14 Mart 2014 00:06

Umutla yarınlara koşmak...

Umutla yarınlara  koşmak...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan şiddetin ve linç girişiminin yarattığı tiksinme duygusundan kurtulamadan, Berkin’in sonsuzluğa uyuduğu haberi geldi. Tiksinti katlandı, neredeyse acı, üzüntü, öfke seviyesine yükseldi... Evet, barbarlığa, vicdansızlığa tanık olup bunlara karşı çaresiz kaldıkça, hissedilen tiksinti; acıdan, öfkeden aşağı kalmıyor... Güçlünün, kendinden güçsüze şiddet uygulaması kadar öfke ve tiksinti yaratan bir şey var mı?..
Şiddetle iç içe yaşıyoruz. Öyle ki, adeta benliğimizin ayrılmaz bir parçası durumunda şiddet. Kadın, töre, kan davası cinayetleri hiç eksik olmuyor gündemimizden. Ama toplumsal hayattaki şiddet alanlarımız bunlarla sınırlı değil. Kuşkusuz en yaygın olanı, devlet şiddeti. Devlet çeşitli araçlarla sürdürdüğü şiddeti yasalar içine sığdırarak (kılıfına uydurarak) meşrulaştırabiliyor!.. Bu nedenle de şiddet uygularken alabildiğine pervasız, vicdansız, utanmaz ve arsız...
İnsanları hizaya sokma amaçlı ve çoğu zaman vahşet boyutuna ulaşan devlet şiddeti bir yana, evde, okulda, askerde, iş yerinde, sokakta, trafikte, spor alanlarında da şiddet hep yanı başımızda... Kuşkusuz şiddet uygulayan herkesin sadist bir kişiliğe sahip olduğu iddia edilemez. Toplumsal algılarımız ve kültürel kodlarımız şiddeti, bir tür sorun çözme aracı (yöntemi) olarak görmemize ve kabullenmemize yol açıyor. Şiddet uygulayacak gücümüz varsa bundan pek sakınmıyoruz. Çıkarımız gerektiriyorsa(!) her şart altında onu kullanmaya ve onun aracılığıyla istediklerimizi gerçekleştirmeye kararlıyız. Bazı canları yok etmeyi dahi göze alarak... Trabzonspor-Fenerbahçe maçında bunu bir kez daha gördük...
Berkin Elvan ne de anlamlı yazmış Facebook’a, “Yaptığım en büyük spor, umutla yarınlara koşmaktır” diye... “Umutla yarınlara koşmaktan” daha güzel bir spor olabilir mi?.. Çocukların, gençlerin, kadınların öldürülmediği, insanların rüzgarlar kadar özgür olduğu, barışla sarmalanmış ışıltılı yarınlara... Ama yarınlardan korkanlar Berkin’in bu sporu daha fazla yapmasına izin vermediler. Ürktüler Berkin ve Berkin gibilerinin umutla yarınlara koşmasından... Çünkü yarın, “gelecek” demekti ve gelecekte; hayatı, insanı, emeği, doğayı sömüren açgözlü barbarlara yer yoktu!..
İşte bunu çok iyi bildikleri için çürümüş ideolojilerini, kokuşmuş bakış açılarını insanlara dayatarak mümkün olduğunca geciktirmeye çalışıyorlar geleceği. Ama nafile... Ne yaparlarsa yapsınlar, tarihin akışını durduramayacak, yönünü değiştiremeyecek ve insanlığın özgür yarınlara ulaşmasını engelleyemeyecekler...
Paraya, ranta tapanlar; doğanın, tarihin, kültürün canına okumakla, yolsuzluk ve rüşvet aracılığıyla milyonları çalmakla yetinmeyip bir de canlarımızı çaldılar. Para çaldıkları için hırsız, can çaldıkları için ise katil sıfatı aldılar. Doğa, insan, hayat, barış ve özgürlük temeli üzerinde yükselecek bir yarın onların en büyük kabusu. Böyle bir yarın, hırsızların ve katillerin yeryüzünden silinip yok olması anlamına geliyor çünkü...
Berkin’in koşmasını durdurduklarını sanıyor insanlık düşmanları. Ama bilmiyorlar ki Berkin şimdi dünyadaki milyonlarca çocuğun, gencin yüreğinde, onlarla birlikte geleceğe umutla koşuyor!..
Boşuna umudun adı olmadı Berkin...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa