8 ê adarê pîroz be
Fotoğraf: Envato
Bu gün insanlığın tarihinde özel bir gün
Bu gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları için greve giden işçilere polisin saldırısı sonrası çıkan yangında 129 kadın işçinin öldüğü gün.
Yüz yıllar boyu süren erkek egemen zihniyetinin sırça sarayında kadınlar lehine bir gediğin açıldığı günün yıl dönümü.
Erkek egemen kültürünün tüm kurumları bu özel günü, anlamlı mirasından ve içeriğinden soyutlayarak sıradan bir günmüş gibi göstermeye çalışacaklar. Hatta tüketim kültürünün bir parçası haline getirmeye özen gösterecek afişler ve alış-veriş kampanyaları düzenleyeceklerdir. Oysa Clara Zetkin’in kadınlar için mücadele ve dayanışma günü olarak algılanması için verdiği mücadelenin ruhuna uygun olarak kutlanması gerekir. Bu gün aynı zaman da sömürüsüz, savaşsız, barış içinde yaşanacak bir dünya özleminin ete kemiğe bürüneceği bir atılımın da dile getirileceği bir gün olmalıdır.
Bu bilinçten hareketle oluşmuş değişik kadın örgütlenmeleri bir haftadır çeşitli kitle eylemleriyle kadın sorunlarına dikkat çekmek ve tacize, tecavüze, cinayete, işsizliğe, dayatılan kimliksizliğe karşı çıkmaktadırlar.
“Fakat artık ümit yetmiyor bana. Ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum”
Kadınlar, şairin dediği gibi sadece ümitvar olmakla yetinmiyor, hayatın öznesi olmaya, kendileri hakkında kendileri karar vermeye ve kendilerini yönetmeye çabalıyorlar. Kuşkusuz kendine aydın ve her türlü sömürü ve baskıya karşıyım diyenlerin adına “kadın sorunu”deyip bu mücadelede onları tek başına bırakmaya çalışmaları, bağışlanmayacak bir suç işledikleri anlamına gelmektedir. Bize düşen, adına erkeklik tahakkümü denilen bu baskıcı ve cins ayırımcı zihniyeti ile iktidarını kadınlar lehine tez elden yeniden düzenlemektir.Bu mücadelede onlarla berber yürümek,gündelik hayatımızda bunun gereğini yerine getirmeye özen göstermektir.Tersi davranış veya suskunluk neredeyse her gün bir kadının cinayete kurban gittiği bu ortamda katilerle suç ortaklığımız olur.
Bu coğrafyada yıllarca süren savaşın en ağır bedelini kadınlar ödedi. Çocukları, kocaları işkenceye maruz kaldı, hapse atıldı, öldürüldü.Yüzlercesi yerinden yurdundan göç ettirildi, açlığa, sefalete, terk edildi. Bu gün kadın mücadelesinin en aktif ve direnen bileşenleri onlardır. Günlerdir bölgede çeşitli eylemlerle kadın sorunlarına yönelik farkındalık yaratmak ve kalıcı bir barışın olanaklarını yaratmak için seferber olmuşlardır.
Pîrekbûnê wek birîneke vekir kadın kimliğimi açık bir yara gibi
Digerînimdi paxilaxwe de/gezdiriyorum kucağımda
Birînênminên kurmanc/kürtçe yaralarım
Bûnehewîjê re/kuma olmuşlar ona
Kadın olmaktan kaynaklı sorunların Kürtçe yaraların gerisinde kaldığı ve onların yükü altında ezildiği bu coğrafyada kadına ve kadın sorunlarının çözümüne omuz vermek, çaba göstermek savaşa, sömürüye karşı ve barış için verilen mücadeleden daha önceliklidir.
Kuşkusuz son yıllarda kadın mücadelesinin elde ettiği kazanımlar göz ardı edilemeyecek bir noktaya gelmiştir.Özellikle Kürt hareketi bünyesinde bu kazanımlar daha bir üst düzeydedir.Yerel seçimler de kadın adayların sayıca çoğalması ve eş başkanlık sisteminin getirilmiş olması gönüllere su serpse de, Unutulmamalı 8 Mart, kadın hareketinin kendi renk, ruh ve özgünlüğüyle “ekmeğin ve gülün” elde edileceği bir yaşamın mücadele günüdür,
Bu mücadelede yer alanlara bin selam olsun!
8’ê Adarê pîroz be!
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01