Arda
Fotoğraf: Envato
Arda’nın kuşkusuz futbol tarihimizde özel bir yeri olacak. Saha içinde kendine özgü yetenekleri ve becerisiyle ağırlığını hissettirebilen ve bu özellikleriyle “yıldız” nitelemesini hak eden Arda, saha dışında da futbola yönelik farklı bakış açısıyla dikkat çekiyor.
Gülmenin, güldürmenin ciddiyetsizlik ve laubalilik kabul edildiği köhnemiş bir toplumsal algı ortamında Arda her fırsatta gülüyor, güldürüyor. Aslında sempatik, neşeli tavırları, mizahi bakış açısı ve alçakgönüllü kişiliğiyle spor (futbol) algısına yaptığı katkı sahada takımı için yaptıklarından çok daha önemli...
Arda belli ki hayata mizah ve ironi penceresinden bakmayı seviyor. Adeta bunu bir ilke edinmiş gibi. Mesleğine, yani futbola da öyle bakıyor... Mümkün olabildiğince gülerek, güldürerek... Futbolun eninde sonunda bir oyun olduğunu ve hiçbir zaman bizi insanlığımıza yabancılaştıracak kadar ciddiye alınmaması gerektiğini söylemek istermişçesine... Onun insancıl, sempatik yaklaşımları sayesinde sporun aynı zamanda keyif ve eğlence boyutuna sahip bir oyun olduğunu hatırlıyor, kazanma hırsıyla ortaya konan utanç verici davranışların anlamsızlığını çok daha iyi anlıyoruz. Ama kuşkusuz bütün bunlar, Arda’nın mücadele ve kazanma hırsı taşımadığı anlamına gelmiyor. İnsanlığımızı asla unutmayarak ve agresiflikten, uzak kalarak da pekala kora kor mücadele edilebileceğini gösteriyor Arda bize.
Gerçekten de futbolda yaşadığımız pek çok sorunun kaynağında, bu işi gereğinden fazla ciddiye alıp hayati bir mesele olarak görmemiz bulunmuyor mu?..
Yetenekleri Arda’yı, dünyanın önde gelen kulüpleri arasında yer alan Atletico Madrid’e taşıdı. Aynı zamanda milli takımın da kaptanlığını yapıyor Arda. Onun konumundaki bir futbolcunun tavırları, yaklaşımları, verdiği ve vereceği mesajlar tabii ki çok daha etkili ve dikkate değer...
Dizginlerinden boşanmış bir rekabet ve gerilimin hüküm sürdüğü, nefretin, düşmanlığın, kışkırtmanın, şiddetin kol gezdiği hastalıklı spor ortamında, işlerin beklendiği gibi yürümesi için hem saha içinde hem de saha dışında ciddi ve sert görünmek şart elbette!.. Böylesi bir kararlılığı dışarıya yansıtmanın en iyi yolu da, her durumda asık suratlı olmak ve bundan asla taviz vermemek!..
Saha dışında da, en az saha içindeki kadar çetin(!) bir mücadele sürüyor. Üstelik bu mücadelede; baskı, korkutma, sindirme, tehdit, şantaj gibi güler yüzü asla kaldıramayacak araçlar başrolde. Yüzler nasıl gülsün ki?..
Orta sahada verilen hatalı bir taç kararının bile tartışmalara, itirazlara, gerilime yol açabildiği sert ve yozlaşmış bir ortamda tepişip duruyoruz. Saha içinde verilen kazanma odaklı mücadele sırasında güler yüzlü olmak zaten pek mümkün değil ama en azından maçlardan önce ya da sonra olsun, daha yumuşak görüntüler, daha insancıl ve sıcak mesajlar verilebilir. Yumuşamaya, gevşemeye, gülümsemeye hepimizin fazlasıyla ihtiyacı var...
Ciddiyet adına ortaya konan asık suratlardan kurtulacak, nemrutluğun hegemonyasını yıkıp futbola güler yüzlü bir bakış açısını hakim kılmayı başaracaksak, bunda en büyük pay; Arda gibi işin keyif, eğlence boyutunu ıskalamayan, hatta ıskalamak bir yana her fırsatta bunu sergilemeye, vurgulamaya özen gösteren mizah penceresi geniş, sempatik, sıcakkanlı, espritüel futbolculara ait olacaktır...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26