09 Mart 2014 08:17

Kendine ait bir cüzdan, gelir, bütçe

Kendine ait bir cüzdan, gelir, bütçe

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidar her yerde. İktidar kavramı, yaygın kullanıldığı (ve sanıldığı) gibi yalnızca siyasal iktidarı işaret eden bir kavram değil. Yine çok yaygın kullandığımız gibi yalnızca erkeğin (kadın üzerindeki) cinsiyet alanındaki iktidarıyla da sınırlı değil.
Herkesin bir diğerine devlet olmaya kalktığı günümüzde, ‘küçük devletler’, güç ve baskı alanları oluşturan iktidar biçimleri, alanları da var. Egemen ulusun aynı devlet içinde ya da diğer egemenlik alanları üzerindeki uluslar üzerinde kurduğu baskı/iktidar; inançlar alanında, cinsiyetler üzerinde oluşturulan iktidar… Yaşam biçimlerine karşı da iktidar/lar oluşturuluyor; gündelik hayat içinde de sistemin beslendiği farklı iktidar biçimleri var. Örneğin güzelin çirkin, güçlünün güçsüz, zayıfın şişman, uzunun kısa, heteroseksüelin farklı cinsel eğilimler v.b. üzerindeki iktidarı gibi.

KADINLAR VARDIR
Yüz yıllardır erkek egemen sistemler altında yaşayıp var olmaya çalışan kadınlar 8 Mart’ta bir kez daha sokağa çıkıp “kadınlar vardır”, “dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “kadına şiddete, kadın cinayetlerine son” dediler, diyecekler.
Kadınlar istediklerinde, uygun alan bulduklarında, bu alanı yarattıklarında (çok şey) çok önemli ve değerli işler yaptıklarını gösterdiler. Birçok alanda olduğu gibi sinemada da örnekleri çok bunun.
Sinemamızın ilk kadın yönetmenlerini, Sezer Sezin, Belgin Doruk, Neriman Köksal, Müjde Ar gibi oyuncularını, sinemamızda kadının konumunu daha önce bu sayfada yazmıştık. Bu sayfada yine 16 yıldır Ankara’da kadınların öncülüğünde, onların çabaları ve özverileriyle sürdürülen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali üzerine de yazmıştık.
İstanbul’da da 12 yıldır tüm güçlüklere, olanaksızlıklara karşın var olan bir kadın filmleri festivali ve bu festivali gerçekleştiren, sürdüren ‘kadınlar topluluğu’ var. 2003 yılında kurulan ve sadece kadınların katılımına açık olan Filmmor Kadın Kooperatifi kadınlarla birlikte kadınlar için sinema yapmak, itiraz etmek, üretmek, düşlemek ve eylemek için var!

FİLMMOR KADIN KOOPERATİFİ: FİLMMOR
“Sinemada, medyada ve nihayet her alanda cinsiyetçiliğin, şiddet ve ayrımcılığın olmadığı bir yaşam düşlüyoruz” diyen Filmmor ekibi ‘düşlerini’ de şöyle tanımlıyor:
“- Kadınların sinema ve medyaya katılımını, bu alanda kendilerini ifade edebilme, iletişim ve üretim alan, olanak ve güçlerini artırmak. -Kadınların cinsiyetçi olmayan temsil ve deneyimlerini yaygınlaştırmak.
Bu düşle, MEDİZ – Kadınların Medya İzleme Grubunda, kadın örgütleriyle birlikte sürdürdüğümüz çeşitli kampanya-platformlarda emek veriyor; Türkiye ve Türkiye dışında kadın filmleri haftaları, sergiler, özel programlar gibi etkinliklerle kadınların ürün, düşünce ve düşlerini yaygınlaştırmayı, paylaşmayı sürdürüyoruz.”
2004 yılından itibaren her yıl film eleştirisinden film yapımına çeşitli içeriklerde sürdürülen atölye çalışmaları ile kadınlar hem sinema bilgi ve deneyimi ediniyor hem de yazıyor, üretiyor, film yapıyor.
2004, 2005, 2007 ve 2010 yıllarında İstanbul’da, 2006 yılında Diyarbakır’da gerçekleştirilen Atölyemor’da, on iki film üretilir. 2008 yılında Atölyemor: Film Analizi Atölyesi, 2009 yılında Atölyemor Kurgu, Kamera Kursları yapılır.
2003 yılından itibaren kadınlarla, farklı kadınlık halleri ve deneyimleri -kadınlara dair ve kadınlar için- film yapmayı, kadınların film projelerine yapım desteği vermeyi sürdürürler.

