin geçmiş seçimlerde çok etkili olan… Şimdi de yolsuzlukların üzerini örtmek için ha bire dinlettiği… “Bolu Tünel’i yaptık, bilmem ne geçidi açtık” diyen o televizyon reklamlarının önüne yukarıdaki fotoğrafı ve ayakkabı kutusu koymanın vakti gelmedi mi?
CHP VE TÜSİAD NE DİYOR?
Fotoğrafa iyi bakmalıyız.
AKP’nin televizyon ekranlarından dönen ‘kalkınma’ propagandası gerçeğin üzerini örtmesin diye.
Bu yolsuzluğun hesabını emeğiyle geçinenler sormalı. Zira diğerlerinin ‘yolsuzluk karşıtı’ talebinden emekçilere fayda yok!
TÜSİAD ve CHP ne diyor?
“Üst kurullar bağımsız olsun”.
İyi de bu üst kurullar bağımsız olduğu müddetçe yerli ve yabancı sermayenin çıkarlarını korumadı mı?
Ebediyete göçen eski başbakanlardan Bülent Ecevit, “Karar alamaz hale geldik. Bu durumu hazmedemiyorum” dememiş miydi bu kurullar için.
Direkt Hükümete (Başbakan Erdoğan’a) bağlanmasının faturası da emekçilere çıktı. Öyleyse emekçiler için sorun bu kurulların ötesinde.
Başka ne diyor TÜSİAD ve CHP?
“Kamu ihalelerinde şeffaflık olsun”, “Rekabet ilkesi korunsun.”
Yani... Yağmacı, ranta dayalı kalkınma modeli denetimsizlikten çıksın denetlensin. Devlet parasını, kaynağını dağıtırken sermaye içi denge gözetsin! Sadece ‘sermayenin yeşilini’ gözetmesin.
İyi de ihalesi şeffaf yapılan taşeron işçi için ne ifade eder bu?
Emekçilerin derdi ‘şeffaflık’ ve ‘rekabet’le sınırlı olabilir mi? Yağma, rant ve sömürüyü denetlemek asıl mesele!
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55