9 Mart 2014

\'Ayakkabımızdaki taş\'

Bir zamanlar Özyalçıner’le  Sinematek üyesiydik. Bir sinema tutkunu da denebilir. Çok uzun süredir sinematek yok. Festivallerde koşturacak hevesimiz de yok. Ayrıca bu büyük şehrin olanaklarıyla bizim olanaklarımız bir türlü örtüşmüyor. Bu yüzden sinema tutkumuz da filmleri izleme merakımız da uzun süredir yok. (Şehir, tiyatro izleyiciliğimizi de engelliyor.) Üstelik oda oda kiralanan eski konaklar gibi bölünmüş küçük sinema salonlarından da pek hoşlanmıyorum. Ancak sinemayla ilgili haberlere de kulak tıkayamıyorum.  Biliyorsunuz Lars von Trier’in, ilk bölümü 14 Mart’ta, ikinci bölümüyse 21 Mart’ta gösterilmeye başlanacak olan filmi, Değerlendirme ve Sınıflandırma Üst Kurulu tarafından “Ticari dolaşıma girmeye uygun bulunmadı”. Daha açık bir söyleyişle yasaklandı.
Yasaklanan film ülkemizde “İtiraf” adıyla gösterilecekti. Orijinal adıysa “Nymphomaniac”. Bu sözcük “cinselliğe aşırı düşkün/  cinsel isteği aşırı derecede artmış kadın” anlamına geliyor. Cinsel etkinliğin aşırı ölçüde artmış olması kadınlarda nemfomani, erkeklerde satirizm adını alıyor. Bu kontrolsüz cinsel etkinlik kimi uzmanlarca bağımlılık sayılıyor. Bu duruma kişilik bozukluğu da dürtülerini kontrol bozukluğu da yol açabiliyor. Tıpta  hiperseksüalite  diye de adlandırılan nemfomani ve satirizm her yaşta ve her sosyal statüde insanda rastlanabilecek bir durum. Üstelik şu anda cinselliğe ilgisi normal sayılabilecek birinin ilerde bu tür bir bağımlılık göstermeyeceğinin garantisi yok.
Lars Von Trier’nin bu filmi Kendisine “nemfomanyak” diyen bir kadının, 50 yaşına gelinceye kadar başından geçen olayları cinsel yaşamına odaklanarak anlatıyormuş. Berlin Film Festivali’nde sansürsüz olarak gösterildiğinde hem izleyicilerin hem eleştirmenlerin övgüsünü almıştı. Film iki bölüm halinde seyirci ile buluşacaktı. İtiraf filmi 14 Mart ve İtiraf 2 (Nymphomaniac : Volume II) filmi ise 21 Mart tarihinde ülke genelinde vizyona girecekti.Filmin dağıtımcısı yaptığı resmi açıklama ile tüm dünyada 16 ya da 18 yaş sınırı getirilerek kesilmeden ve mozaikleme kullanılmadan vizyona girdiği açıklanan filmlerin, ülkemizde tekrar başlayan sansür döneminin kurbanı olduğunu belirterek sansürü kınadı.
   Yasaklanan filmin yönetmeni Lars von Trier’in bilinen bir tanımı var: “Bir film, ayakkabının içine kaçmış bir taşa benzemelidir”. Ayakkabının içine kaçan taşın rahatsızlığı taşı çıkardıktan sonra da bitmez, bilirsiniz.
       Karanlıkta Dans, Dalgaları Aşmak,  Dogville filmleriyle tanınan yönetmeni tanımak için bir olanağımız var. Jack Stevenson’ın yazdığı bir kitap: Lars Von Trier. Begüm Kovulmaz çevirisiyle Agora Kitaplığınca yayımlanan kitapta bu yönetmenin insan olarak ilginç bir portresi çıkartılıyor. Jan Dark filmiyle bir hamamböceği belgeselini çapraz montajlamasıyla deneysel sinema uygulamalarına  başlayan sinema düşkünü bir yeniyetmenin büyüdükçe  artan uyumsuzluğu bence filmleri kadar çekici.
  Sinemaya olan tutkusu yüzünden eğitimini çok erken yarım bırakmış bu Danimarkalı delikanlı , Lars von Trier hangi korkularla, hangi tutkularla yaşıyor? O bir dahi sayılır mı? Yoksa sistemle uyuşamaması bir kişilik bozukluğu mu?     
    Kitabı okuduğunuzda hangi karara varırsanız varın,  Lars von Trier Avrupa avangard sinemasının en önemli yönetmenlerinden. Her filmiyle ayakkabıların içine bir taş kaçırıyor. Daha doğrusu rahatımızı kaçırıyor. Filmi görmesek bile.
   Bu  rahatsız etme isteği Danimarka gibi Kuzey Demokrasisi koşullarında  büyümekten mi, II. Dünya Savaşı’nın bitmeyen sarsıntısının etkilerinden mi... Çünkü Trier’in annesi komünist, babası Yahudi asıllı. Ama o Cannes’da “Sadece adamı (Hitler’i) anladığımı söylüyorum. O kadar iyi bir herif değil ama onu çok anlıyor ve ona biraz da sempati duyuyorum” dedi. Yahudilere karşı olmadığını söyleyen Trier, “Fazla Yahudi taraftarı da değilim, çünkü artık İsrail gerçekten de can sıkmaya başladı”  ifadesini kullandı. Özür dilese de,  “Benim işim tahrik etmek çünkü bu şekilde iyi film yaparsınız” dese de istenmeyen adam ilan edilmekten kurtulamadı. Ona provokatör diyenler yanılmıyor.
Çağdaş bir roman kahramanını tanımanın keyfiyle okuyorum Lars Von Terier’i.

*Lars Von Trier, Jack Stevenson, Türkçesi: Begüm Kovulmaz, 204 s, 15 TL,
 Agora Kitaplığı, agora@agorakitapligi.com, Tel: 0 212 243 96 26 - 0 212 251 37 04

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et