05 Mart 2014 00:20

Sivastopol önünde yatar gemiler!

Sivastopol önünde yatar gemiler!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Putin’in Kırım hamlesi, doğrudan doğruya Ukrayna’nın uzun vadeli bir plan gereği AB ve ABD’ye bağlanması hamlesine karşı ciddi bir karşı koyuşa hazır olduğu anlamına geliyor.
Kırım, yalnızca Ukrayna’nın değil, bütün bir Doğu Avrupa’nın siyasal şekillenmesinin anahtarı durumuna geldi.
SSCB’nin dağılmasından sonra, Sovyet Cumhuriyetleri Birliği içinde yer alan her bir cumhuriyet farklı biçimlerde bağımsızlıklarını ilan ederken, 70 yıllık birlikteliğin zorunlu kıldığı ekonomik ve siyasi ilişkileri yok sayamadı. Rusya, Putin döneminde yeniden “Süper Devlet” niteliğini kazanmak üzere yıkıntıyı ayağa kaldırmayı büyük ölçüde başardı. Bu, eski hâkimiyet bölgelerini yeniden denetim altına alma eğilimini de güçlendirdi. Bugünkü kavga da Rusya’nın yeniden büyük dünya gücü olarak sahneye çıkışını engellemek, en azından sınırlamak isteyen ABD ve AB’nin bölgedeki toplumsal ve siyasal imkânları bu amaçla kullanmasıdır.
Tepede filler tepişirken, bir başka “bölge gücü” olmayı hayal eden Türkiye’de ilginç şeyler oluyor. Kamyon yüküyle para üstünde tepinmekten vakit bulduğu takdirde, hükümetin de bu konuda bir şeyler yapmayı isteyeceği kuşkusuzdur. Kırım’la yalnızca coğrafi bakımdan değil, izleri hayli silinmiş ve gölgeleri bile zor seçilen tarihi bağları olan Türkiye’nin gelişmeler karşısında “derhal müdahale” etmesi gerektiğini söyleyen milliyetçi çevreler var.
Kuşkusuz, Kırım’ı bahane ederek bir NATO harekatı düzenlenebilir ve bu durumda Türkiye zaten işin içinde olacaktır. Ne var ki, bunun kamuoyu nezdinde meşru bir gerekçesi olması gerekmektedir. NATO’cu çevreler, bu arada Hasan Celal Güzel gibi “kıdemli devlet adamları”, “Kırım Türkleri” gibi gruplar, Rusya Federasyonu’nun “Kırım Özerk Cumhuriyeti’ne el koyması” durumunda sessiz kalınmaması için şimdiden propaganda faaliyetine başladı.
Kırım Hanlığı, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun yakın destekçisi olmuş, Viyana seferine ordusuyla katılmış, her zaman Osmanlı’nın yedek gücü olarak görülmüş, hatta hanedanın çökmesi durumunda Osmanlı bürokrasisi tarafından imparatorluğun başına geçmek üzere çağrılması düşünülmüş bir hanlıktır. Fakat şimdi bütün Kırım’da toplumsal ve siyasal hiçbir etkileri olmayan yalnızca 300.000 Tatar kalmıştır. Anlaşılan muhtemel NATO harekâtı sırasında Türkiye’de koparılacak gürültü için bu insanlar malzeme yapılacaktır.
Aslında hükümetin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle, böyle şiddetli bir dış probleme çok ihtiyacı var. Fakat öncelikle sıkıştığı itibarsızlık kapanı içinde Suriye sorununu bile unutmuşken, Kırım’da bayrak sallamaya hiç mecali yoktur. Seçim meydanlarında Beşar Esad’ın adını, Suriye’de “zulüm altında inleyen zavallıları, katledilen çocukları” bir kere bile anmadı. “Ortadoğu’nun en güçlü lideri” olduğunu unuttu, Sünni İslam Dünyası’nın demokrasi kahramanı olarak hiç sesini yükseltmedi. Lobiler ve Pensilvanya’daki imam tarafından nasıl hırpalandığını anlatarak ağlamayı tercih etti.
Oysa Kırım olayı, tam ona göre bir pastı ama topa girecek mecali yok. Yoksa, Sivastopol’u topa tutup Almanların yanında savaşa giren provokatör Enver Paşa’nın ruhunu yanına alıp ne havalar atardı!
Onun yerine, NATO başka propagandacılar sürüyor sahneye. Şimdilik zayıf ve gösterişsiz de olsa, “Türkiye’nin Kırım’a sahip çıkması” çağrılarının ortada dolaşmaya başlaması küçük bir başlangıçtır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa