Yazın (Edebiyat) Müzesi - Belgeliği’ni depo yapmak için boşaltmamızı istiyorlar… (2)
Gerçekte yazımın başlığı yaptığım tümceyi bağıra bağıra herkese duyurmak istiyorum.
21. yy. Türkiye’sinde bu da mı başımıza gelecekti ?
Depo olarak kullanmak istedikleri bir yer olarak seçe seçe, bir çok yazarımızın belgelerini, yazın kitaplarını içeren bir müzeyi seçtiler. Bu sözde nedenle, şimdi o müzeyi boşaltmamızı istiyorlar. İnanmak zor ama gerçek bu...
Bir gün bu kişiler çocuklarına ne diyecekler?
“Türkiye’nin, Balkanların bu nitelikte ilk müzesini depo olarak kullanmak için biz kapattık” mı diyecekler?
Bu denli çağ dışılığa nasıl düşülebilir?
Yazın Müzesi- Belgeliği bizim için bir düştü.
Kimilerinden geçen yazımda söz ettiğim bir çok etkinliğimizin yanında hep usumuzun ardında taşıdığımız düş…
1990 larda TBMM başkanlığına başvurarak, İstanbul’da Beşiktaş’ daki Ihlamur Kasrı’nda, bir bölümün duvarlarını bize ayırmalarını istemiştik. Oylumda hiç bir şey değiştirmeden, oraya uyan raflar düzenleyerek, tüm yazarlarımızın betiklerini yerleştirecektik. Onların izin verdikleri haftanın bir gününde bir iki saat içinde orada yönetim kurulu toplantımızı da yapacaktık..
Başkanlık bu isteğimize sıcak baktıysa da danışmanlarından olumlu yanıt alamadılar.
Yapamadık.
Kimi yönetim değişikliklerinden sonra, 2000’lerin başında, o günlerin Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay’a başvurduk. Özellikle konuk olarak gelen başka ülke yazarlarından utandığımızı anlattık. Bize yakışmayan yerlerde ağırlıyorduk onları… Geçmişte Klod Farer caddesindeki bir yapıda, ayakyolu aralığında çalıştığımızı anlattık. Daha sonra Yüksek Kaldırım’ da tuttuğumuz çok eski yapının ören yerine dönmüş, bu nedenle ucuz bir katına çıkmıştık. (Burayı işliğimdeki bütün arkadaşlarımla, pirelenerek, diz boyu pislikten arıtıp, badana edişimizi unutamam.) Şimdi utanmayacağımız bir yer istiyorduk.
Bir süre sonra Sayın İstemihan Talay’dan yanıt aldık. Yıldız sarayının Dış Karakol yapısının arkasına düşen arabacılar yapısının yarı bodrum katını bize özgüleyebileceklerini bildiriyordu.
Burası nem içinde, daha önce başkalarının kullanmak istemedikleri, oturulamayacak bir bölümdü. Sarayın koruması olan askerler için duşlar, ayakyolları yapılmış, özgün yapı da bozulmuştu...
Önce oylumu nemden kurtardık. Sonradan yapılmış duvarları, döşemleri (tesisatları) yıkıp temizledik. Özgün durumuna getirdik oylumu… Armağan olarak yaptığım tasarımlarıma göre onarıldı… 1/1 ölçekte uygulama çizimlerini de armağan olarak yaptığım masaları, dolapları, ahşap çalışma bölmelerini, sandalyalarını bakanlığın “Döner Sermaye” birimi, seçtikleri bir marangozluk kuruluşuna bize armağan olarak yaptırdı.
Ben düzenli olarak denetledim. Hiç bir para işine karışmadık. (Sonradan anladım ki Sayın İstemihan Talay bizleri dedikodulardan korumuş.)
TYS, sonunda, kendine yakışan bir oyluma kavuştu…
Artık yabancı konuklarımızı utanmadan ağırlayabiliyorduk. Çoğu ‘Biz daha önce böyle bir yazın belgeliği, müzesi görmedik’ diyordu.
Biz de hem seviniyor, kıvanıyor, birbirimizle övünüyorduk.
Evrensel'i Takip Et