12. ULUSLARARASI GEZİCİ FİLMMOR KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ
On bir yıldır sadece kadın yönetmenlerin filmleriyle, çeşitli tema ve etkinliklerle süren, İstanbul’da başlayıp her yıl Türkiye’nin farklı şehirlerini dolaşan festivalin 12.’si 15 Mart-20 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.
“Kadınlar tarafından kadınlar için yapılan, kadın dayanışmasından başka bağı olmayan, bağımsız Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali umut, direnç ve gönençle,” 15-23 Mart’ta İstanbul’da, 5-6 Nisan Mersin, 12-13 Nisan Adana, 19-20 Nisan Muğla-Bodrum’da olacak.
Bu yıl “Kendine Ait Bir Cüzdan, Gelir, Bütçe” diyerek yola çıkan festivalde 22 ülkeden altmış film, tema bölümleri, toplu gösterimler, açılış, kapanış etkinlikleri, panel, söyleşi ve atölyeler var.
Festival Ekibi’nin “Merhaba” başlıklı bilgi/duyuru metninde şunlar yazılıydı:
“Kadınların hakları gibi, bedenlerine, emeklerine de el konmaya devam ediliyor ve bu el koyma zorla, şiddetle sürdürülüyor. Kadınları koca-evlilik mahkûmu olarak gören zihniyetin şiddetle tezahürü, zorla, rızasız erken evlendirmeler yoluyla çocuk istismarı ve tecavüzü, kadın cinayetleri en ağır haliyle sürüyor. Tüm bu baskı ve şiddeti artıran politik nedenler bir yana kadınlar bu baskıya direndikçe maalesef daha çok şiddetle karşılaşıyor. Her kadın cinayetinin ardında ölümü göze alarak şiddet sarmalı haline gelen o evliliği bitirmeyi, o kocadan boşanmayı, o kocaya, o sevgiliye biat etmemeyi göze alarak direnen bir kadın var! Onlar çoğunlukla tek başlarına, karakola, savcılığa başvursa da koruma-destek alamayan, gazetelerin üçüncü sayfalarında katilin dilinden yazılmış ve maktulü yargılayan haberlerde kalan, adlarını, direnişlerini kimsenin hatırlamadığı, ölesiye direnen kadınlar… Biz sırf cinsiyeti, cinsiyet kimliği dolayısıyla yaşamlarının her anında hayatta kalmak için direnmek zorunda olanlar için direnmek yeni bir şey değil… Bazen istediğimiz gibi yaşamak bazen de sadece yaşamak için direniriz. Direniyoruz. Bazen bedenimizle bazen tercihlerimizle bazen kalemimizle bazen kameramızla.”
Bu yılki filmlerin kamera arkasında direnen kadınlar var yine. Kadınların Sineması bölümünde son yılların dirençli, umutlu filmleri, Bedenimiz Bizimdir bölümünde kadın bedeninin bir iktidar ve savaş alanı olarak görüldüğü bir dünyada “Bedenimiz bizimdir!” diyen filmler, Cins-iyet-ler bölümünde ise cinsiyet ve cinsel kimlikle ilgili ezberleri alt üst eden filmler…  
Muhafazakârlığın kadınların bedeni, cinselliği üzerindeki türlü klişe ve kısıtlamalarının karşısına cesur, radikal, ezber bozan filmlerle dikilen Catherine Breillat altı filmiyle yer alıyor festivalde.
Sinema yapmak için çok bedel ödeyerek direnen Bilge Olgaç da ölümünün yirminci yılında üç filmiyle anılıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa