Zalimler korkun, 'Gezi ruhu' dolaşıyor!
Fotoğraf: Envato
14 yaşındaki Berkin Elvan, Gezi direnişinde polisin aldığı canların yedincisi oldu.
Her ölümde; ”Aile ocağına ateş düştü” deriz ya; Berkin’in ölümüyle bir kez daha gördük ki, bazı ölümlerde ateş sadece “aile ocağına”,”ana-baba ocağına” değil, Türkiye’nin bütün duyarlı insanlarının ocağına düşmektedir. Onun içindir ki, 269 gün önce bir polisin tüfeğinden çıkan “gaz fişeği” ile vurulmadan önce yoksul bir emekçi mahallesindeki arkadaşları , komşuları dışında kimsenin tanımadığı Berkin, hastane koğuşundaki derin uykusunda geçirdiği günlerde usul usul her birimizin evine konuk olarak, Türkiye’nin halklarının çocuğu oldu! Onun çok kısa ve trajik hayat hikayesi, bir polisin bir biçimde vurduğu bir çocuğun hikayesinden çok daha fazla bir şeydi.
Çünkü o, bu ülkenin özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yeni bir köşe taşının konduğu Gezi direnişi sırasında, ekmek almak için sokağa çıkanlar da dahil, özgürlük ve demokrasi için kıpırdayan her şeyi vurmak için emir almış bir gücün attığı ölüm fişeği ile vurulmuştu.
Çünkü gerçekte onu önce komaya sokup sonra da hayatını alan sıradan “gaz fişeği” değildi; bu fişek, bütün Berkinlere, Ali İsmaillere, Ethemlere, Eneslere, Uğurlara, Ceylanlara,…sıkılan mermi, şarapnel, tekme gibi devletin kolektif bir cinayet aleti olarak Berkin’in şahsında Gezi direnişçilerine, bütün halka sıkılmış bir “ölüm fişeği”ydi.
Halk Berkin’in ölümünü, doğru olarak böyle algıladı!
269 gün boyunca Berkin’in yaşama dönmesini yüreği ağzında bekleyen halk, Berkin’in yaşamını yitirmesiyle sokaklara döküldü.
Lise ve üniversite öğrencileri derslere girmeyerek ya da dersleri “Berkin anmasına” dönüştürerek, sanatçılar konserleri, tiyatroları, dizi çekimlerini durdurarak, BJK, FB. GS taraftarları Gezi direnişindeki tutumlarını sürdürerek, DİSK ve KESK grev çağrısı yaparak, HDP “iki günlük yas” ilan ederek,… tüm diğer devrimci, demokrat, ilerici çevreler çeşitli çağrılar ve ekinliklerle Berkin’i öldüren yönetim tarzını protesto etti.
Ve açık ki, Berkin’in komada kaldığı 269 gün boyunca Berkin’in katillerini araştırıp soruşturmak yerine olayın üstünü örten emniyet ve Hükümet, son iki gündür süren protesto eylemlerine karşı da ellerindeki her silahla (TOMA, gaz, cop, su,…) saldırarak, halka yönelik şiddete devam etme kararlılığında olduğunu göstermiştir.
Gezi direnişinde, 7 genç insanın ölümü ve yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açan polis şiddeti karşısında, “Polise ben emir verdim!”, “Polisimiz destan yazdı!” diyen Başbakan ve Hükümeti Berkin’in ölümünden sonra da onu öldüren “Polis şiddetine devam” kararlılığında olduklarını göstermişlerdir.
Onun içindir ki iki gündür sokaklara dökülen milyonlar, bütün bu katliamlardan ve özgürlük düşmanlığından Hükümeti ve onun Başbakanını sorumlu tutmakta, ,”Hükümet istifa” sloganını öne çıkarmaktadır.
Bir anda ülkenin her yanına yayılan protesto eylemlerini Başbakan, ”Hükümete yönelik komplo”nun işareti sayacaktır. Ancak burada Başbakan dönüp kendisine bakmalıdır.
Nasıl ki Gezi direnişi halkın keyfi yönetime, despotizme, zorbalığa, özel hayata müdahaleye bir tepkiyse Berkin’in yaşamını yitirmesine gösterilen tepkiler de elbette en başta polis terörüne, İnternet sansürüne, yargıyı hükümete bağlama girişimlerine, kendisini halk iradesi olarak dayatma tutumuna, yolsuzluk ve rüşvetçileri savunma ve yolsuzluğu bir hükümet politikası haline getirme tutumuna, özgürlük ve demokrasi düşmanlığına, çözüm sürecini, Kürt halkının yedeklenmesi oyununa dönüştürme gayretlerine,… karşı tepki olarak anlaşılmalıdır. Çünkü halk vicdanı bu nobranlığı, bu halka tepeden bakmayı, arsızlığı, yüzsüzlüğü, milyonların gözünün içine baka baka yalan söyleme edepsizliğini, hırsızlığı, rüşveti, meydanlarda savunma utanmazlığını artık kaldıramamaktadır.
Onun için “Gezi ruhu” Türkiye’nin üstünde yeniden dolaşmaya başlamıştır!
Başbakan bu günlerde meydanlardan her vesileyle, muarızlarına gözdağı vermek için “Zalimler için yaşasın cehennem!” naraları atmaktadır.
Ama zalimler için halk, cehennemi bu dünyada kurmaktadır.
Gezi direnişinde olduğu gibi, iki gündür sokaklara dökülen katilleri lanetleyen milyonların haykırışları, zalimler için bu dünyada kurulan cehennemin ayak sesleridir.
Korksun zalimler!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00