14 Mart 2014

Çocuklarımızı elinizin erişemeyeceği yerde saklamalıyız

Ölüm artık her şeyin bittiği nokta.
Ama sizin ölüme bile saygınız yok.
Bir ananın, bir babanın evlat acısını paylaşmak için sokaklara döküldü insanlar.
Onlara çıkarcı, ölüsevici dediniz.
Ölümü bahane etmek mi? Ölüm bahane olabilir mi?
Sözün bittiği noktadasınız.
Bizim çocuklarımız öldükçe borsa bültenine bakmaktasınız.
Duygularınız bile piyasaya endeksli.
Zekatlar yastık altı.
Nasıl bir öfke topladığınızın farkında olmalısınız.
Verdiğiniz emirle hayatı sonlanan insanlar için üzülme yetiniz yok olmuş.
Kendi çocuklarınızın dünyalığı için başka çocukların geleceğini çaldınız.
Ve bunu Allah, kitap, peygamber diye diye yaptınız.
Hiç utanmadınız.
Hiç sıkılmadınız.
Yüzünüzde yer etmiş sahte gülücüklerinizle insan içine çıkabiliyorsunuz hâlâ.
İnanılmaz bir yüzsüzlüğünüz var sizin.
İnsan hayatlarına kıyıyor ve zerre acı duymuyorsunuz.
Bencil ve buyurgan tavrınızla hepimizin sinir uçlarını kemiriyorsunuz.
İçinde insan olan, hayat olan, vicdan olan, şiir olan, aşk olan, sevgi olan, her şeye karşısınız.
Ama hiç sevinmeyin.
Berkin’i uyutan şiddetiniz nihayet bir halkı uyandırdı.
Türkiye’nin dört bir yanından gerçeği gören, acıya saygı duyan, hakkı, hakkaniyeti bilen milyonlar sokaklarda size insanlık dersi verdi.
Görüyor musunuz?
Anlıyor musunuz?
12 Mart günü sokaklara dökülen milyonların öfkesini doğru okuyor musunuz?
Roboskî’de katledip “Parası neyse veririz” dediğiniz canların, “Gezi provokasyonu” diyerek ölümlerini meşrulaştırdığınız gençlerin, eve ekmek almaya giderken öldürülen çocukların hesabını soruyor bu insanlar.
Katil var, hırsız var diye bağırıyor sokaklar.
Geleceklerinden çaldığınız şeyler yetmezmiş gibi, bir de çocuklarımızın bedenlerini, ruhlarını çalıyorsunuz bizden.
Zalimsiniz.
Güç zehirlenmesiyle merhamet duygunuzu yitirmişsiniz.
Onun için milyonlar sokaklara katil diye sizin temsili resminizi asıyor.
Üniversite kampüslerinde hocalar faşizme karşı insanlık dersleri veriyor.
Berkin için yürüyen o üniversite öğrencileri. O güzel çocuklar…  
Yurdun dört bir yanındaki kampüslerde, lise kantinlerinde adalet talep eden o asil gençler.
Her şeye rağmen insanlıktan umut kesilmeyeceğini müjdeliyor bize.
Biz çocuklarımızı sizin elinizin erişemeyeceği yerde saklamalıyız, bunu biliyoruz.
Peki, siz yalanlarınızla gaddarlığınızın artık çekilmez bir hal aldığının farkında mısınız?
Gerçek sağlam irade Sami Elvan:
“Benim oğlum hırsız değildi, onuruyla öldü”
Hepimizin böğründe bir koca yumruk.
İçimiz daralıyor sizi dinlerken.
Midemiz bulanıyor size soru soramayan medya şarlatanlarını görmekten.
Kibrinizden gözünüz dönmüş.
Ölüye rahmet okumayı bile zül sayıyorsunuz.
Bir çocuk düşüyor, yüz binler kenetleniyor.
TOMA’nız da, gazınız da, suyunuz da aslında bizi değil, sizi öldürüyor.
Anlamıyor musunuz?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et